55 liralık somun
Yerli otomobil konusunda tam da tahmin ettiğim ve bu tahminlerimi yazdığım gibi yavaş yavaş saflar belirlenmeye başlıyor.
Bir yanda otomotivci babalar, diğer yanda otomotiv üretecek babayiğit arayan hükümet.
Çok beklenen raporla, sıfırdan bir marka üretmenin bedeli, yaklaşık 4.6 milyar dolar olarak belirlendi. Bence gayet normal.
Zira, bugün örneğin piyasadaki Doblo’nun, Transit’in ya da Megane’nın yenilenme döneminde bile su içinde yarım milyar euro yatırım yapılırken. Sıfırdan bir marka yaratacağım diyenlerin tabii ki kesenin ağzını açması gerekiyor.
Bu rakam için birçok yorum yapıldı. OSD’nin faturayı şişirdiğini iddia eden yorumlara kesinlikle katılmıyorum.
OSD’nin 4.6 milyar dolarlık rakama ilişkin yapılan bir haberde, sözü geçen rakamın, Türkiye’de üretim yapan Ford, Renault, Tofaş, Hyundai ve Toyota’nın son 15 yılda yaptıkları yatırım kadar olduğu vurgulandı.
Hatta, bazı yazarlar, OSD üyelerini “Bu işe niyetleri olmamakla” itham ediyor. Bu yorumlar arasında en doğrusu, OSD üyelerini suçlamak için yazıldığını düşündüğüm, ama gerçeği de yansıtan, “Gönülsüz olma” durumudur.
Şöyle düşünün mahalledeki bakkal bile karşı köşeye bir başka dükkan açıldığında rahatsız olur. Elin İtalyanı, Amerikalısı, Fransızı ve onların ortakları niye olmasın.
Bu işin bu şartlar altında ekonomik olmadığı, işin sadece ve sadece hükümetin imajı için yapıldığı da çok açık.
Son 10 yıldır yapıldığı gibi herkesin eksiklik olarak gördüğü ve hayat geçse kimsenin itiraz etmediği bir konu alınıyor, sonra o konu, o alanda iştigal eden kişi ve kurumların önüne konuyor.
O kurumlardan olumsuz yanıt gelir ya da isteksiz davranılırsa, işin aslında yapılabileceği, çok da zor olmadığı sadece iyiniyetli olmak gerektiği yönünde propaganda başlıyor. Daha sonra yatırım yapmak için iyiniyetli ve yiğit davranan birisi çıkıyor, devlet de bu iyiniyetli yatırımcıya desteğini esirgemiyor.
İddiaa ediyorum ve nitekim daha önce da bu iddiamı yazdığımı için ısrar ediyorum, bugün yaşananların hepsi AKP’nin 2023 vizyonu doğrultusunda verilen sözlerin yerine getirilebilmesi için atılan adımlardır. Türkiye’de yüzde 100 yerli sermayeli otomobil üretilecektir. Bunu da devlet desteği ile yüzde 100 yerli sermayeli bir firma yapacaktır. Çünkü bu hükümet tarafından bir prestij projesi olarak ele alınmış bir konudur. İşin ekonomik boyutu, o otomobilin kasasının altındaki teknolojinin hiçbir önemi yoktur.
Bugün yaşadıklarımız sadece, biz “Babayiğitlere çağrı yaptık.
Ayak sürüdüler, sonra falanca taşın altına elini koydu ve bugünlere geldik” konuşmalarına giden sürecin ilk adımlarıdır.
Sayın Bakan Nihat Ergün’ün “rakamlar fazla” eleştirisine de katılmıyorum. Buradan hareketle OSD’ye “faturayı şişirdiler” diyen meslektaşlarıma sormak istiyorum.
Fiat’ın, Hyundai’nin, Toyota’nın, Ford’un onlarca yıllık arge tecrübesinin maliyeti nedir? Tofaş’ın bugünkü borsa değerinin içinde İtalyan Fiat’ın sağladığı tecrübe, ar-ge ve belki de hepsinden önemlisi marka desteğinin değeri var mıdır? Ha keza Toyota’nın yıllık yaklaşık 10 milyar dolara varan Ar-Ge harcamalarının, Türkiye’ye yansımadığı söylenebilir mi?
Yan sanayi eksik
Türkiye’de çok güçlü bir yan sanayi olduğu doğru. Ama unutulmaması gerekiyor ki bu yan sanayi aracın en hayati parçalarını henüz üretemiyor. Bırakın kritik parçaları, yan sanayi çok fazla teknoloji getiren bazı istisnalar haricindeki birçok parçayı üretemiyor. Biz şu anda başkaların tasarladığı parçaları belki de dünya üzerinde en iyi üretenleriz.
Bu patentler de hemşehrilik ya da yurttaşlık bağlarıyla paylaştırılmıyor.
Dünyada lüks otomobil deyince akla ilk gelen marka olan Mercedes’in kuruluşunun bu sene 125’inci yılı.
Adamlar, sadece elektrikli otomobile yönelik geçen yıl 2 bin patent alıp 2 milyar euro harcamışlar. İş bu boyutlarda dönerken, 200-300’e yapın bir şey dememek lazım. Eğer yerli otomobilden kasıt, İran’da üretilenler gibiyse sorun yok. Ama onların da kaç adet sattığı ortada. Benzer bir otomobil ne kadar yerli olursa olsun kimse tarafından tercih edilmez.
Yerli üretim var
Bununla birlikte Türkiye’de yüzde 100 yerli sermaye ile üretim yapan BMC, Otokar, Temsa gibi firmalar var. Desteğe onlardan başlanabilir. Örneğin, Sayın Ergün’ün milletvekili seçildiği Kocaeli’nde yapılan şehir içi taşıma ihalesini TEMSA, yüzde 100 yerli BMC ve MAN üretimlerine karşı, yüzde 100 İtalyan otobüslerle kazanmıştı. İstanbul’un göbeğinde, Alman malı otobüsler cirit atıyor. BMC’yi, Otokar’ı, TEMSA’yı destekleyin.
“Üretin alacağım deyin.” Ama “üretin alacağım” diyerek ille de otomobil üzerinde odaklanmak demek bence çok rasyonel değil. Zira, ticari araç konusundaki uzmanlık, otomobilde maalesef yok. Bugün BMC, Temsa dünyanın dört yanına patent satar konumdalar. Ama otomobilde biz halen bize dikte edileni çok kaliteli üretiyoruz. Hemen belirteyim, ben OSD yanlı değilim.Türkiye’de genel anlamda yatırım ortamının ve pazarın genişletilmesine yönelik tedbirlerin alınması taraftarıyım.
Ancak desteğin mevcut yerli yatırımcıların büyümesine yönelik verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Burada da bence doğru adres yan sanayidir. Bugün yan sanayimizi çok önemli bir noktaya geldi. Eğer şimdi onları desteklersek, eksik olan yanlarını da kapatabilecektir. Marjinal bir otomobil üretmek yerine, Bosch, Valeo, Autoliv gibi yan sanayi devlerini yaratmak, çok daha büyük ekonomik katkı getirecektir.
Adamın biri patlayan musluk için muslukçuyu çağırır, usta bakar ve sadece bir somunu sıkarak, sorunu çözer. Fatura olarak da 55 lira çıkarınca adam, “Bir somunu sıkmanın maliyeti 55 lira olur mu?” diye sorar. Cevabı hemen herkes bilir.
“Somunu sıkmak 5, hangi somunu sıkacağını bilmek 50 lira...”
Bence sorun bu fıkrada saklı. 5 lirayı verecek yiğit bulunur da 50 liralık bilgi birikimi kimde?