ABD başkanlık seçimleri ve küresel ticaret senaryoları
ABD yeni Başkanını seçmeye hazırlanıyor. Demokratlar’ın adayı Kamala Harris ile Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump kıyasıya bir mücadele sürdürüyor. Son anket sonuçlarına Harris’in yaklaşık 2 puan ile Trump’ı geçtiği yansıyor. ABD’de Başkanlık seçimleri şüphesiz sadece ABD halkını ilgilendiren bir konu değil. Dış ticaretin yönü, enerji, altın, hisse senetleri ve kripto piyasalar kısaca küresel fon hareketlerinin yönünü ve gücünü etkileyecek çok sayıda faktör, ABD tarafında şekillenebiliyor.
Trump küresel dış ticaret pazarları için tehdit, fosil yakıt arzı ve kripto piyasalar için fırsat…
Trump’ı, Harris’e göre daha iyi tanıyor gibiyiz. Daha önceki Başkanlık döneminde özellikle ABD’nin kendi içinde üretmesi, marka şirketler yaratması ve ticaret savaşları ile gündeme gelmişti. Trump, ABD vatandaşlarının vergi yükünü azaltma hedeflerinin altını çiziyor. Vatandaşa sunacağı bu imkanın finansmanı için de gümrük tarifelerinde artışa işaret ederken özellikle AB ve Çin’i hedef gösteriyor. AB Bölgesi’nin en önemli iki ticaret pazarından birini ABD ve diğerini Çin oluşturuyor. Olası ek tarifeler hem AB için önemli bir dış ticaret riski ve bölgenin ekonomik büyümesi için bir tehdit oluşturabilir. Örneğin; bölgenin amiral gemisi Almanya, 2023 yılı üçüncü çeyrekte yüzde 0.3, dördüncü çeyrekte yüzde 0.2 ve 2024 yılı ilk çeyrekte yüzde 0.1 küçülmüştü. 2024 yılı ikinci çeyrek rakamları ise çok sınırlı bir büyümeye işaret ederken, olası Trump Başkanlığı ilgili coğrafya için beklenen büyüme oranlarının önünü kesebilir. Dolayısıyla Trump’ın bu doğrultuda alacağı kararlar, daha düşük değerlenmiş euroya neden olacaktır. Öte yandan ek tarifelerin ABD’de olası fiyat artışlarını tetikleyeceği ve FED’in bir süredir yürüttüğü dezenflasyon politikaları için bir risk oluşturacağı da listede. Elbette bir süredir dillendirdiği kripto piyasa yanlısı tutumu ve Elon Musk’ı da yanına çekmiş olması, seçim sonuçlarında Trump haberini alan kripto piyasalar için bayram havası estirecektir. Trump daha önceki Başkanlığı döneminde de iklim ve çevre sorununu gözardı etmişti. Benzer bir kampanya söylemini sürdürüyor. Özellikle fosil yakıt tarafında durduğunun altını çiziyor. Dolayısıyla sonuçların Trump’ı işaret etmesi, küresel petrol arzında yukarı yönlü bir ivmeye işaret edecektir ki, Trump bu politikasıyla enflasyonda gerileme yaratacağını vurguluyor.
Harris’in vergi politikaları ve yeşil enerji dönüşümü ön plana çıkıyor…
Aslında Harris için, Biden’ın devamı da deniliyor. Biden döneminde özellikle iklim krizi, yeşil enerji yanlısı ve fosil yakıt karşıtı politikalar ön plana çıkmıştı. Harris de seçim kampanyasında sıkça özellikle elektrikli araçlar ve sıfır karbon hedefine vurgu yaparak temiz sektörler kapsamında kalkınmanın ve istihdamın altını çiziyor. Bu koşullar özellikle elektrikli araç piyasasında önemli markalara sahip olan Çin için olası bir rekabet riski olarak algılanabilir. Yeşil ekonomi, devletlerin büyük yatırımlar yapmalarını gerektiren günümüzün en önemli konularından biridir. ABD’nin fosil yakıttan çıkarak temiz enerjiye geçmesi, büyük bütçe ihtiyaçlarına da neden olacaktır. Harris ayrıca büyük işletmelerin ve yıllık 400 bin ABD doları ve fazlasını kazanan bireylerin de ek vergi vereceği bir stratejinin altını çizerken, düşük gelirli kesim için de vergi istisnası planlarını ortaya koyuyor.
Jeopolitik risklere bakış…
Seçimlerin sonuçlanmasına bir hafta kaldı. Yeni Başkanın kim olacağı kadar ABD Senatosu’nda ve Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğun hangi partide kalacağı da önemli. Dolayısıyla Beyaz Saray’da koltuğa kim oturursa otursun, yönetim esnekliği için ABD Kongre denkleminin de Başkan lehinde oluşması gerekiyor. Aksi halde ne Trump AB ve Çin’e rahatlıkla ek tarife koyabilir ne de Harris zenginden daha çok vergi alabilir. Sonuç nereye evrilir kısa zamanda göreceğiz, fakat yeni Amerikan yönetiminin sivil halka zarar veren savaş senaryoları içinde olmaması temennimizdir.