AB'nin en büyük kazığı...
ANKARA'DAN / Taylan ERTEN [email protected] Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ve tepe yöneticisi Bülent Bulgurlu ile TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Hal�k Dinçer, 30 Nisan günü farklı yerlerde konuştular. Koç, gazetecilerle düzenlediği "sohbet" toplantısında "Gümrük Birliği'nde çırak çıktık" dedi. Bulgurlu, Gümrük Birliği'nin "oldu bittiye getirildiğini" söyledi. Hal�k Dinçer, "Gümrük Birliği Çerçevesinde AB'nin Üçüncü Ülkelerle Yaptığı Serbest Ticaret Anlaşmalarının Avrupa ve Türk İş Dünyasına Etkileri" konulu seminerde, AB'nin Gümrük Birliği'nin "uyum yükünü" Türkiye'nin sırtına nasıl vurduğunu; serbest ticaret anlaşmaları "düzenini" Türkiye aleyhine nasıl kullandığını açıkça ortaya koydu. Koç'un "Gümrük Birliği'nden çırak çıktık" flaş cümlesi kişisel görüşünün ötesinde anlam taşıyor. Çünkü aynı zamanda TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı. AB'nin Gümrük Birliği üzerinden Türkiye'ye attığı kazıkları dile getiren Dinçer de TÜSİAD yönetiminin önde gelen bir ismi. Gümrük Birliği'ni aynı gün farklı zeminlerde açıkça eleştirmeleri "rastlantı" veya değil. Eleştirileri önemli kılan, Gümrük Birliği "bıçağının" AB'yi Türkiye için "olmazsa olmaz" sayan TÜSİAD camiasında bile "kemiğe" dayanmakta oluşu. Stratejik koz... Ekonomide ve iş dünyasında kurumsal büyüklüğü ve gücü temsil eden kesimler eleştiri ve "gözden geçirilsin" taleplerini Gümrük Birliği'nin ekonomik zararlarıyla sınırlı tutmaya özen gösteriyor. Oysa, Gümrük Birliği kararı sadece ekonomi ve ticaretle ilgili değil. AB'nin Türkiye politikalarında kullandığı stratejik değerde temel bir siyasi belge. Türkiye, Aralık 1995'te bu belgeyi AB'ye tam üye olmadan imzaladı ve AB ile ilişkilerini "yönetmede" en büyük kozunu kaybetti. Stratejik koz 1996 yılından itibaren AB'nin elinde. Gümrük Birliği'nin 12 yıllık uygulamasından doğan ekonomik, ticari zararların hesabı ayrı. AB'nin, bu kararla üstlendiği uyum vesaire yükümlülükleri yerine getirmemesi veya baştan savması da ayrı. AB'nin Gümrük Birliği'ne yüklediği "siyasi boyut" bugün Türkiye'nin üyelik yolunu tıkayan, AB'nin Türkiye üzerinde "tahakkümcü" bir siyaset gütmesine imkân veren en büyük koz. AB, bugüne kadar Türkiye'den her istediğini Gümrük Birliği'yle aldı, alıyor. Ötesi, AB için bu büyük gücü, kendi küresel çıkarları doğrultusunda "rezervde" tutmaktan ibaret. Gelinen ve gidilecek aşamanın değişmez niteliği bu. Türkiye, AB'nin Gümrük Birliği'yle önüne diktiği "barajda" gedik açmak, AB kurumları nezdinde "ulusal ağırlığını" koymak, mevcut "tek taraflı" bağımlılık ve "boyun eğme" pozisyonunu "eşitlikçi" ve "sonuç alıcı" bir ilişki temeline oturtmak istiyorsa, yapacağı ilk çıkış Gümrük Birliği kararını siyasi, diplomatik ve ekonomik tüm güç ve imkânlarıyla AB'nin karşısında koymaktır. Gerisi, sızlanmak ve yakınmaktır ki, AB'nin bir kulağından girer, öbür kulağından çıkar. Siz, AB'nin Gümrük Birliği'nden yakındığını hiç duydunuz mu?