ABD Başkanlık Seçimleri: Enflasyon, dış politika ve üçüncü aday

Prof. Dr. Tolga Demiryol
Prof. Dr. Tolga Demiryol Küresel perspektif tolga.demiryol@dunya.com

Amerikan siyaseti dışarıdan bakıldığında bir muamma. Pek çok açıdan birbirine benzeyen iki parti arasına sıkışmış bir siyaset, zamanın gerisinde kalmış gibi görünen seçim yöntemleri, her seçimde benzer konular etrafında dönen tartışmalar ve nispeten apolitik kitleler…

Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinin simaları tanıdık. Demokrat Başkan Joe Biden ve Cumhuriyetçi Parti adaylığını epey önce kesinleştirmiş olan Donald Trump bir kez daha karşı karşıyalar. Bununla birlikte bu seçimin kendine özgü dinamikleri ve bazı bilinmezleri de var.

Başkanlık yarışında son durum

Son yıllarda pek çok seçimde kamuoyu araştırmalarının epey çuvalladığı malum. Amerika’da bu konuda güvenilirliği nispeten yerinde olan kurumlardan FiveThirtyEight’in son rakamlarına göre Trump, Biden’ın 1.4 puan önünde görünüyor. Seçime 6 ay kala bu fark sonuca dair anlamlı bir tahmin yürütmek için yeterli değil.

İlginç olan her iki adayın da geniş halk kitleleri tarafından pek sevilmiyor olması. Biden’ın kamuoyunda destek oranı yüzde 38 iken, Trump’ın yüzde 41 civarında. Özellikle Biden’ın ilerleyen yaşıyla ilgili tereddütler başkanlıkta geçirdiği her gün popülaritesinin azalmasına neden oluyor. Buna karşılık Trump hakkındaki ciddi suçlamaları içeren davalar, Cumhuriyetçilerin bir kısmının Trump’ın adaylığını tam olarak benimsemesine engel.

İki aday arasında önemli bir farkın izlendiği nokta başkanlık performanslarının nasıl algılandığı.  CNN’in geçtiğimiz ay yaptığı bir araştırmaya göre Trump’ın başkan olduğu dönemi başarılı olarak niteleyenlerin oranı yüzde 55. Biden’ın şu ana kadarki başkanlığını başarılı bulanlar ise yüzde 39. Trump’ın başkanlığının üzerinden zaman geçtikçe bu makas açılıyor.

Ekonomi ve dış politika

Peki seçmen tercihini en çok etkileyen konular hangileri? Ipsos’un yakın tarihli bir araştırmasına göre seçmenlerin yüzde 88’i kendileri için en önemli konu olarak ekonomiyi, özellikle de enflasyonu öne çıkarmış. Amerika’da enflasyon Haziran 2022’de yüzde 9.1’i gördükten sonra inişe geçmiş ve bir yıl içinde yüzde 3’e gerilemişti. Ancak son bir yılda aylık enflasyon %3-3.7 bandında sıkışmış görünüyor. Düşmeyen enflasyonun faturası, haklı ya da haksız, Biden’a çıkıyor.

Kamuoyu araştırmalarında seçmenlerin önem verdiği konular arasında suç oranlarının azaltılması, sağlık hizmetleri, sınır güvenliği ve silah kontrolü gibi Amerikan siyasetinin değişmez başlıkları yer alıyor.

Son dönemde İsrail’e yönelik yükselen muhalif sesler, özellikle de üniversite kampüslerinde yaşanan protestolar, Benjamin Netanyahu hükümetine söz geçirmekte zorlanan Biden için bir sorun. İsrail’e destek konusunda çok daha net olan Trump seçim tartışmalarında Biden’a bu konuda epey yüklenecektir.

Bununla beraber, dünya siyasetiyle ilgili konular Amerikan güvenliğini ve halkını doğrudan tehdit etmediği sürece, Amerikan seçmeni için öncelikli görünmüyor.  Gazze’deki savaş Amerikan seçmeninin önem verdiği konular sıralamasında onuncu sırada yer alıyor. Üçüncü yılında Ukrayna savaşı kamuoyunda ve medyada pek yer almaz oldu.

Bağımsız aday Robert F. Kennedy Jr.

Tarihsel olarak iki partili bir yapısı olan Amerikan siyasetinde üçüncü adayların seçim kazanması neredeyse imkânsız. Ancak bu bağımsız adayların sonuca etki edemeyeceği anlamına gelmiyor.

Bu bakımdan 2024 seçimlerinin sürpriz faktörü olmaya aday isim Robert F. Kennedy, Jr.  Ünlü başkan John F. Kennedy’nin yeğeni ve Senatör Robert F. Kennedy’nin oğlu olan RFK Jr. renkli karakteri ve (aşı karşıtlığı başta olmak üzere) tartışmalı görüşleriyle bilinen biri.

Hem liberal hem de muhafazakâr siyasi görüşleri olan ve mevcut partilerden tam kabul görmeyen RFK Jr. bağımsız aday profiline uygun bir isim. Hem Biden’a hem de Trump’a mesafeli seçmen oranının yüksek olduğu bu yarışta, RFK Jr. şu an için yüzde 10’a yaklaşan (kimi araştırmalarda yüzde 15) bir desteği arkasına almış görünüyor.

Amerikan tarihinde bağımsız adayların seçim sonuçlarına etki ettiği önemli vakalar var. Bunların başında 1992 başkanlık seçimlerinde bağımsız aday Ross Perot’nun yüzde 19 oy alması geliyor. Seçmenlerinin önemli bir kısmını Ross Perot’ya kaptıran George H.W.Bush sadece yüzde 37 oy almış ve seçimi yüzde 43 oy alan Clinton’a kaybetmişti.

RFK Jr.’in son dönemde yakalamış olduğu rüzgârı ne kadar koruyabileceği meçhul. Ancak başa baş devam eden Biden-Trump yarışında her bir puanın değerli olacağı dikkate alınırsa, RFK Jr.’ın yarıştan ne zaman ve nasıl çekileceği de önemli olacak.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Savaş ve piyasalar 19 Nisan 2024