AB ‘İlerleme’ Raporu’nda ekonomi

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Avrupa Birliği’nin Türkiye İlerleme Raporu’nun hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, insan hakları, örgütlenme ve gösteri özgürlüğü, basın özgürlüğü alanındaki değerlendirmelerini geçen yazımızda ele almıştık. Rapor bu alanlarda Türkiye’de hakim olan son dönem gelişmelerini, AB açısından bir geriye gidiş olarak değerlendiriyor. AB raporunda siyasi değerlendirme ve uyarıların gölgesinde kalmakla birlikte ekonomi de geniş yer alıyor. 

AB İlerleme Raporu’nda yer alan ekonomiye ilişkin başlıca eleştiriler şöyle sıralanabilir: 

• Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele karnesi yetersiz. Yolsuzluk yaygın olmaya devam ediyor. Yolsuzluğa karşı yasalar yetersiz. Yolsuzluğun önlenmesi konusunda bağımsız bir yolsuzlukla mücadele organı henüz kurulmadı. Yolsuzluğu önlemeyle ilgili kurumlar arasında politika koordinasyonu yetersiz. 

• Yüksek profilli yolsuzluk olaylarında yürütmenin araştırma ve soruşturmaya müdahalesi büyük sorun oluşturuyor. Politikacıların süren yolsuzluk soruşturmalarını açıkça eleştirmeleri ve baskı uygulamaları, hakimler, savcılar ve diğer yargı mensupları üzerindeki politik etki kaygısı yaratıyor. Kamu yöneticileri hakkında adli ve idari soruşturma yapılmasını kısıtlayan yasal düzenlemeler sürüyor. 

• Özellikle kamu alımlarındaki bazı istisnalar ve kamu-özel sektör ortaklığı uygulamaları başta olmak üzere arazi idaresi, enerji, inşaat ve ulaştırma alanları yolsuzluğa açık alanlar oluşturuyor. 

• Ekonomideki iç ve dış dengesizlikler devam ediyor. Bu durum para ve maliye politikalarında buna uygun değişiklikler yapılmasının yanı sıra kapsamlı yapısal reformların hızlandırılmasını gerektiriyor. Para ve maliye politikalarında makroekonomik dengesizlikleri azaltacak değişiklikler yapılmalı. 

• Yüksek cari açık global fon koşulları ve risk algısındaki değişim karşısında ekonominin kırılgan olmasına yol açıyor. 

• Enflasyon göreli olarak yüksek seyretmeye devam ediyor ve bu makro-ekonomik istikrar açısından sorun oluşturuyor. Enfl asyon hedefi aşmasına rağmen Merkez Bankası faiz indirdi. Para politikasının fiyat istikrarına daha fazla odaklanması gerek. Merkez Bankası üzerinde artan politik baskı, Merkez Bankası’nın bağımsızlık ve itibarını sarstı. Merkez Bankası’nın para politikasını yürütme alanındaki bağımsızlığı konusundaki belirsizlikler arttı. 

• Hükümetin ekonomik tahminlerinin kredibilitesini yükseltmeye ihtiyaç var. 

• İş yapma ortamını geliştirmek için hukukun üstünlüğü güçlendirilmeli. 

• Parlamentonun bütçe harcamaları denetlemesi alanında hiçbir ilerleme sağlanmadı. Sayıştay raporlarını ele alacak özel bir teknik komite olmadığı için kamu harcamalarının denetimi yarım yamalak kalmaya devam etti. Bütçe ve maliye alanında şeff afl ığın geliştirilmesi konusunda hiçbir ilerleme yok. 

• Kamu borçları sürdürülebilir düzeyde kalmasına karşın genel hükümet yapısal bütçe dengesi ciddi ölçüde açık veriyor. 

• Teşviklerde şeff afl ığı güvence altına alacak önlemlere gerek var. 

• Mevcut yasal çerçeve, Türkiye’deki 8 bağımsız düzenleyici denetleyici kurumu, politik müdahalelerden korumak için yetersiz. Başta BDDK olmak üzere düzenleyici- denetleyici kurumların bağımsızlığına güveni yeniden inşa edecek önlemler alınmalı. Ayrıca bağımsız düzenleyici-denetleyici kurumların çalışmalarının daha şeff af olmasına gerek var. 

• Türkiye’nin kamu çalışanlarının grev hakkına saygı duyması ve toplu pazarlık yapmalarının önündeki engelleri kaldırması gerek. 

• Sendika üyelerinin yasalara aykırı bir şekilde işten çıkartılması ve uzun süren yargılamalar işçilerin sendikalara üye olmaktan çekinmelerine neden oluyor. 

• Ekonomik ve Sosyal Konsey 2009’dan beri toplanmadı. 

• Çevre koruma alanında yargı kararlarının kötü uygulaması kamuoyunda kaygı yaratıyor. Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) mevzuatının doğru uygulanması güvence altına alınmalı. 

• AB içinde dolaşımı serbest olan malların ithalinde ek gümrük vergisi uygulanması ve özel gümrük dairesi uygulaması Gümrük Birliği’ni ihlal ediyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar