ABD seçimleri mi? Türkiye’nin seçimi mi ?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

Kasım ayına bir iyi bir de kötü haberle başladık. İyi haber! Güçlü dolar, yüksek faiz korkusunu geride bıraktık. Beklentilerden güçlü gelen ekonomi verilerine rağmen dolar Ekim sonundan beri değer kaybediyor ve ABD tahvilleri prim yapıyor. Kalıcı olduğuna inanmasak da Türkiye için iyi haber olarak görüyoruz.

• Başkanlık yarışında Clinton ile Trump arasındaki fark kapanıyor

Kötü haber, dolardaki gerileme ve faizlerdeki düşüş enflasyon beklentilerindeki gerileme gibi iktisadi bir nedenden değil, FBI’ın Clinton’un e-postaları ile ilgili açtığı soruşturma sonrası Trump’ın oylarındaki artıştan kaynaklanıyor. ABD hisse senetleri bu nedenle Temmuz ayından beri gördüğü en düşük seviyelere geriledi.

• Anketlerin güven aralığı çok düşük Yapılan son anketlerin ortalaması

Trump’ın aldığı oyun ağustos ayında gördüğü %40 seviyesinden %45,5 düzeyine çıktığını, Clinton’un aldığı oyun ise %47 civarında dalgalandığını gösteriyor. Ancak anket sonuçlarındaki dalgalanma güven aralığının ne kadar düşük olduğunun ispatı. Son yapılan anketlerden Washington Post - ABC News anketine göre Clinton Trump’un yeniden 5 puan önüne geçti. McClatchy - Maris anketine göre is Clinton Trump’un yalnızca bir puan önünde.

• Bahis piyasasında tablo Brexit öncesine benziyor

Başkanlık seçimine yönelik yapılan bahislere göre oynanan paranın %60’ı halen Clinton’u destekliyor. Ancak bahis adedine bakıldığında son aylarda Trump lehine bir dağılım görülüyor. Temmuz ayındaki Brexit oylamasında da karşımıza benzer bir tablo çıkmıştı. Benzerlik bizi korkutuyor.

• Trump şoku dolardaki yükseliş dalgasını tersine döndürdü

Anketlerde Trump lehine yaşanan değişim ABD Doları'ndaki yükseliş dalgasını tersine döndürdü. Ağustos ayında gördüğü 94 dip seviyesinden 99’a kadar yükselen DXY dolar endeksi anket şoku sonrası yeniden 97 seviyelerine geriledi.

• Altın, İsviçre Frangı ve Japon Yeni yükselen yıldızlar

ABD seçimlerine yönelik belirsizlik küresel risk iştahını bozarak altın, İsviçre Frangı, yen gibi emin liman olarak görülen yatırım araçlarının değer kazanmasını sağladı. Olası bir Trump galibiyetinde dolardaki zayıfl amanın devam etmesi bekleniyor.

• Meksika Pesosu ve Brezilya Reali kırılgan beşlinin yeni üyeleri

Korumacılık önlemlerinin artması ihtimali ABD ile güçlü ticari ilişkileri olan Meksika Pesosu, Brezilya Reali gibi para birimlerini vurdu. Kanada Doları, Güney Kore Wonu gibi para birimlerindeki satış baskısı şimdilik sınırlı düzeyde kaldı. Türk Lirası küresel risk iştahındaki bozulmaya paralel en çok değer kaybedenler arasında.

• ABD’de potansiyel korumacı eğilimin Türkiye’ye doğrudan etkisi sınırlı

ABD ekonomisi 2016 yılının ilk dokuz ayında Türkiye’nin ihracatında %4,6 pay ile beşinci sırada. Dolayısıyla olası bir Trump iktidarında korumacı eğilimin güçlenmesinin Türkiye ekonomisine doğrudan etkisi sınırlı olacak.

• Ancak Avrupa üzerinden gelen dolaylı etki yüksek

Ancak dolaylı etkiler için aynı şeyi söylemek mümkün değil. ABD ekonomisi 2015 yılında Avrupa Birliğinin toplam dış satışında %21 pay ile ilk sırada yer alıyor. Toplam ihracatımızın yarısına yakınını oluşturan Avrupa Birliği soğuk algınlığına yakalanırsa Türkiye yatağa düşer.

• Türk Lirası küresel dalgalara karşı kırılgan konumunu koruyor

ABD başkanlık yarışında Trump’ın galip gelmesi durumunda Türkiye piyasalarındaki asıl yıkıcı etki dış ticaretin gerilemesinden değil sermaye girişinin azalmasından kaynaklanacak. Büyümesini ağırlıklı olarak dış kaynakla finanse eden Türkiye bozuk cari dengesi ve yüksek dış borcu ile kürese risk iştahında olası bir bozulmaya karşı kırılgan konumda.

• Yüksek özel sektör döviz borcu ekonominin zayıf karnı

Finansal kesim dışındaki firmaların döviz borcu son 10 yılda 27 puana yakın artarak milli gelirin %44’üne ulaştı. Söz konusu tutar alarm verici bir büyüklük değil. Ancak net açık döviz pozisyonunun 24 puan yükselerek %30’a yaklaşması özel sektör şirketlerini döviz kurundaki yükseliş karşısında zayıflatıyor. Kısa vadeli açık pozisyonun olmaması bizi rahatlatmıyor.

