ABD: Likidite tuzağı, helikopter parasından darphane mesaisine

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ [email protected]

FED'in 18 Mart'taki duyurusu bu köşeyi izleyenler için büyük sürpriz olmamış olmalı. Duyuru, FED'in faiz politikasının etkinliğinin kalmadığını ve böyle bir ortamda da piyasaya doğrudan para vermekten başka çaresi olmadığını kabul etmiş oluyor.

Bu köşedeki önceki yazılarda, FED'in faiz politikasında hata yaptığının altı çizilmişti: 2004 sonunda faizlerin yükseltilmeye başlanması hatalıydı. 2006 yılında faizlerin sabit hale getirilmesi yerine hızla düşürülmesi gerekiyordu. 2008'den itibaren ise yüzde 2'lere geriledikten sonra daha aşağılara düşürülmesi de hata değilse de gereksizdi. Bu en son politikayı, önceki yazılarımda arabanın direksiyonu ile tekerleği arasındaki bağlantının kırılmasına rağmen şoförün direksiyonu çevirmesine benzetmiştim.

Yine önceki yazılarda ABD'nin makroekonomik durumu ile ilgili bir makroekonomi kavramlarının altını çizmiştim: Likidite tuzağı. İktisatçılara Keynes'in hediye ettiği bir kavram. Faizlerin de çok düşük olduğu ortamlarda faiz politikasının etkin olmadığı şeklinde tanımlanabilir. Bunu Japonya'da gördük. Şimdi de ABD'de görüyoruz. Keynes bunu atı nehrin kenarına getirebilirsiniz ama zorla su içiremezsini şeklinde anlatıyordu. İster benim direksiyon metaforunu kabul edin ister Keynes'in klasikleşmiş metaforunu; FED, 18 Mart'taki duyurusuyla, ABD'de likidite tuzağı durumunun yaşandığını kabul ettiğini söylemiş oluyor.

Son duyuru oldukça yeni bir kavram çerçevesinde kategorileştiriliyor: "quantitatve easing." Kelime kelime tercüme edersek "sayısal genişleme" şeklinde Türkçeleştirebiliriz. Daha klasik merkez bankacılığı terimlerini kullanırsak "Merkez Bankası bilançosunun büyütülmesi" diyebiliriz. Bunları boşverelim ve daha yalın Türkçe kullanalım: Para basma.

Şimdi de, toprağı bol olsun Milton Friedman'ı ve onun ortaya attığı bir kavramı hatırlayalım: Helikopter parası. O da bu köşede daha evvel tartışılmıştı. Friedman'ın bu kavramsal icadı, para politikasının nasıl uygulanacağı daha teknik terimiyle "aktarılacağı" ile ilgiliydi. Merkez bankaları para basabilirdi. Ancak basılan paranın bir şekilde tüketici ya da yatırımcının eline geçmesi gerekiyordu. Örneğin kamu harcamaları artırılabilir ve bu hükümetin bir şekilde Merkez Bankası'ndan borçlanmasıyla yapılabilirdi. Ya da para bir şekilde doğrudan tüketici ya da şirketlere iletilebilirdi. Mesela helikopterle para atılabilirdi. Ya da hane halklarına postayla çekler gönderilebilirdi.

FED'in helikopteri ellerinde kamu kağıtları ve varlığa dayalı kağıtlar olan kesimler oldu. Şu anda bu bankalar manasına geliyor. FED, bankalarda likidite oluşturup bunun piyasaya akmasını sağlamak istiyor. FED bu şekilde toplam 850 milyar dolarlık menkul kıymetleştirilmiş ipotek borcu ve ajans (Fannie mae vs.) bonoları ve toplam 300 milyar dolarlık devlet kağıdı alacak.

FED helikopter parası üretmedi. Para ilk aşamada yine bankalara gidecek. Soru: bankalara verilecek ilave bir trilyon doların üzerinde para motoru çalıştırmaya yetecek mi? Cevabım olumsuz değil. Ancak motor ne kadar güçlü çalışacak o belli değil.

Tüm bunlar uzun dönemde enflasyon manasına geliyor. 16 Şubat yazısında bahsedildiği gibi, "uzun vadede dolar pul olacak". Fakat şu aşamada ABD'nin başka çaresi yok. Tüketim motorunu tekrar güçlü çalıştırmak ve balonu tekrar şişirmek zorunda.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018