AB, Doğu Avrupa'yı mercek altına alıyor

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Avrupa Birliği ve Batı ülkelerinin etkin gazete ve dergileri son birkaç haftadır sürekli Doğu Avrupa ülkelerini konuşmaya ve yazmaya başladılar. Bu hafta da Avrupa Ekonomi ve Sosyal Komitesi, benim de katıldığım, "Doğu Avrupa ve Karadeniz Bölgesi Ülkelerinde Sosyal Diyalog"  konulu bir konferansı Brüksel'de yaptı.  Tüm bu gelişmeler birdenbire neden Doğu Avrupa ülkeleri öne çıkartılıyor sorusunu kendi kendimize sormamıza neden oldu. Bunun temelde iki nedeni bulunuyor:

- Doğu Avrupa'da ekonomik kriz derinleşiyor.

- Kriz sonrası enerji sorununun yeniden gündeme gelecek olması.

Ekonomik kriz başlangıcından bugüne baskın bir şekilde ABD, Japonya, İngiltere ve Avrupa Birliği ekonomileri ağırlıklı olarak ele alındı. Ancak ekonomik güç olarak bu ülkelerle karşılaştırılamayacak bile olsa Doğu Avrupa ülkeleri yaşanan krizden nispi değerlerle bu ülkeler kadar etkilenmiş durumdalar. Üstelik bu ülkelerin ekonomik güçlerinin zayıf olması nedeni ile para politikaları uygulayarak ülkelerine yeni likidite kaynakları yaratma imkanları da yok. Ancak Çek Başbakanı'nın da ifade ettiği gibi eğer bu ülkelerdeki krizi çözmeye yönelik olarak Avrupa Birliği yardım etmez ise  "yeni bir demir perde" ile karşı karşıya kalınabilir.

Gerçekte IMF bu ülkelere krizin başından itibaren belli ölçülerde kaynak aktardı. Nitekim krizden bu yana IMF Litvanya'ya 9.7, Beyaz Rusya'ya 2.5, Ukrayna'ya 16.5, Macaristan'a 15.7 milyar dolar, Sırbistan'a 520, Gürcistan'a 750 milyon dolar kredi kullandırdı. Ancak bunlar yeterli olmadı. Nitekim bu ülkelerden Slovakya ve Beyaz Rusya'nın 2009 yılında yüzde 2'nin üzerinde bir oranda büyüyeceği tahmin edilmektedir. Buna karşılık Avrupa Birliği üyesi de olan Litvanya, Macaristan, Letonya ve Estonya'nın yüzde 3-9 küçüleceği tahmin edilmektedir.

Kaynak, Financial Times, 25.2.2009

Geçiş aşamasındaki (kapitalist sisteme geçiş) ülkeler olarak nitelendirilen bu ülkelerin henüz ekonomik yapılanmalarını oturmadan yaşadıkları bu kriz, ortak Avrupa Birliği ülküsünü de yok edebilecek büyük bir tehlike yaratmaktadır.

Avrupa Birliği üyesi ve potansiyel Avrupa Birliği üyesi olabilecek olan ülkelerin içine düştükleri bu durumun yaratacağı iktisadi ve sosyal etki Avrupa Birliği'nin bu ülkelere daha fazla eğilmesinin temel nedenidir. Avrupa Birliği bu davranışı ile açıkçası bir uzak görüşlülük örneği sergilemektedir. Bir taraftan bu ülkeleri yanında tutmaya devam edeceğini gösterirken diğer yandan bu gurupta yer alan bazı ülkelerin Rusya'ya yaklaşmasını da engellemektedir.

Avrupa Birliği geniş perspektifli bu planını yürürlüğe koyarken özellikle enerji açısından bağımlı olduğu Rusya'yı da dışlamamaktadır. Rusya'nın yanında enerji koridoru olma yolunda hızla ilerleyen ve  Avrupa Birliği'ne tam üye olma konumundaki Türkiye'yi de koyarak kendisi için sağlam bir birliktelik yaratmaya çalışmaktadır.

Türkiye bu süreçte mevcut konumu nedeniyle önemli kozlara sahiptir. Bundan dolayı sürecin işleyişine etkin katılım göstermelidir. Bakalım yeni Baş Müzakereci Bakanımız bu konuda nasıl bir yol izleyecek?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019