ABD ve 9 Avrupa ülkesini birleştiren çözüm
Birleşmiş Milletler, Amerika ve Avrupa’nın birçok ülkesinden uzmanlar, araştırma şirketleri, ilaç firmaları, üniversiteler… Geçtiğimiz hafta Almanya’nın başkenti Berlin, sadece siyasi buluşmalara değil tıp dünyasının da yakından takip ettiği önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. O zirvede bu saydığımız oyuncuların hepsi bilim insanlarının yol açtığı kayıplar nedeniyle “3. Dünya savaşı” diye nitelendirdiği diyabeti konuşmak üzere bir araya geldi. Berlin’de iki gün süren EASD (European Association for the Study of Diabetes-Avrupa Diyabet Çalışmaları Birliği) Kongresi’nde konuşmacıların verdiği istatistikler çarpıcıydı.
“Bu bir salgın, bir felaket, bir tsunami” sözleriyle halk arasında “şeker” dediğimiz diyabet hastalığının son yıllardaki hızlı yükselişine dikkat çeken Uluslararası Diyabet Federasyonu Başkanı Prof. Nam Han Cho, dünyada 425 milyon diyabetli olduğuna dikkat çekti. Ve dedi ki, “Ben bunu insanlığın 3. dünya savaşı olarak görüyorum. Dünyada 352 kişi hastalığın ön safh asında. Yılda 4-5 milyon insan diyabete bağlı sağlık sorunları nedeniyle ölüyor. İki dünya savaşında ölenlerin toplam sayısı ise 37.7 milyon. Yani buna bir dünya savaşı dememiz çok normal. Sadece diyabet ilaçlarının küresel maliyeti 127 milyar dolar. Toplamda ise 775 milyar dolar. Bu maliyetin 2045’te 1 trilyon doları bulacağı tahmin ediliyor.”
Dünya çare arıyor
Tıp dünyasının gündeminde uzun süredir bulaşıcı olmayan hastalıklar var. Diyabet ve hipertansiyon da bunların başında geliyor. İşin kötüsü hepsi birbiriyle ve en çok da obeziteyle bağlantılı. Araştırmalar gösteriyor ki diyabetin ana sorumlusu obezite. Obeziteyle savaş için de şehirleri bile yeniden yapılandıran bir model gerekiyor. Bilim insanları bu nedenle yerel yönetimler ve hatta hükümetleri bu savaşta yanlarında görmek istiyorlar.
AHA (Amerikan Kalp Birliği) Başkan Yardımcısı Dr. Kathryn Taubert de konuşmasında işte bu topyekun savaştan bahsetti kongrede. Verdiği bilgilere göre 7 yıl önce Birleşmiş Milletler, sağlıkta öncü kuruluşları ve ülkeleri de yanına alarak bulaşıcı olmayan hastalıklara karşı küresel çapta ortak bir çalışma başlattı. Hedef, 2025’e kadar bu hastalıkları yüzde 25 oranında azaltmak. Hastalıkların başında ise diyabet geliyor. Dr. Tabuert, “Bir yol haritası belirledik. Bunu ülkelere uyarlayacağız. Doktorları, hastaları, hükümetleri, yerel yönetimleri eğitmemiz gerekiyor. Araştırmacılar, üniversite ve ilaç şirketlerini bu işe dahil etmemiz gerek” diyor.
Defeat-NCD adı verilen Birleşmiş Milletler inisiyatifinin destekçileri arasına geçtiğimiz eylül ayında Danimarka hükümeti ve diyabet araştırmalarıyla öne çıkan Novo Nordisk şirketi de katıldı. Burada amaç, kaynakları yetersiz ülkelerin bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadelesine destek vermek. Bunun için Danimarka hükümeti ve Novo Nordisk sırasıyla 3 ve 5 milyon dolarlık hibe aktarma sözü verdi.
