ABD, İran'la savaşa mı hazırlanıyor?

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Geçtiğimiz hafta ABD Ortadoğu’daki herhangi bir normalleşme ihtimalini iyice hayale dönüştüren yeni bir hamle daha yaparak, İran Devrim Muhafızlarını terör örgütü olarak tanımladı. Bu gelişme tam da, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun, genel seçimleri kazanması halinde Batı Şeria’daki İsrail yerleşimlerini ilhak edeceğini açıkladığı ve Trump yönetiminin, çok inandırıcı bulunmamakla birlikte, Ortadoğu barışı için kendi yol haritasını açıklama taahhüdünde bulunduğu bir dönemde yaşandı. Tüm bunlar göz önüne alındığında, ABD'nin attığı adımın ardında, eğer varsa, hangi mantık yatıyor?
 
Devrim Muhafızları'nın terör listesine eklenmesi ne anlama geliyor ve ABD ile İran arasındaki ilişkileri nasıl etkiliyor?

Çoğu ülke devletin isteği dışında ve hilafına oluşmuş ve siyasi amaçlarını, hatta siyasi fantezilerini gerçekleştirmek için şiddet kullanan, bazen de sadece faaliyetinden memnun olmadığı grupları terörist olarak tanımlamak ister. Bir ülke uluslararası hukuk çerçevesinde terör örgütü olarak tanımlanmış bir grubu barındırdığında, bu grubun üyeleri cezalandırılır; örgütün uluslararası finansal işlemlere erişmesinin engellenmesi ve benzeri bazı tedbirler alınır. Fakat geçmişin her döneminde ülkeler kimlerin terörist olduğu konusunda fikir birliği oluşturmakta büyük zorluklar yaşamışlar, grupları terörist olarak nitelendirmekte tutarlılık sağlayamamışlardır. Bu duruma en tipik örnek şiddete eğilimli ayrılıkçı hareketlerdir. Hareketleri destekleyen ülkeler açısından bu kadrolar özgürlük savaşçıları, karşı çıkanlar açısından ise teröristlerdir.

Devrim Muhafızlarının terör örgütü olarak tanımlandığı bu özel örnekte, terörizmin anlamı bütünüyle değişmiştir; çünkü, en son tahlilde, Devrim Muhafızları, İran'ın siyasi ve askeri sistemi içinde yere alan resmi bir kurumdur. Bu örgütün terörist bir örgüt olduğunu iddia etmek, İran'ın terörist bir devlet olduğunu söylemenin dolaylı bir yoludur. Burada, terörizmin anlamını hafifletmek ya da çarpıtma eğilimi açıkça görülmektedir. Herhangi bir hükümetin, kendi siyasi gereksinimlerini karşılaması amacıyla, eylemlerinden rahatsızlık duyduğu şu veya bu örgütü terör örgütü olarak tanımlaması çok olağan dışı bir olgu değildir. Ancak, bir devlet kurumu olduğu için, Devrim Muhafızları’nın terör örgütü olarak nitelendirilmesi, gerçekten emsali bulunmayan bir durum olarak değerlendirilebilir.
 
Bu gelişmeler bize Trump yönetiminin İran'a yaklaşımı hakkında neler söylüyor?

Bu durumun İran’la ABD arasındaki ilişkileri daha da kötüye götüreceği aşikar. Başkan Trump'ın tutumu ABD’nin İran’la gelecekteki ilişkilerinin nasıl seyredeceğini zaten çoktan ortaya koymuş bulunuyor. ABD’nin - çok fazla uluslararası destek bulamadan tek başına hareket ederek - İran’ın nükleer programını devam ettirdiğini ve birkaç yıl önce ABD ile diğer ülkelerle imzaladığı anlaşma şartlarını ihlal ettiğini iddia ederek yeni yaptırımlar getirmeye çalıştığını hatırlayalım. Bu iddiaları kanıtlayamadı. Diğer çoğu ülke, İran'ın anlaşma şartlarına uymadığı kanısını paylaşmıyor. Ancak ABD İran’ın birçok eyleminden, mesela İran'ın Irak’taki aktif rolünden, Suriye’de çok öne çıkmasından, Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkeleriyle çekişmesinden ve tabii ki İsrail ile sorunlu ilişkilerinden memnun olmadığından, İran'ın iddialı tavırlarını Amerikan menfaatlerine bir tehdit olarak görüyor. İran'ı terör örgütünü destekleyen haydut bir devlet olarak nitelendirmeye çalışarak bu gidişe bir son vermek istiyor.

