8 yıl dile kolay!

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

50 yıllık Türk Ticaret Kanunu yenileniyor. 50 yıldır kanun metniyle, yargı kararlarıyla, içtihatlarıyla, usulleriyle oluşturulan Türk Ticaret Hukuku, deyim yerindeyse "sil baştan" ediliyor. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı, AKP Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya'nın ifadesiyle küreselleştiriliyor!

"Küreselleşme" zihinlerde yarattığı depreme rağmen bir kavram bile değil. Duru Türkçe'siyle eğretileme… Kabaca benzetme… Frenkçe'siyle metafor… Arapça'sıyla istiare… Hani, "dünya artık bir köy hepimiz o köyün köylüsüyüz" hikâyesi var ya, tıpkı onun gibi…

Ancak, söz ticarete gelince, başka… İnsanoğlunun daha sosyal dokusunu işlemeye başlamadan önce elindeki çakmak taşını bir parça av eti karşılığında değiş tokuş etmeyi öğrendiği andan itibaren var olan bir ekonomik eylem - ki ne sınır tanımıştır ne savaş ne şu ne de bu… Yani, bugünün işi değil. Ticaret dünyayı "köyleştirme" etkisi son derece güçlü, tanımlanmış, gerçek bir kavram, bir dinamik…

Onun için yine İyimaya'nın, "Genellikle kanunların sınırları ve bayrakları vardır. Bizim Ticaret Kanunu ve dünya ticaret kanunları bayrak ve vatan unsuru bakımından küreselleşme yoğun kanunlardır" cümlesindeki tespite katılmamak mümkün olmaz.

Daha fazla uzamamalı

Türkiye'de, özellikle son 20 yıla baktığınızda yeni kanun kadar üzerinde çalışılmış, uğraşılmış, hukuk ve akademik düzeyde milim mili tartışılmış; yetmemiş yasama organında alt komisyon, ana komisyon derken didik didik edilmiş bir kanun tasarısını pek göremezsiniz.

Bu tasarı 2000 yılından bugüne tam 8 yıldır oluşum, yazım, tartışma, danışma, düzeltme aşamalarını geçerek TBMM Genel Kurulu'na iki kez "indirilen" bir kanun metni olarak da benzerlerine fark atar. 40 hukuk insanı ve akademisyenin elinde şekillendikten sonra 2002 yılında nihayet kanun rütbesine erişecekken, AKP iktidarının tetiklediği "cumhurbaşkanlığı" krizine" kurban gidişiyle de benzerlerinden ayrı bir "kadere" sahiptir.

Yasama dilinde "ana" veya "temel" sözcükleriyle "tamlanan" kanun sayısı bir elin beş parmağını geçmez. Bakmayın siz, yine ve özellikle son 20 yıldır siyasi iktidarların akıllarına esen her tasarıyı "temel kanun" prosedürüne sığdırıp Meclis Genel Kurulu'ndan partilerin ve vekillerin tartışma, düzeltme haklarını kısıtlayarak geçirmeyi "kötü alışkanlık" edinmelerine.

"Temel" sıfatına ve değerine lâyık olanlar arasında Anayasa, Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ile Borçlar Kanunu ilk sıralarda gelir. Çünkü, Ticaret ve Borçlar kanunları ekonomik ve ticari hayatın; o hayatın "içindeki" irili ufaklı tüm birimlerin, kişilerin temel hukukunu belirler ve düzenler. Bu nedenle yasama süreci daha fazla uzamamalı.

Fakat, uzuyor. İki sebeple: Meclis iktidarı ve muhalefetiyle yorgun! Genel Kurul birleşimleri sık sık erteleniyor; çünkü yeter sayı sağlanamıyor. İkincisi, bu tasarı hakkında şayet varsa AKP'li vekillerin; yoksa mutlaka muhalefet vekillerinin eleştiri, öneri ve düzeltme önergeleri dikkate alınmalı, gereği yapılmalı. Ama, iktidarın hızlı müzakere yöntemini uygulaması bu yolu kapatıyor!.

Oysa, muhalefetin ciddi ve haklı eleştirileri var. Komisyonlarda ve Genel Kurul'da "tek başına iktidar" olmak doğru, etkin, fayda katsayısı yüksek bir temel kanun yapmaya her zaman yetmiyor. Yeni Ticaret Kanunu bu kez Meclis'in yorgunluğuna kurban gitmemeli. Ve, muhalefetin katkı istekleri dikkate alınmalı. Bazen, gecikme de yararlı olabilir. Yorgunluğun yarattığı zaman kaybı, daha iyi kanun için zaman kazancına dönüştürülebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013