ABD Başkanları ve suikastlar
Üniversite yıllarında Amerikan siyaseti, Amerikan tarihi ve Amerikan devlet sistemi okuduğum günleri hatırlıyorum. Akademik hayatım ile anlattığım Amerika’ya dair tüm dersleri anımsıyorum; kitaplardan öğrendiğimiz, öğrencilerimize öğrettiğimiz, yaş itibariyle neredeyse hiç şahit olmadığımız ne varsa 2016 senesinden beri hepsini yaşıyoruz. Siyahi bir başkandan kadın başkan yardımcısına, Grover Cleveland’dan bu yana seçim kaybedip bir daha aday olup tekrar seçilme ihtimali çok yüksek olan bir başkana, tarihin en yaşlı iki başkan adayına, ön seçimleri çok büyük çoğunlukla kazanmış olmasına rağmen herkes tarafından çekilmesi istenilen bir başkana, eğer seçilirse tarihe en yaşlı başkan olarak geçecek bir adaya ve daha birçok ilke 2016’dan bu yana ilk defa şahit olduk. Bizim nesil bazen espri olarak “Her şeyi gördük, bir uzaylı istilası kaldı” diye espri yapar. Amerikan siyasetinde de bizim neslin görmediği bir suikast kalmıştı onu da gördük. Fazla uzatmadan bu birçok ilkin içerisinden suikast kısmını alıp bugünkü yazımda ona değinmek istiyorum.
Amerikan tarihinde 4.5 başkan suikasta kurban gitti. İlki, herkesin bildiği gibi 1865’te öldürülen Abraham Lincoln. John Wilkes Booth tarafından öldürülen Lincoln, Amerikan tarihine ilk suikasta uğrayan başkan olarak tarihe geçti. Bir tiyatrocu olan Booth; Kuzey-Güney Savaşı’ndaki siyasi tavrı nedeniyle Lincoln’ü Washington’daki Ford Tiyatrosu’nda silahla vurarak öldürmüştür. İlginç olan olay 1900’lerin başından itibaren başkanı korumakla görevli olan Gizli Servis, vurulduğu günün sabahı Lincoln tarafından kurulmuştu. Kuruluş amacı; kalpazanlık ile mücadele olan ve Hazine Bakanlığı’na bağlı kurulan Gizli Servis’in o günlerde başkanı korumak gibi bir görevi yoktu.
İkinci suikast; 1881 senesinde James A. Garfield’e yapılan suikast oldu. Suikastı yapan Charles J. Guiteau’nun motifi, seçimlerde Garfield’ın seçilmesine büyük katkı sağladığını düşünmekte, Garfield tarafından gerekli göreve getirilmediği için bir nevi intikam suikastı oldu. Yaklaşık 20 senedir işlevine devam eden Gizli Servis’in hâlâ başkanı korumak gibi bir görevi bu dönemde de yoktur. Üçüncü suikast; 1901 senesinde William McKinley suikastı oldu. Leon Czolgosz tarafından gerçekleştirilen suikastta suikastçının bir anarşist olduğu ve yegâne hedefinin düzen ve sistem karşıtlığı olduğu anlaşılmıştır. 40 yıla yakın süredir Hazine Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan ve işlevselliğine devam eden Gizli Servis’in bu suikastta da başkanı korumak gibi bir görevi henüz yoktur. Dördüncü suikast; John F. Kennedy’e 1963 senesinde Teksas’ta Lee Harvey Oswald tarafından yapılan suikasttı. Yıllar boyunca üzerine filmler çekilen hikâyeler yazılan bu suikast; kurulan komisyonlar, yapılan araştırmalara rağmen hâlâ komplo teorilerinin ya da varsayımların ötesine geçip, sebep itibarıyla net bir mutabakat sağlanmamıştır. Ancak şunu belirtmek gerekir ki, bu tarih itibariyle artık Amerikan başkan ve aileleri Gizli Servis tarafından korunmaya başlamış, diğer bir değişle Gizli Servis’lere Hazine Bakanlığı bünyesinde kalmak suretiyle yeni bir görevde atfedilmiştir. Yazımın başında “4.5” tabirini kullandım, şimdi buçuğunu açıklayalım. Ağabeyi JFK döneminde Adalet Bakanlığı görevinde bulunan, RFK Demokrat Parti’nin başkan adayıydı. Açık konuşmak gerekirse, seçimleri kazanma ihtimali de yüzde 100’dü. Ancak adaylık konuşmasını yaparken müstakbel başkan; Sirhan Sirhan isimli bir kişi tarafından vurularak öldürüldü. Ölümle sonuçlanmış bu suikastların dışında 3 tane de yaralanma ile kurtarılmış suikast girişimine şahit olduk. Bunlardan ilki; 1912 senesinde Gilpatrick Oteli’nin önünde Başkan Theodore Roosevelt’e suikast girişiminde bulunan John Schrank idi. Schrank; ciddi psikolojik hastalığı bulunan bir isimdi. Yakalandıktan sonraki ifadesine göre; Roosevelt’ten önce suikasta uğrayan ve ölen Başkan McKenley’in katilinin ruhunun kendisine göründüğünü ve Roosevelt’in üçüncü dönem seçilmemesi için onu öldürmesi gerektiğini ve suikastı da bu sebeple yaptığını ifade etmiştir. Bu yüzden de hapishaneye değil, akıl hastanesine gönderilmiştir. Diğer suikast girişimini ise çiçeği burnunda başkan, eski aktör Ronald Reagan’a 1981 yılında John Hinckley tarafından teşebbüs edilen suikasttır. Bu suikast de Reagan dahil birkaç kişi yaralanmış, 1 kişi de hayatını kaybetmiştir.
Bu suikast girişiminin en enteresan tarafı, şüphesiz ki, sebebi idi. Ünlü yönetmen Martin Scorsese 1976 yapımı “Taxi Driver” filminde başrollerde oynayan Robert De Niro ve Jodie Foster’ı herkes hatırlar. İşte o filmde suikastçı, Jodie Foster’a aşık oluyor. Foster’ın ilgisini çekip, onu etkileyebilmek için Amerikan Başkanı Ronald Reagon’a suikast girişiminde bulunuyor. Üçüncü sonuca ulaşmamış ama Amerikan başkan adayının yaralanması ile sonuçlanmış suikast girişimi ise “Donald Trump 2024 Pensilvanya.”
Bu suikast girişimine, siyasi neticelerine, bundan sonrasına dair yazacak çok şey var ve bundan sonraki yazılarda şüphesiz değineceğiz. Ancak bu sefer çok basit 1-2 noktaya değinerek yazımı toparlamaya gayret edeceğim. Bir; bu yaşanan Gizli Servis’in belki de tarihinin en büyük zafiyetidir. Topu topu 2-3 binanın olduğu bir yerde askeri hiçbir tecrübesi olmayan genç bir çocuk bu binaların bir tanesinin çatısına çıkıyor ve eski başkana saldırıda bulunuyor. Bu sürecin hiçbir aşamasında Gizli Servis ortada yok. İki; Trump’ın bu olayla yakaladığı ivme kolay kolay geri döndürülemez. Üç; hiçbir şey olmazsa Trump kendisini istemeyen Cumhuriyetçi Parti’yi ve kendi partisinin seçmenini konsolide etmeyi bu olay akabinde başaracaktır. Dört; Gizli Servis, a’dan z’ye karışır ve ciddi bir kaotik sürecin içerisine girer.
“Yaşamadığımız ne varsa yaşadık” demiştim. Ne yalan söyleyeyim uzaylı istilası konusunda ciddi ciddi ürkmeye başlıyorum.