60 yıllar genç kuşağının yön göstericisi Çetin Ağabey’i kaybettik
Benim gibi 1960’ların genç kuşakları arasında yer alan, sola ilgi duymuş gençlerin bir dönem, yol göstericisi, idolü olan yazar ağabeyim Çetin Altan’ın dün 88 yaşında vefat ettiğini büyük üzüntüyle öğrendim. Tanrıdan rahmet dilerim.
Çetin Ağabey’i önce 1950’li yılların sonunda tok sesiyle yaptığı radyo konuşmalarında gıyaben tanıdım. Bu gıyaben tanışıklık sonra Milliyet, Akşam gazetelerindeki yazıları sürerken, dönemin birçok genci gibi bende de yeri hayranlığa dönüştü. Bunda, sözlü anlatımında da yazılarında da sağlam, mantıklı ve çok özenle, güzel kullandığı Türkçesi etkin oldu.
Daha tanışıklığımız vicahiye dönüşmeden bu hayranlıkla o Milliyet’ten ayrılıp Akşam gazetesine geçerken onu sırtımıza alıp yeni gazetesine taşımıştık...
İlhan Selçuk’la onun yazılarını her sabah su içer gibi okuyup, Yenikapı’da Kemal’in kahvesinde ve Beyazıd’da Çınaraltı’nda arkadaşlarımızla ele alır, anlattıklarından kendimize dersler çıkarırdık.
28 Nisan olaylarının ertesi günü, sütunu boş bırakıp, "Bugün canım yazı yazmak istemiyor" cümlesini koyunca, "Yazmadan da kitlelerin etkilenebileceğini" bize öğretmişti.
Sonra, 1965’te TİP listesinden bağımsız olarak milletvekili olduğu dönemlerde onunla yüz yüze tanışma fırsatı buldum.
O dönemde hem seçim mitingleri hem radyo propaganda konuşmalarını hayranlıkla izleyenlerden birisiydim.
Onun, “Yarının Türkiye’sini yönetecek gençler, Yenikapı’da kitaplar okuyup tartışarak kendilerini geliştirip, hazırlanıyorlar” yazısı hepimizde büyük bir çoşku ve mutluluk yaratmıştı. Şimdi düşünüyorum da bir gazete köşe yazarı bir dönemin genç kuşağını nasıl bu oranda etkileyebilmiş ve sol düşünceye, ülke sorunlarıyla ilgilenmeye yönlenmelerinde çok etkili olmuştu.
Ararat Kitabevi'nin 1967 yılında yayınladığı “Onlar Uyanırken” kitabı onlarca kere baskı yaparken “sosyalistlerin el kitabı” nitelemesiyle anıldı...
O dönemde Meclis’in 15 milletvekillik küçük partisi TİP’in sözcüsü olarak yaptığı konuşmalarla Demirel’in Adalet Parti iktidarını yıpratan eleştirileri nedeniyle, Meclis’te linç edilmeye kalkılıp dövüldü. TİP sözcülerinin bu eleştirileri konusunu, 1980’de yasaklı döneminde Demirel’e değerlendirttiğimde “Kürsüye öyle hazırlıklı çıkıp eleştiriler yöneltirlerdi ki zaman zaman yanıt veremezdik. Bütün arkadaşlarıma örnek almalarını, kürsüye çalışarak hazırlıklı çıkmalarını önermek durumunda kaldım” demişti.
1971 Askeri Cuntası, Çetin Ağabey ile beni, Doğan Koloğlu ve Alpay Kabacalı ile Sağmalcılar'da fikir suçlusu olarak buluşturup, 13 ay birlikte tuttu. O dönemde satranç oynayıp, günlük gazeteleri okuyup değerlendirmeler yapıyorduk. Yazdıklarımızı okuyup değerlendiriyorduk. Milliyet’e o dönemde müstear isimle çok güzel diziler yazdı. Hapisten hazırlayıp çıktığında yayınladığı “Büyük Gözaltı” romanı da çoklu baskı yapıp büyük etki uyandırdı .Çetin Ağabey’in hapishane sohbetlerinden çok şey öğrendim.
1974 affı sonrası onu evinde ziyarete gittiğimde, saatler süren sohbetler ettik. Bir gün Nezih Bey yazısında yer alan bir belgeyi istemem için beni gönderdiğinde sohbetimiz gece yarısını geçtikten sonra, “Ulan yarın ne yazacağız?” deyince, “Ağabey geceki sohbetimizi yazarsın“ dedim. Ertesi günkü gece sohbetimizdeki konulara değinen yazısının başlığı “Hapishane arkadaşım Osman 50 yaşına gelmiş” şeklindeydi.
Çetin Ağabey, günlük yazılarıyla, oyunlarıyla, romanlarıyla büyük bir dil ustalığını ortaya koymuş bir yazardı. İyi bir kürsü hatibi siyasetçiydi. Kitlelere yön veren saygıdeğer bir kişilikti. Çok yönlü bir bilgi birikimine ve hafızaya sahipti. Ahmet, Mehmet ve Zeynep gibi üç önemli çocuğun babasıydı. Kendisine Tanrı'dan rahmet, çocuklarına, yakınlarına ve bizler gibi yol göstericisi olduğu insanlara başsağlığı dilerim. Bir dönemi merak edenler için yazdıkları, ölümünden sonra da her zaman başvuru kaynağı olacaktır...