AB konusunda bir iç bir dış bilanço
TBMM dışişleri komisyon başkanı Volkan Bozkır Türkiye AB ilişkilerinin 53 yılını ele alıp başlangıçtaki paradigmaların değiştiğinin altını çizip, bugün için AB müktesebatına uyumda ekonomik değerler açısından önemli mesafeler alındığını belirtiyor. AB'ye uyum çalışmalarına demokrasi, gıda güvenliği, eğitim, sağlık gibi alanlarda ihtiyaç olduğunun altını çiziyor. İçte bu bilanço çıkarılırken geçen hafta yayınlanan AB İlerleme raporunda da demokrasi başta olmak üzere Bozkır'ın sözünü ettiği alanlara eksikliklerimizi ortaya koyan bir dış bilanço gündeme geliyor. İçten ve dıştan bilançodaki bu farklılık önemli bir sonuç ortaya koyuyor.
TBMM Dışişleri Komisyonu başkanı Volkan Bozkır, bu haftaki Ankara Sohbetinin konuğu olarak dış ilişkilerle ilgili değerlendirmelerini Arkadaşlarımız Ferit B.Parlak ve Canan Sakarya'nın sorularına verdiği cevaplarla aktarmış. Bozkır'ın AB konusundaki açıklamaları benim ilgimi çekti. Ve geçen hafta açıklanan AB Komisyonu Türkiye İlerleme raporu sonuçlarını ve Bozkır'ın açıklamalarını birlikte ele almayı düşündüm. AB konusunda iki bilançoyu görelim istedim. Doğaldır ki bu değerlendirmeleri ele alırken geçen hafta bu yılın Nobel Barış ödülü AB'nin alması ve bizimle ilgili ilerleme raporunu Ak partili Burhan Kuzu'nun yaptığı konuşma sırasında çöpe atması da ilişkilerimiz açısından bir başka gelişme olarak yaşandı.
Önce Bozkır'ın AB ile ilgili değerlendirmelerinden bazı satır başlarını aktarayım:
Arkadaşlarımız "AB ilişkilerimiz nereye gidiyor AB iddiamızdan vazmı geçtik?" sorusunu yönelttiklerinde Volkan Bozkurt, öncelikle ilk başvurumuzdan bu yana 53 yıl geçtiğini belirtip, Türkiye'nin 1963 Ankara Ortaklık Anlaşmasından bu yana "sabırlı, kararlı, inatçı ve hoşgörülü" hareket ettiğini belirtiyor. Bozkır , "Ancak artık paradigma değişmiştir" yargısını ortaya koyup 53 yıllık dönemin ülkemiz açısından büyüklüklerine değiniyor. Bozkır, bunun sonucunda çok önemli mesafe katettiğimizi belirterek, "Türkiye için artık AB'ye üye olmak ekonomik imkanlara ulaşmak değil. Türkiye'yi diğer alanlarda AB standardına ulaştırmak peşindeyiz.(…) bugün üye olsa Hırvatistan dahil üyelerin 22'sinden ekonomik olarak daha iyi durumda. Euro bölgesine dahil olmak için gerekli olan Maastricht kriterlerine uyan tek ülke var o da Türkiye. Bu bir ironi" yargısını ortaya koyuyor.
Bozkır, "O zaman biz neyin peşindeyiz?" sorusunun değer kazandığını belirtip bunu şöyle yanıtlıyor: "Biz artık AB üyeliğinin sağlayacağı maddi imkanların değil, Türkiye'yi demokrasi, sağlık, çevre, eğitim gıda güvenliği ve bunun tüm alanlarında AB standartlarına ulaştırmanın peşindeyiz." Bozkır, AB katılım müzakeresinin şu anda durmuş vaziyette olduğunu belirtip, " Başbakanın talimatıyla bütün fasılları Türkiye'de açtık. Bütün açılmış fasılları da gelecek senenin sonunda inşallah kapatacağız. Kapattığımız fasılların çoğu ise AB resmi platformunda henüz açılmamış olacak. Bu bir ironik durum. Ama önemli olan Türkiye'nin müktesebatını AB müktesebatı seviyesine getirmek. Bunu yapacağız. Şimdiye kadar 13 fasıl açtık. 1 fasıl kapattık. Siyasi blokaj olmasaydı Türkiye bugün 27 fasıl açmış, 12-13 fasıl kapatmış olacaktı."
Bozkır'ın ortaya koyduğu bilançoda tablo bu…
Şimdi bir de 12 Ekim 2012 tarihinde yayınlanan "AB komisyonu 2012 Türkiye ilerleme raporu müzakere başlıkları ve katılım belgesi karşılaştıralı tablo" daki duruma AB'nin ortaya koyduğu bilançoya bakalım: 35 fasıldan 12'sinin açıldığını bunlardan birinin geçici olarak kapandığını, iki faslın açılmasının beklendiğini 9 faslın bakanlar konseyinde görüşüldüğünü, 13 faslı açılış, 5 faslın kapanış kriterleri aşamasında olduğunu, 8 faslın Güney Kıbrıs, 5 faslın Fransa engellemesiyle karşı karşıya olduğu sonucuyla karşılaşıyoruz.
Fasıllarla ilgili ilerleme sonuçlarına baktığımızda gerçekleşmeler olmasına karşın hemen her fasılda eksiklikler olduğunu toplam eksiklik listesinde 327 eksiğin belirtildiğini görüyoruz. Volkan Bozkır'ın ekonomiden çok AB müktesebatına demokrasi, çevre, sağlık eğitim ve gıda güvenliği konularında ulaşmamız gerektiğini belirtiyor. Bu alanlarda AB tarafından ortaya konan eksikliklere baktığımızda demokrasi açısından önem taşıyan yargı ve hukuk alanında 46, adalet, özgürlük ve güvenlik alanında 24, çevre de 18, gıda güvenliğinde 14, eğitim kültürde 9, kamu sağlığında 6 eksiğin saptandığını ve giderilmesi gerektiğini görüyoruz. Bu da bizim AB müktesebatına Volkan Bozkır'ın önem verdiği ekonomi dışındaki alanlarda çok önemli eksiklikler taşıdığımızı ve bunun İlerleme Raporunda belirtildiğini gösteriyor.
Bu sonuçlar da Bozkır'ın AB konusundaki içerden bilançosuyla, AB komisyonunun dışarıdan İlerleme raporunda yer alan bilançosunun önemli farklar içerdiğini ortaya çıkıyor.
Bana göre Türkiye eğer AB üyesi olmak istiyorsa yarda istemiyorsa dahi AB normlarında bir ekonomi ve demokrasi kriterlerine sahip olmak istiyorsa, bu iki bilanço arasındaki farkı ele alıp hiç vakit kaybetmeden belirtilen eksiklikleri ve olumsuzlukları ortadan kaldırmaya dönük adımlar atmalıdır.