Bir başka açıdan bakıldığında, Devrim Muhafızları ilk kurulduğundan bu yana oldukça hızlı bir şekilde büyüdü ve kendi başına İran'daki en büyük ekonomik kuruluşlardan biri oldu. Devrim Muhafızlarının denetim altına alınması gerektiğini söylemek doğru mudur ve doğruysa, izlenen yol ne derecede isabetlidir?

Devrim Muhafızlarının denetlenmesin ihtiyaç varsa, bu aslında uluslararası politikadan ziyade İran’ın iç politikasında ele alınması gereken bir husustur. Devrim Muhafızlarının İran hükümetinden bağımsız hareket ettiği ve İran hükümetinin sorumluluğunu reddedeceği şeyler yaptıkları gösterilebilirse, konu ancak o zaman uluslararası bir boyut kazanır. Ancak, şu anda, durumun böyle olduğuna dair bir gösterge yok gibi görünüyor.

Devrim Muhafızları, İran Devrimi'nden kısa bir süre sonra kuruldu. Özellikle Güney Tahranlı genç işsizlerin devlet mekanizmasına katılmaları için bir fırsat sağladı. Zamanla, çok güçlü bir örgüt haline geldi. Ayrıca, İran’ı yönetmeye başlayan mollaların, özellikle başlangıçta yeni rejimin Şah’tan devraldığı İran’ın nizami silahlı kuvvetlerini kontrol altında tutabilmek için Devrim Muhafızlarını potansiyel bir karşı-güç olarak gördüklerini tahmin ediyorum. Yıllar geçtikçe, bu örgüt İran siyasetinde önemli bir aktör oldu. Ancak İran bağlamında meşru bir aktördür. Resmi bir devlet kurumunu terör örgütü ilan etmek diğer devletlerin işi değildir.

ABD, bu tanımlamaları diğer ülkelerin bileğini bükmek, onları etkisi altına almak amacıyla kullanıyor. Dünyanın geri kalanı ve özellikle Türkiye buna nasıl tepki vermeli?
 
Pek çok ülke bu duruma karşı iki farklı temelde tepki veriyor: İlkin İran'la kendi ilişkileri bakımından, ikinci olarak da devlet kurumlarının terörist olarak nitelendirilmesine dönük bu oldukça keyfi eylemin sonuçları açısından. Dolayısıyla, cevap da iki farklı seviyede olacaktır. Amerikan’ın İran’a yeniden yaptırım uygulama kararına sıcak bakmayan ülkelerin büyük bir bölümü, Devrim Muhafızlarının terör örgütü olarak tanınması karşı ortak bir tavır sergileyeceklerdir; eğer bazı ülkeler bu karara katılsalar bile sayıları çok az olacaktır. Bu eylem ağırlıklı olarak ya da muhtemelen sadece bir Amerikan eylemi olacaktır. Özellikle Benyamin Netanyahu yeni İsrail hükümetini kurabilirse, Amerikalıların izinden gider. Ancak, Avrupa'daki büyük ülkelerden herhangi birinin veya Avrupa Birliği’nin ABD’yle aynı yaklaşımı benimseyeceğini tahayyül dahi edemiyorum.

Yani ABD yine uluslararası arenada kendini izole ediyor...
 
Kesinlikle. ABD ve Avrupa, İran yaptırımları konusunda zaten önemli bir anlaşmazlık yaşadı; şimdi de görüş ayrılığı Devrim Muhafızları'nın terör örgütü ilan edilmesiyle derinleşiyor. Avrupa'da birçok ülkenin Devrim Muhafızları'nı sempatiye yaklaşmadığını biliyoruz Muhtemelen çoğu Muhafızları sorun yaratan bir örgüt olarak görüyor. Fakat bir yandan bunun resmi bir İran kurumu olduğunun, diğer yandan bir devlet kurumunun keyfi bir yaklaşımla terör örgütü olarak nitelendirilmesinin çok tehlikeli bir emsal teşkil ettiğinin bilincinde olduklarını tahmin ediyorum. Amerikan eylemi kesinlikle barışı sağlama hedefine hizmet etmiyor çünkü “sözde” suçlanan ile suçlayan arasındaki iletişimi daha da zora sokuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019