60 dolarlık vergi
Irak’a ihraç edilen unda ton başına 60 dolar vergi alınması, Türk ununun Bağdat tarafından istenmediği anlamına geliyor…
Bu arada İran, Rusya’dan aldığı buğdayı una dönüştürüp Irak’a gönderiyor…
1 milyar dolarlık un ihracatının üçte birinden fazlasını yaptığımız pazar, böylelikle, yavaş yavaş İran’ın hakimiyetine geçiyor… Bu durum ve Tahran’ın Bağdat üzerindeki etkinliği, Türk ununun Tahran tarafından istenmediği iddialarını artırıyor… İran’ın, “Türkiye Irak’a mal satmasın”, ve/veya, “Satılan mal, İran üzerinden geçsin” şeklinde direttiği, konuşuluyor…
Sadece un mu?
Türk TIR’ları sınırda 10-15 gün tahlil sırasında bekletiliyor… Analiz sonuçları genelde ‘negatif’ çıkıyor… Ve ürünler geri gönderiliyor… Deterjanda da aynı sorun… Salçada da… Çikolatada da… Patateste de… Yumurtada da… Çimentoda da…
Bununla da yetinilmiyor…
Bazı ürünlerde, gönderilen malın toplam değeri kadar vergi çıkarılıyor…
Geçtiğimiz yıl Gaziantep’ten Bağdat’a 1 ton ürünün taşıması 40 dolara yapılırken, bugün, maliyetlerdeki artışlara rağmen, 20 dolara yapılabiliyor… Bu maliyet avantajina rağmen, ürünün geri çevrileceği ve/veya vergi bindirileceği endişesiyle, ticaret risk sayılıyor… Yani sadece mal üretenler değil, binlerce kişinin çalıştığı lojistik sektörü de zor günler geçiriyor…
Pazarı ve yatırımını korumak adına satışa devam edenlerin ise, ödeme almakta güçlük çektiği ya da alamadığı ifade ediliyor…
Irak ile dış ticaretteki son veriler de, sıkıntıyı kanıtlıyor…
2013 yılında 12 milyar doları aşan ihracatımız, o dönem 2015 yılı için konulan 15 milyar dolarlık ihracat hedefinin 20 milyar dolarları bulabileceği beklentisine rağmen bugün varılan nokta her şeyi özetliyor… İhracatın 2016 yılında 7.6 milyar dolara gerilemesi, 2017 yılında tüm çabalara rağmen 9 milyar dolara çıkabilmesi, 2018’in ilk ayında 640 milyon dolarla geçtiğimiz yılın yüzde 5 gerisinde kalması ve ticareti engellemeye yönelik girişimlerin artması, Irak’ı planlayarak yatırım yapanların endişesini artırıyor…
Doğrudur, bölgedeki üretici ve ihracatçının pazar çeşitliliğine gitmesi gerekiyor… Ama, büyük çabayla kazandığımız mevcut pazarları da korumamız gerekiyor… “Biz borç para istemiyoruz. İş istiyoruz” diyen sanayici ve ihracatçının tedirginliğinin, ancak diplomasi trafiği ile giderilebileceğine vurgu yapılıyor…