ABD ve Avrupa'da faiz kararları ve önümüzdeki dönem

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ [email protected]

Son iki haftada ABD, Avrupa ve İngiltere merkez bankaları faizleri düşürdüler. Avrupa ve İngiltere'nin yaptığı doğru, ABD'ninki ise yanlıştı. Sonuçları hep birlikte izleyeceğiz.

Önce İngiltere'den başlayalım. Blair ve Gordon ikilisinin yönetiminde uzun süredir Avrupa'nın en başarılı performansa sahip ekonomisi krizden en çok etkilenen Avrupa ekonomisi oldu. Alman ve Fransa ekonomileri zaten uzun süredir sağlıksız olduğu için oradaki ilave yavaşlamanın etkisinin İngiltere'deki yavaşlamadan marjinal olarak daha düşük kalması normal. Son on yılda, en önemli uluslararası finans merkezi olarak  ağır ve verimsiz finansal düzenlemelere sahip New York'un koltuğunu ele geçiren Londra da krizden en önemli darbeyi yiyen dünya şehirlerinden birisi.

Bu açıdan Gordon Brown'ın önce mali sektöre yapılacak devlet yardımlarında hem de Eylül'deki 50 baz puanlık kesintinin ardından 6 Kasım'daki 150 baz puanlık büyük faiz indiriminin sebepleri açık; İngiltere sosyal demokratları yavaşlama ve krizin popüler kayba yol  açmasını istemiyorlar.

Öte yandan, Avrupa Merkez Bankası da uzun süren ve manasız inatçılığına ekim başından beri son verdi ve ekonomik canlanmayı, enflasyon korkusunun önüne aldı. Durmaya yüz tutmuş bir ekonomide 5,25 puanlık merkez bankası politika faizlerinin ekonomik açıdan pek manalı olmadığını fark etmeleri zor olsa da Avrupa Merkez Bankası'nın ekimde 100, 6 Kasım'da da 50 baz puanlık (12 Kasım'da yürürlüğe girecek) indirimi doğru karardı. Avrupa Merkez Bankası geçen hafta daha cesur olabilir ve indirimi 75 hatta 100 baz puana indirebilirdi.

ABD'ye gelince durum değişiyor. ABD'de FED, 29 Ekim'de hedef faiz haddini yüzde 1,5'dan 50 baz puan azaltarak Yüzde 1'e indirdi. ABD'de Ekim ayı başlarından itibaren efektif bankalar arası faizler FED hedef faiz oranından aşağıda kalıyordu. 28 Ekim'deki FOMC toplantısından önce beklentiler FED faiz indirimi yönünde olduğu için efektif bankalar arası faizler bir gün önce çeyrek puan kadar düşmüştü. İndirimden sonra bir çeyrek puan daha azalarak, şimdilerde 0,25 puanlara düştü.

Son sürat giderken direksiyonunuz tekerlekler etki etmiyorsa ne yaparsınız? Muhtemelen tek yapacağınız "yolun tekerleklerin yönüne uyması" için dua etmektir. Son faiz indiriminden sonra ABD'nin de durumu bu. Tek fark, ABD ekonomisinin motoru çalışmıyor; araba buzda kayıyor. 

Son gelinen yüzde 1'lik faiz seviyeleri, ABD'yi Keynes'in "likidite tuzağı" dediği, Japonya'nın son 15 yıldır içinde olduğu duruma sokabilecek seviyeler. Efektif bankalar arası faizlerin düşük olması bu tezi güçlendiriyor (tersi; yani efektif faizlerin geçen dönemde yaşadığımız gibi hedefin üzerinde olması daha da kötü).

Bu köşede daha önce de yazdığım gibi, ABD ekonomisinin şu anki durumu Japon ekonomisinin 1990'lardaki durumuna çok benzemeye başladı. Gayrimenkul balonu patladı, ekonomi yavaşladı, banka bilançoları bozuk. Aradaki fark, ABD'nin tasarruf oranının düşük ve dolayısıyla cari açığının büyük olması.

İktisatçıların ileriyi görmekte pek başarılı olamadıklarını bir kenara yazarak aşağıdakileri bu sürecin olası mantıki sonuçları olarak bir kenara not ediniz.

.Önümüzdeki dönemde faizler ABD ve dünyada düşük seyredecek. Bu, ABD'nin dış dengesini güçlendirmesine kur ve ihracat açsından yardım olacağı için ABD açısından devam ettirilebilir bir politika

.Düşük faizlerin ABD ekonomisinin canlandırması ve durgunluğun dışına çıkartması zor olacak. FED, Japonya örneğinde olduğu gibi, piyasaya ucuz para vermenin başka yollarını bulmak zorunda. Bunların başında bütçe açıkları geliyor. Bu ise, özel tüketim-tasarruf dengesinin nasıl gelişeceğine bağlı olarak zehirli bir ilaca benziyor. Açıkları daha da büyütecek etki de yapabilir.

.Tüm bunlar enflasyonun geri geleceğini gösteriyor. Son 15 yıllık dünya tarihinde enflasyon, Çin'deki emek arzı, verimlilik artışları ve diğer ülkelerdeki nisbeten sorumlu  para ve maliye politikalarıyla "ölmüştü". Şimdi yeniden canlanacak.

.Kredi dünyanın her ülkesinde daha selektif olacak; bankacıların "kaliteye uçuş" dediği süreç içinde bankalar zayıf gördükleri şirket ve projelere kredileri keserken güçlü gördüklerini mecburen krediye boğacak.

.Bu süreçte emtialar sürpriz yapabilir. Metal, petrol ve gazda fiyat canlanmalarının olabileceğini de not ediniz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018