AB rekabet komiseri Kroes: Akademi ve iş dünyasında değişimin anahtarı s

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

AB Komisyonu'nun rekabetten sorumlu üyesi Neelie Kroes, Avrupa'nın "demir lady"si olarak değerlendiriliyor. Kroes, Avrupa iş dünyasının şüphesiz en güçlü kadınlarından birisi.

İkinci Dünya Savaşı'nın yoğun olarak yaşandığı 1941 yılında dünyaya gelen Kroes, akademik kariyerini ekonomi alanında yapmış olsa da, politikaya geçmeyi tercih ettiğini ifade ediyor. Bunun nedenini ise aslında oldukça net bir şekilde ifade ediyor. "Ülkede bir şeylerin çürümüş olduğunu düşündüm. Hiçbir şey düzgün bir şekilde çalışmıyordu. Üniversitede yaptıklarım bu çürümüşlüğü değiştiremezdi. Ne akademik dünyada, ne de iş dünyasında değişen bir şey yoktu, çünkü her şey siyasetten etkileniyordu ve ben de siyasete girdim."

Kararlılığı ve sert yaklaşımları ile tanından Kroes'un en fazla gündeme geldiği konu ise Microsoft vakası oldu. Pazar hakimiyetini kötüye kullandığı gerekçesiyle AB Komisyonu tarafından 900 milyon Euro para cezasına çarptırılan Microsoft konusunda şunları söylemişti Kroes: "Kurallara uyulmadığı takdirde bunu kabul edemeyeceğimize dair verilmiş bir mesajdır, işarettir. Bu aynen trafikte yapılan hata ve ihlaller gibi. Şayet kurallara uymazsanız, ceza yersiniz. Üreticilerin kurallara uyması, tüketicilerin yararınadır. Ancak bu sayede rekabet sağlanabilir. Yenilikler ve daha fazla kaliteye bu sayede ulaşılır."

Her ne kadar Bill Gates, Kroes'un saygı duyduğu bir kişilik, Microsoft da, yenilikçiliği ile takdir ettiği bir şirket olsa da, Kroes, "Bir insana saygı duyabilirsiniz. Fakat kabul edilebilecek şeylerin bir sınırı vardır. Sonuçta diğer şirketlerin yenilikçiliğini engellemek doğru değil" diyecek kadar kararlı biri.

Kroes'un Avrupa Parlamentosu'na girdikten sonra en fazla aktif olduğu konulardan biri de özelleştirmeler. Özelleştirme düşüncesinin diğer parlamento üyelerine anlatmanın ve onları bu yönde ikna etmenin zor olduğunu söylüyor Kroes. Bu amaçla oluşturduğu takıma sendikaları, akademisyenleri, iş adamlarını dahil ettiğini ve karar verme sürecini adım adım yönettiğini ifade ediyor.

Kroes, erkeklerin hakim olduğu iş dünyası ortamında ciddi sorunlar ve zorluklar yaşadığını ifade ediyor, fakat bu konuda Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Borroso tarafından belirlenen kadın komiser kotasının çok işe yaradığını söylüyor. "Keşke kotalar olmasaydı" diyor Kroes ve "keşke insanlar cinsiyetleri doğrultusunda değil, yetenekleri doğrultusunda işe alınsaydı. Fakat ne yazık ki durum böyle değil. Ve bir gün böyle olabilir diye boşu boşuna bekleyip, yeteneklerimizi kaybetmenin anlamı da yok" diye devam ediyor.

Saat, kriz tanımıyor

Petrol fiyatlarındaki artış, küresel ekonomik büyümedeki yavaşlama, tüketim gücünde düşüş gibi tüm olumsuz gelişmelerden hiç mi hiç etkilenmeyen bir sektör var dünya genelinde. O da lüks saatler. Neredeyse tüm sektörlerde ciddi bir kriz yaşanırken, lüks saat tüketicilerinin veya koleksiyonerlerinin sayısı her geçen gün hızla artmaya devam ediyor. Fiyatları 4 bin Euro'dan 1 milyon Euro'ya kadar ulaşan bu değerli saatlerden 2007 yılında tam 1.7 milyon adet satıldı. 2000 yılında ulaşılan rakam ise bunun tam yarısıydı.

Lüks saatlerin başlıca üreticisi olan İsviçre Saat Endüstrisi Federasyonu tarafından yapılan açıklamaya göre, geçtiğimiz yıl gerçekleşen saat ihracatı 9.9 milyar Euro'ya ulaştı. Bu bir seneki yıla oranla yüzde 16.2 artış anlamına geliyor. Uzmanlar küresel finans piyasalarında yaşanan krize rağmen, bu artışta bir değişiklik olmayacağını ifade ediyorlar.

Aslında dünya ekonomisindeki olumsuz gelişmelere rağmen, lüks saat satışının artmasında şaşılacak bir taraf yok. Bir tür sosyal sınıf göstergesi olarak değerlendirilen saatler, özellikle dünya genelinde sayıları hızla artan yeni zenginler tarafından tercih ediliyor. Forbes dergisi tarafından geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, milyarderlerin oranında geçen seneye göre yüzde 10 artış yaşanmış durumda.

Swatch Group CEO'su Nicolas Hayek, lüks saat tüketimini artıran önemli bir unsurun Çin, Hindistan, Rusya ve Ortadoğu'nun yeni zenginlerinden gelen talep olduğunu söylerken, LVMH'nin saat ve mücevher bölümü başkanı Philippe Pascal, kadınlar için saatin mücevher özelliği taşımaya başladığını ifade ediyor. Zaten bu nedenden dolayı LVMH'nin patronu Bernard Arnault da 2001 yılından itibaren mücevher işine girdi. Chaumet gibi ünlü mücevher markasının yanı sıra, TAG Heuer, Zeniş, Hublot gibi markaları da kendi grubuna dahil etti.

Bunun ardından, Gucci markasının sahibi PPR Group CEO'su François Henri-Pinault, dünyaca ünlü saat markası Girard-Perregaux dahil olmak üzere birçok markayı bünyesinde barındıran Sowind'de hisse satın aldı.

Öyle bir duruma gelindi ki, bugün lüks saat üretimi küresel talebi karşılayamıyor. Satın almalar da ise duraklama dönemi başlamış gibi görünüyor. Çünkü herkesin gözünü diktiği Rolex, Patek Philippe, Audemars Piguet veya Breitling gibi markalar bağımsızlıklarını koruyorlar ve ele geçirilemez görünüyorlar. Bu markalar kendi içlerinde gelişmeyi ve uluslararası piyasalara daha fazla açılmayı hedefliyorlar.

Kısacası herkes saat işinde kendine bir yer açmaya çalışıyor. Chanel, Hermes, Tiffany gibi tanınmış moda ve mücevher markalarının da saate yönelmesi bunun en güzel kanıtı. Çünkü saat, kriz tanımıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar