ABD piyasaları gelişen ülkelerinkine benziyor
Amerika’da ve Avrupa’da piyasa profesyonelleri yavaş yavaş ofislerine dönüyorlar. Yılın ikinci haftası itibarıyla beklentilerin yüksek olduğu görülüyor. Mütemadiyen karamsar olan ekonomistleri ve finansçıları sıkça eleştiriyorum. Bu haletiruhiye portföy yatırımları açısından tehlikelidir. Tabii aşırı pozitif olmanın da riskleri var. Finansal varlık fiyatları ile ilgili uç görüşlere sahip olmak, yatırımcıyı rasyonellikten uzaklaştırıyor. Yatırım kararlarında psikolojik faktörler devreye giriyor. Davranışsal finans alanının konusu olan ‘‘sapmalar’’ ortaya çıkıyor. Kısa vadede karamsar da iyimser de olsanız, alım satım işlemlerinin sıklığı artar. Bu da yatırımcı açısından daha fazla vergi ve işlem ücreti anlamına gelir. Kısa vadeli bakış açısının bir bedeli olur.
Yatırımcılarla son günlerde yaptığım sohbetlerde; ya ‘‘Finansal varlık fiyatlarında balon var. Piyasalar çökecek’’, ya da ‘‘Oldukça iyimserim. Bu sene de piyasalar çok iyi performans gösterecek’’ cümlelerini duyuyorum. Bir oranlama yaparsam, iyimserlerin ağır bastığını söyleyebilirim. Ama Türk ama Amerikan hisseleri için, ama kripto paralar ama emtialar için, ‘‘Treni kaçırmayalım’’ mantalitesinin güçlü olduğu gözleniyor. Amerikan ekonomisinin ve finans piyasalarının iyi performanslarını sürdüreceği tahmini bu iyimserliğin ardında yatıyor. Amerikan borsa endeksleri rekorlar kırdıkça, Başkan Trump alkış tutuyor. Vergi paketi ABD senatosundan geçtikten sonra Trump’ın çığırtkanlıkları iyice arttı. Amerikan ekonomisinin istikrarlı bir büyüme performansı zaten var. Ekonomide çarklar iyi döndüğü için Amerikan finansal varlıkları iyi kazandırdı. Yatırım araçlarındaki kazançları Fed’in genişletici para politikasına dayandıranlar hala var. Fed’in parasal operasyonları moral açısından başlarda önemliydi. Sonrasında ekonomik aktivite ve şirket karları hızla arttı. Amerikan piyasaları açısından olası risk, Trump yönetiminin siyasetteki ve ekonomi politikasındaki aşırılıkları olabilir. Trump gibi bir lidere sahip olan ülkenin finans piyasalarının dengesi her zaman bozulabilir. Gelişmekte olan ülkelerin varlıklarını değerlendirirken nasıl temkinli oluyorsak, Amerikan varlıkları için de dikkatli olmak gerekiyor. Bir ABD başkanının tribünlere bu kadar oynadığını ben hatırlamıyorum. Gelişen ülkelerdeki yönetimler finansal varlık fiyatlarında her daim yükseliş isterler. Trump da bunun için her şeyi yapıyor.
ABD’de yaşanabileceklerden bağımsız olarak biz evimizi derli toplu tutmalıyız. Dış finansmana bu sene fazlaca ihtiyacımız olacak. 2017’de yüzde 7 civarında büyümüş bir Türkiye ekonomisi var. Dünya şartlarında oldukça yüksek olan bu büyümenin 2018’de yüzde 4-4.5 dolaylarına düşmesi rahatsızlık yaratmaz. Çünkü hem maliyetlerin hem de iç talebin desteklediği çift haneli bir enflasyon rakamına sahibiz. Beklentileri ve fiyatlama davranışlarını olumsuz etkileyen enflasyonun kalıcı olarak tek haneye inmesi elzemdir. Kritik konu, içerideki ve dışarıdaki politik süreçlerin nasıl yönetileceğidir. Açıkçası Avrupa ve ABD ile ilişkilerin kötüleşeceğini zannetmiyorum. Bu ilişkiler 2017’de zaten dibe vurdu. AB ile yapılan üyelik müzakerelerinde köprüler atılmış gibi gözüküyor. ABD tarafında olay Türk vatandaşlarına vize verilmemesine kadar gelmişti. Türkiye’de, Avrupa ve ABD’de büyük umutlar yok. Dipten çıkış zaman alabilir fakat 2017’den daha kötüsü olmaz.