Çözüm projesi
EASD 2018’de Novo Nordisk çatısı altındaki bilim insanlarının da sunumlarını dinledik. Novo Nordisk’in kuruluş hikayesinin temelini oluşturan diyabetle savaş, şirketin sadece laboratuvar araştırmalarının değil, sosyal projelerinin de ana konusu. Novo Nordisk Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Global Medikal Direktörü Steven Gough, son dönemde üzerinde en yoğun çalıştıkları işlerden birinin de İngilizce açılımının kısaltması Resolve (Çözüm) olan geniş çaplı bir proje olduğuna dikkat çekiyor. Adından da anlaşılabileceği gibi Çözüm projesi, diyabetin tüm dünyada birçok disiplini bir araya getirerek sona erdirmek üzere geliştirilen çarelere yönelik çalışmaların tümünü kapsıyor.
Gough projeyi şöyle anlatıyor: “Novo Nordisk’in önderliğinde ABD ve 9 Avrupa ülkesinden 23 kuruluşun ortak çalıştığı bir proje bu. Bu kuruluşlardaki araştırmacı ve klinisyenler hipoglisemi hakkında kanıtlanmış geçerli bilgileri elde etmek için çalışacaklar. 26.8 milyon euroluk bütçesi olan proje iki yıllık planlandı. Bu sürenin sonunda sürdürülebilir bir klinik bilgi bankası, hipogliseminin mekaniğini daha iyi anlamaya yönelik araştırmalar, analizler ve hastalığın Avrupa ülkelerinde yarattığı finansal maliyet hesabı gibi önemli veriler elimizde olacak.”
Diyabet bir şehir hastalığı
Dr. Steven Gough’a göre diyabetin yok edilmesi için sadece sağlık sektörüyle ilgilenen insanların değil yerel yönetimler, topluluklar ve hatta şehir planlamacılarının da birlikte çalışmaları zorunlu. Çünkü şehir hayatının diyabetin artmasında birinci derecede parmağı var. Diyor ki Dr. Gough, “Diyabet bir şehir hastalığı. Hastaların çoğu da şehirlerde yaşıyor. 2017’de bu oran yüzde 65 iken çalışmalar 2025’te sayının yüzde 75’lere varacağını gösteriyor. Bu yüzden şehirleri inşa ederken insanları daha çok hareket etmeye heveslendirecek planlar yapılması zorunlu. Bu maliyetli gibi görünebilir ama hesaplamalara göre 2045’te diyabetin küresel maliyetinin bugüne oranla yüzde 39 artarak 1 trilyon doları geçmesi bekleniyor. Bakıldığında son yıllardaki yükselişin sorumlusu obezite, yani hareketsiz yaşam olarak görülüyor. Yani obeziteyle savaşan şehirler kurulmalı.”
'Akıllı insülin'le hipoglisemiye çözüm arıyorlar
EASD 2018 Berlin Kongresi’nde görüştüğümüz Novo Nordisk Bilimsel Direktörü ve Başkan Yardımcısı Mads Krogsgaard Thomsen de diyabetin tedavisine ilişkin çığır açan buluşları anlattı. Thomsen, diyabette en büyük sorunlardan birinin “hipoglisemi” olduğuna dikkat çekerek, “Artık yeni nesil insülinlerle düşük dozlarda bile glikoz kontrolü yapılabiliyor” dedi. Thomsen, tıpkı kanserdeki gibi hedefe odaklı reaksiyon gösteren “akıllı insülin” müjdesini de verdi: “Bristol Üniversitesi tarafından geliştirilen ve bizim ‘akıllı molekül-akıllı insülin’ de dediğimiz bir buluş var. Bu insülini sabah alıyorsunuz ve gün içinde sadece şekeriniz yükselirse aktive oluyor. Şeker yükselmezse molekül harekete geçmiyor. Böylece doz aşımına bağlı krizler de yaşanmıyor. Novo Nordisk bu molekülü üniversiteden Ağustos 2018’de satın aldı. Geliştirmek üzere çalışıyoruz. 10 yıl içinde hastaların erişimine sunacağız.”