• Dış borcun çoğu enerji inşaat gibi sektörlerde ve özelleştirmelerde kullanılmış

Resmi istatistikler dış borcun ve açık pozisyonun dağılımı hakkında sağlıklı bilgi vermiyor. Ancak son on yılda hızlı büyüyen sektörlere baktığımızda enerji , inşaat gibi sektörlerin ve özelleştirmelerden önemli pay alan gurupların öne çıktığını görüyoruz. Bu Grupların ortak özelliği ihracatçı olmamaları. Kamunun döviz cinsi alım garantisi vermesi ve destek sağlaması kısa vade için rahatlık sağlıyor. Orta ve uzun vadede işimiz zor.

• Gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı tedirginlik verici

Fed’in faizleri Aralıkta artıracağı beklentisi ve ABD seçimlerine yönelik belirsizlikler yüzünden ekim ayından itibaren küresel sermaye gelişmekte olan ülkelerden çıkmaya başladı. Küçük havuzdan çıkmaya çalışanbüyük balık misali küresel sermaye gelişmekte olan piyasaları dalgalandırıyor.

• Jeopolitik risklerdeki artış Türkiye’nin risk priminin düşmesini engelliyor

Temmuz ayında yaşanan darbe girişimi sonrası ekonominin büyük ölçüde toparlanmasına rağmen jeopolitik risklerdeki artış yüzünden Türkiye’nin risk primi yüksek kalmaya devam ediyor. Türk Lirası eylül başından beri %5 değer kaybı ile Mısır poundu ve Kolombiya Pesosu'ndan sonra dolara karşı en çok değer kaybeden para birimi konumunda.

• Kısa vadede dünyanın gerisinde kalmaya devam edeceğiz

Gelişmekte olan ülkelere para girişinin daha seçici olduğu bir ortamda, HDP yöneticilerinin tutuklanması, Suriye askeri operasyonu sonrasında tırmanışa geçen terör eylemleri ve Fitch’in olası not indirimi endişesiyle dünyanın gerisinde kalmaya devam edeceğiz. Darbe girişimi öncesine göre MSCI Türkiye %15 aşağıda, 10 yıllık DİBS faizleri 126 baz puan, 30 yıllık euro-tahvil faizleri 91 baz puan yukarıda seyrediyor. Ancak değerlemelerin çok cazip olmasına rağmen kısa vadede dünya ile aramızdaki makası kapatacak Türkiye’ye özgü bir gerekçe bulamıyoruz.

• Başkanlık seçimini Clinton’un kazanması kısa vadede yönü yukarı çevirebilir

Kısa vadede Türkiye’nin dünyadan daha iyi performans göstermesini sağlayacak tek gelişme ABD seçimlerini Trump’ın kaybetmesi olabilir. Clinton’un kazanması ABD’nin uygulayacağı ekonomik politikaların öngörülebilirliğini artırdığı için küresel risk iştahını destekleyerek gelişmekte olan piyasalarda bir yükselişi tetikleyebilir. Böyle bir senaryoda kısa vadede Türk lirasının dolara karşı 3.08 - 3.10 aralığına güçlendiğini, 10 yıllık devlet iç borçlanma senedi faizinin %10 seviyesinin altına gerilediğini, Borsa İstanbul’un 77.000 seviyesinin üzerini denediğini görebiliriz.

• Başkanlık seçimini Trump’un kazandığı senaryoda satışlar şiddetlenir

Trump’ın seçimleri kazanması bir uç senaryo olarak düşük bir ihtimal verilerek piyasalar tarafından kısmen fiyatlandı. Bu yüzden Brexit örneğinde olduğu kadar sert bir satış dalgası öngörmüyoruz. Ancak ABD’nin uygulayacağı ekonomi politikaların yönelik belirsizlik nedeniyle piyasalar ilk refleks olarak satmaya devam edecektir. Doların küresel olarak değer kaybedeceği bu senaryoda Türk lirasının dolara karşı 3,20 - 3,25 bandına gevşemesini, 10 yıllık devlet iç borçlanma senedi faizinin %10,5 seviyesinin üzerine çıkmasını, Borsa İstanbul’un 73.000 seviyesinin altını denediğini görebiliriz.

• Orta vadede piyasaların yönünü ABD değil Türkiye’nin seçimi belirleyecek

ABD seçimlerinin sonucu ne olursa olsun piyasalar üzerindeki etkisi kalıcı olmayacaktır. Clinton’un kazanması durumunda Türkiye’nin aleyhine Ortadoğu politikaları yüzünden Türkiye piyasalarının risk primi yüksek kalacaktır. Trump’un kazanması durumunda Cumhuriyetçiler üzerindeki kontrolü fazla olmadığı için yapabildiğinin sınırlı olduğu görülecek ve aşırı yükselen risk primleri normale dönecektir. Orta vadede Türkiye’nin risk primini ABD değil Türkiye’nin seçimleri belirleyecektir. Bu konuda yapılması gerekenler hükümet programında ayrıntılı bir şekilde yazılmıştır. Uygulanacağı konusunda iyimserliğimizi korumaya çalışıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019