ABD seçimleri kimi ne kadar etkiler?

Özgür HATİPOĞLU
Özgür HATİPOĞLU DERİN BAKIŞ [email protected]

ABD’deki başkanlık seçi­mi hepimizin bildiği üze­re artık bireylerin yatırım se­çenekleri üzerinde de önem­li bir rol oynuyor. Eskiden de başkanın yönetim eğilimle­ri yatırımları bu kadar etkili­yor muydu acaba?

Asıl konuya girmeden önce dün sabah in­celediğim bir araştırma rapo­rundan ilginç bir paylaşımda bulunayım; 411 kişinin katılı­mıyla yapılan bir ankete göre katılımcıların yüzde 45’i şim­di ile sene sonu itibarı ile hisse tercihlerinde en önemli rolü oynayacak olan faktör olarak bilançoları işaretlemiş. Yüzde 39’u seçim sonuçları derken yüzde 16’sı Fed’in faiz indi­rimleri demiş. Ne kadar ilginç değil mi? Fed 3.sıraya gelmiş ve seçim sonucu en önemli et­ken gibi görünmüyor.

Oysa bana göre anılan dö­nem için en önemli faktör se­çimler diyerek ana konuya gi­reyim. Sebebini şöyle açık­layayım. Öncelikle 4 ihtimal üzerinden gidelim;

1- Demok­rat başkan & demokrat sena­to (Harris) olursa Fed’in para politikasına dair bir risk geliş­me ihtimali son derece düşük, şimdiki gibi devam. Ancak borsalar çok sevinmeyebilir çünkü Harris vergileri artır­ma taraftarı. Fed’in indirim­leri devam edeceği için USD negatif denebilir. Hisseler için biraz daha karanlık bir durum oluşsa da bazı sektör­ler için pozitif olacaktır. Me­sela yeşil/temiz enerji hisse­leri, teknoloji ve yarı iletken­ler hisseleri, tüketim malları, market zincirleri için iyi bir dönem olabilir. ;

2- Demokrat başkan & cumhuriyetçi sena­to veya;

3- cumhuriyetçi baş­kan & demokrat senato du­rumunda daha karışık bir se­naryo olacaktır ama hisseler daha çok başkanın eğilimine göre şekillenebilir.

4- Cumhu­riyetçi başkan & cumhuriyet­çi senato olursa regülasyon­ların hafiflemesi ve vergiden kurtuluş nedeniyle borsalar iyi etkilenebilir.

Özellikle pet­rol ve sanayi hisseleri iyi gi­der. Finans kesimi için en iyi senaryo bu olabilir çünkü re­gülasyonun azalması onların daha hızlı iş yapmalarına ola­nak sağlar. Sağlık da aynı şe­kilde. Ancak Fed tarafında en­dişeye neden olur çünkü yapılacak kamu harcamala­rı ve Çin’e güm­rük uygulamaları enflasyonu artı­rır ve Fed’in işini zorlaştırır. Bu du­rumda faiz yük­sek kalmaya de­vam edebilir.

Portföy düzenlemesi yap­mak için biraz daha vakit var gibi duruyor.

Euro herkesin merak ettiği konu

Euro para birimi için risk­ler her ne kadar fiyatlanmıyor olsa da arkalarda saklanmaya devam ediyor. Kısaca değer­lendirmek istersem ilk öne çı­kacak faktörleri şöyle sırala­yabilirim;

1-Geçtiğimiz hafta yapılan Avrupa Merkez Ban­kası (AMB) toplantısı sonra­sında Başkan Lagarde’ın ko­nuşmasında bazı noktalarda kaçak dövüştüğünü söyleye­bilirim. Burada konuşmanın analizini vermeyeceğim ama şu kadarını söyleyebilirim ki AMB enflasyon artışında tıp­kı Fed gibi oyuna geç girmiş­ti ve şimdi de indirim dön­güsünde geç kalıyor.

Fed için aynı şey söylenebilir mi bil­miyorum çünkü ABD verileri Fed’in acele etmesi için ortam yaratmıyor, hatta bazı görüş­lere göre Fed aceleci bile dav­randı – ben de 50 bps ile fazla büyük bir adım attığını düşü­nüyorum. AMB’ye geri döner­sek, faiz indiriminde geç kal­masının sonuçları oldukça va­him olabilir, nitekim bir orada göz göre göre bir resesyonu bekliyorlarmış gibi bir görü­nüm var. Sanırım euro için en büyük risk bu şimdilik.

2-Pi­yasada ufak ufak konuşulma­ya başlanan konu şu: daha ön­ce paritenin par değere, yani 1’e inmesi bir şekilde engel­lenmişti ama mevcut makro­ekonomik koşullar altında 2025 sonuna kadar par değe­re geleceği değerlendiriliyor. Opsiyon piyasası metrikleri­ne göre henüz piyasa buna sa­dece %20 şans veriyor ancak şu andaki gibi Euro Bölgesi temel verilerinin zayıf gelme­ye devam etmesi halinde ihti­mal artabilir.

3- ABD başkan­lık seçimleri – ki çok çok az zaman kaldı – başka bir mu­amma. Trump’ın Amerikan Doları ile ilgili planları da pa­rite için önemli bir değişken olacaktır. Benim düşünceme göre bir iş adamı olması iti­barı ile USD’yi zayıflatma ta­rafında olabilir. Ancak bura­da da çelişen durumlar var. Şöyle ki, Trump başkan se­çilirse kamu harcamalarının artması kaçınılmaz gibi gö­rünüyor. Ancak bu harcama­ları karşılayacak paranın ne­reden geleceğine dair bir gö­rüş yok. Çünkü hazırda böyle bir kaynak yok. Ne yapılabi­lir?

Tabi ki hemen borçlanma tavanı konusu gündeme gelir, eğer senato demokrat, başka cumhuriyetçi olursa kızılca kıyamet kopar ama sonunda binbir numara ile borç tavanı artırılır, hazine borçlanır ve yeni tahvil çıkarılır. Ancak en son böyle olduğunda, bu ma­nevranın sonucunda tahvil fa­izleri yukarı gitmişti. Ki bu da USD’yi güçlendiren bir fak­tör.

4- Bu duruma ek olarak yine Trump’ın uygulamasına kesin gözüyle bakan gümrük vergileri artışı ABD’de enflas­yonu artırıcı yönde çalışacak önemli bir dinamik. Hal böyle olunca Fed’in indirime gitme­si yersiz olacaktır. Ama aynı dönemde AMB indirime de­vam etmek zorunda kalabilir. Sonuçta yine USD’yi destek­leyecek bir ortam oluşumu­na bakıyoruz.

5- Çin’deki ge­lişmeler de uzaktan etkili ola­bilecek faktörlerden bazıları gibi gözüküyor. Ancak diğer­lerine göre daha zayıf bir fak­tör olduğu için derinlemesine girmeyeyim. Zaten geçen haf­taki yazımda Çin’e yer ayır­mıştım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Riskler rafa kalktı 27 Kasım 2024
Risk, risk, risk 20 Kasım 2024
Ne hafta ama!! 05 Kasım 2024
Yine yeniden ralli? 17 Eylül 2024