ABD işgücü piyasası sıkılaşırken
Fed’in Mayıs 2013 sonrasında piyasaları test etme amaçlı başlattığı bilinçli stres testi ve akabinde devam eden para politikalarında normalleşme sürecinin bankaya güven veren en büyük nedeni işgücü piyasasındaki toparlanma, kendi ifadeleriyle sıkılaşma süreciydi. Ekonomi açısından istihdamın sahip olduğu önem ve yasa ile bankaya verilmiş ekonomik aktiviteyi destekleme görevi kapsamında Fed, 2008 krizi sonrasındaki süreçte görevini hakkıyla yerine getirdi. Öyle ki, ivmelenmeyi destekleme süreci zaman zaman başta kendi iç kamuoyu olmak üzere ciddi ölçekte eleştiriye de maruz kaldı.
Bugün ABD’de işgücü piyasası gelişmelerine baktığımızda işlerin yolunda gittiğini söylemek mümkün. Kriz öncesi ve sonrasındaki dibi tecrübe etme sürecinde karşılaşılan veriler ile güncel durum yan yana koyulduğunda mutlak gelişimi ret etmek oldukça güç. İşsizlik oranında Ekim 2009’da görülen çift hane (%10) seviyelerden yarısından fazla bir noktaya gelmiş durumdayız. %4.3’lük performans, geniş tanımlı işsizlik olarak tanımlanan U-6 cephesinde de benzer performansın görülmesine zemin hazırlıyor. Nisan 2010’daki %17.2’lik rakamdan %8.6’ya gelmiş olmak kabul edilmesi gereken bir başarı. Ancak piyasanın gelecek dönem sağlığı için hala daha gidilecek yol olduğunu söylemek de mümkün.
Hafta içerisinde JOLTS raporu olarak bilinen ve gecikmeli gelen açık iş sayısı, işten ayrılanlar gibi verileri kapsayan data setini takip ettik. Tarım dışı istihdam rakamından sonraki haftada gelmesi nedeniyle piyasa işlemcileri açısından önem sıralamasında aşağılarda yer alan verinin detayları incelenmeye değer bulguları kapsıyor. İş açılış oranında Temmuz 2009’da %1.6’lık olumsuz performanstan %4 seviyesine kadar gelinmiş olması işgücü piyasasındaki sıkılaşmayı anlamaya yardımcı oluyor. Geriye dönük ortalamalara baktığımızda (2004-2007) %3 rakamı ile karşılaşmış olmamız bizlere tam toparlanmanın sağlandığını ancak bir miktar daha ilerleme ile ücretler üzerindeki baskının da oluşabileceği izlenimini yaratıyor. Benzer durum işten ayrılmaları içerir rasyoda da geçerli. Şubat 2010’daki %1.3’lük dipten %2.1 seviyesine gelinmesi Fed’in desteği ve ekonominin toparlanması ile paralel. Aynı dönemi içerir ortalama rakama baktığımızda ise karşılaştığımız gerçek %2.1 seviyesini işaret ediyor. Yani, tam toparlanma gerçekleşse de –kriz öncesi seviyelere gelmek anlamında kullanıyorum- ilerleme olmalı ki ücretler kalemine de yükseliş yönlü baskı daha yakından hissedilir olsun. Keza açık iş pozisyonu sayısı da 6.1 milyon ile ciddi yüksek değerlerde seyretmekte. Son 3 ayın ortalaması 5.9 milyon olarak gözetildiğinde, kısa dönem trendin üzerine gitme ve korunma isteği dikkat çekiyor.
Fed’in başlattığı para politikasındaki normalleşme süreci açısından ekonomide %2’lik büyüme trendinin üzerinde kalınması -2016’da gerisinde oluşum söz konusuydu- ve ücretlerin yukarı yönde baskılanması elzem konumda. Bu nedenle her ayın çoğunlukla ilk haftasında takip edilen işgücü piyasası verilerinde önce manşet tarım dışı istihdam rakamına, ardından da detaylar kısmında ücretlere değer biçiliyor. Ücret artışının yıllık değişimini ifade eden göstergede %2.5 seviyesinde yapışık seyir izliyoruz. Yukarı yönde gitme durumu için hangi farklı faktörlerin destekleyici konumda olması gerektiğini yukarıda belirtmeye çalıştım. Ekim 2012’deki %1.6’lık dip performansından uzakta olmamız önemli bir başarı olsa da %3.2’lik kriz öncesi ortalama seviyeden geri kalmamız da gözetilmesi gereken ayrı bir detay. Değişen demografi, yaş ortalamasının yukarı gitmesi gibi nedenlerle işgücüne katılım oranında Eylül 2015’teki %62.4’e sadece 0.05 % puan kadar uzakta olmamız ise piyasa koşullarını zorlayan bir diğer önemli ayrıntı.