AB'den iyiyiz, AB kötü, biz daha iyiyiz söylemleri tehlikelidir
Evet krizden kolay çıktık. Evet bütçe açığımızın ve dış borcumuzun milli gelir oranı AB ülkelerininkinden iyi. Ama unutmayınız bu iyiliklerin arkasında cari açık var. Cari açığı başka ülkelerden gelen döviz ile kapatıyoruz. Büyümenin ve diğer iyiliklerin arkasında cari açığı kapatacak büyüklükte sermaye girişinin gücü var. Sermaye girişi durursa tüm sistemimiz sarsılır. Evet, iyiliklerimizi iyi göstergelerimizi dosta düşmana anlatalım ama...
Biz çok iyiyiz, çok iyiyiz diye de kendimizi kandırmayalım. Karadenizlinin hikayesini unutmayalım. Mezar taşında ne yazıyormuş? "İyisin, iyisin diyordunuz. O halde bana ne oldu? Politikacılarımız arasında ekonomiyi en iyi bilen, izleyen ve bütün bunun üstüne en serinkanlı ve de gerçekçi devlet adamımız Sayın Ali Babacan geçtiğimiz günlerde kendisinden ve üslubundan beklenmeyen bir çıkış yaptı. Büyük olasılıkla Fransız Parlamentosu'nun Türkiye aleyhine aldığı kararın kırgınlığı ile "AB artık bize örnek değil" dedi. Halbuki Sayın Babacan AB'nin ne olduğunu en iyi bilen devlet adamı. Avrupa Birliği yolunda 4.5 yıl başmüzakerecilik yaptı.
"Hızla çöken bir kulübe kim üye olmak ister ki?" diyen Sayın Babacan, Türkiye'nin ekonomik göstergeler açısından çok daha iyi durumda olduğunu söyledi. Sayın Babacan, 2. Küresel Girişimcilik Zirvesi'nde Türkiye'nin üyelik konusundaki süreci hala devam ettirdiğine dikkat çeken Babacan, AB'de bir şeylerin bozulması durumunda bunun sonuçları olacağını belirttikten sonra 9 Aralık'ta yapılacak Avrupa Birliği Liderler Zirvesi'ne dikkat çekti. Babacan zirve sonrasında çok şey değişebilir dedi.
Sayın Babacan'a şunları söylüyor: "Tarih yazmaya kalkan zihniyetin yönettiği Avrupa ekonomisi bataklığa dönüyor
Ekonomi alanında AB artık Türkiye için bir örnek değil. Şu anda Avrupa 'tam bir akıl tutulması' yaşıyor. Fransız parlamentosunda 40 küsur tane milletvekili tarih yazmaya kalkıyor. Aynı kafa, Avrupa ekonomisini de yönetmeye çalışıyor. Orada da bataklığa düşüyorlar, ekonomide de bataklığa düşüyorlar. Ekonomi konusunda artık AB bizim için kesinlikle bir örnek değil. Pek çok konuda zaten daha iyi şeyler yapıyoruz. AB müktesebatındaki pek çok yanlışı da biz zaten uygulamadık, uygulamayacağız da. Ancak, maalesef eğer böyle devam ederse, herhalde 2008-2009 krizi Avrupa'da bir geri dönüşün başlayışı olacak."
"Batıdan Türkiye'ye doğru bakanlar Türkiye'yi bir ekonomi başarısı olarak görüyor, Doğudan Türkiye'ye bakanlar Türkiye'yi bir demokrasi başarısı olarak görüyor. Türkiye'nin şu anda dünyada sağladığı itibar, güven belki de son yüzyılın en yüksek seviyelerinde. Dünyanın her köşesinde Türkiye konuşuluyor, Türkiye anlatılıyor.''
Babacan, Türkiye'nin son 10 yıllık döneminin, her açıdan önemli başarılara sahne olduğunu kaydederek, Türkiye'nin kişi başına düşen milli gelirinin 3 bin dolar seviyesinden 10 bin doların üzerine çıktığını, enflasyonla mücadele önemli başarı elde edildiğini, bütçe açıklarının, kamu borç stokunun endişe kaynağı olmaktan çıktığını söylüyor.
Tüm OECD ülkeleri içerisinde Türkiye'nin, gelir dağılımı düzelen iki ülkeden biri olduğuna değinen Babacan, Birleşmiş Milletlerin gelecek ay yayımlayacağı bir raporda, dünyada gelir dağılımının gittikçe bozulduğu, pek çok ülkede ve aynı zamanda ülkeler arasında zenginle fakir arasındaki uçurumun arttığı, dünyada bu alanda istisna iki ülkeden birinin Türkiye olduğunun yer aldığını aktardı. Babacan, 'Pek çok yoksulluk göstergesine baktığımızda, yine Türkiye yoksulluk oranlarını en hızlı düşüren ülkelerden bir tanesi' diyor. Sayın Babacan'ın olumlu gelişmeleri sergilemesinden doğal bir şey olamaz. Fakat bir anlatım bütünü ile "Bizden iyisi yok. Bizim hiçbir sorunumuz yok" anlatımına dönüşür ise hem anlatan hem dinleyenler gerçeklerden uzaklaşabilir. Olumlu gelişmeleri ölçülü olarak değerlendirmekte özellikle kişi başı gelir rakamlarındaki artış ve gelir dağılımı konusunda yanıltıcı bilgiler vermekten kaçınmakta yarar vardır.