ABD tarzı oy kargaşası
ABD’de oy, seçim bölgelerinde farklı sistemlerle verilir. Türkiye’deki gibi kağıt oy pusulası kullanan var. Sadece parmak basarak dokunmatik ekranda oy kullanan var. Bir manivelayı oynatıp, bir zımbayla delik delerek oyunu kullanan var. Bu çeşitli sistemlerde seçmenin eline, “oyunu kullandın, sağol” yazılı bir fiş veren var. Vermeyen var. ATM’den para alırken bile “fiş ister misiniz?” diye sorarken, dokunmatik seçim makinelerinde genelde fiş-miş yok.
“Güvenli Seçim Vakfı” (Verified Voting Foundation) yıllardır çözülemeden sürüklenen bu soruna eğilen bir rapor yayınladı. Daha ilk sayfasının ilk paragrafı şöyle başlıyor: “6 Kasım 2012’deki seçimde, bazı oy kullanma sistemlerinin ülke çapında işlememe olasılığı yüksektir.
2010 ara seçiminde 300’den fazla, 2008 genel seçiminde 1.800’den fazla oy kullanma cihazında sorun saptandı. 2012’de hangi cihazların bozulacağını şimdiden bilemiyoruz. Her eyalet, sistem çökmelerine karşı hazırlıklı olmalı.”
***
Sorun, dokunmatik ekranlı oy verme cihazlarında.
Amerikan medyasında ve kamuoyunda sürekli tartışılmasına rağmen bu “güvensiz” cihazları kullanmakta 11eyalet hâlâ ısrar ediyor. Buralarda oy verenler, ekrana dokunup, çıkıp gidecek. Ellerinde, oy verdiklerine dair bir belge olmayacak. 33 eyalet ise dokunmatik ekran kullansa da fiş veriyor.
ABD’de eyaletlerde, hatta aynı eyaletteki farklı seçim bölgelerinde farklı oy verme biçimleri uygulanması ne tuhaf değil mi?
Amerikan Standardları Enstitüsü (NIST), kağıt belge vermeyen dokunmatik ekranı “temelde hatalı” bulduğunu açıklayalı yıllar olduğu halde, bu sistemden nasıl vazgeçemiyorlar, hayret.
Enstitünün itirazında temel nokta şuydu: Bu cihazlar birer kara kutu. Kötü niyetli bir kişi, kara kutuya girip yazılımı kurcalayabilir. Bunun kolayca yapıldığı çeşitli vesilelerle gösterildi. Ve siz, kara kutunun “saydığı” oy miktarına itiraz edemiyorsunuz. Çünkü yazılı kayıt yok.
Türkiye gibi sadece kağıt oy pusulasını tanıyan bir ülkeden bakınca, Amerika’nın bu “halleri” insana tuhaf geliyor. Nasıl oluyor da bunu çözemiyorlar diye?
***
“Yılın Başkanı” (Man of the Year) filminde Robin Williams, politikacılarla dalga geçen bir komedyenken, başkanlık seçiminde başkan seçilir. Meğerse dokunmatik ekranlı sistemde bilgisayar hatası olmuş! Ve Robin, aslında tamamen bu hata nedeniyle seçimi kazanmış. Haha- ha...
2006 tarihli filmde eleştirmenler, ana eksendeki konuya değinmedi: Dokunmatik ekranda oy kullanmanın tehlikesi.
ABD’de bu konuda tekel gibi olan Diebold şirketi yıllarca eleştirildi.
2000 Al Gore-George W. Bush seçimini izleyen oy sayım skandalı, 2004 seçimi ve sonraki yıllarda hep açılan davalarda Diebold markası ile “beceriksizlik” kavramı eş anlamlı olmuştu.
Filmde şirketin adı Delacroy. Sistemindeki hatayı bilmekle beraber, hisse senetleri düşmesin diye kasten düzeltmemekle suçlanır. Filmin sonunda şirketin tepe yönetimi hapse girer. Robin de “aslında” seçilmediğini, bir hata olduğunu millete televizyonda açıklar. Seçimden “erdem” galip çıkar.
Ama gerçek seçimden “erdem” galip çıkmazsa ne olacak?