54 yıla sığan 67 yılın öyküsü

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Bugün farklı bir şey yapıp, kendi hayatımdan kesitlerle dış ticaretin dünyadaki ve Türkiye’deki gelişimine değineyim istedim bu defa. Yaşım 54, ama iş yaşamımın toplamı 67. Anlatayım.

1989 yılında daha İstanbul Üniversitesi’nde okuduğum yıllarda dış ticaretin içerisinde buldum kendimi. Okul hayatımın daha başlarında olmama rağmen çalışma arzumu frenleyemedim.

İktisat okuyordum, finans alanıdır, bankacılıktır gibi hayaller kurmama rağmen, kendimi bir anda ithalat yapan bir firmada, bir sürü evrağın içerisinde, operasyonlarla boğuşurken buldum.

O yıllar Türkiye için henüz dış ticaretin çok düşük seyrettiği yıllar. 1989 yılı ihracatımız 12 milyar, ithalatımız ise yaklaşık 20 milyar dolarlarda. Toplam 32 milyar dolarlık dış ticaret hacmini, 2023 ile kıyasladığımızda, ancak yüzde 5’leri seviyesinde. Bu rakam 1980 yılında 11 milyar dolarlar seviyesinde idi.

Yani günümüz toplam dış ticaret hacminin yüzde 2’si bile değil. Öyle bir dönemde bir ithalat firmasında çalışmak çok da olası değilken, ben sıkı bir dış ticaretçi olmaya başlamıştım. Bir yıl sonra büyük bir Holding bünyesindeki küçük bir ithalat firmasına kendi çapımda transfer oldum. Bana verilen görev küçüktü, ama holding büyüktü. Daha 1985 yılında yürürlüğe giren Serbest Bölge operasyonları da vardı, 1987’de kurulan Eximbank’ın verdiği krediler ve sigorta da hayatımızdaydı.

Akreditifti, gümrük operasyonlarıydı derken her geçen gün daha fazla şey öğrenebiliyordum. Tabi o dönemde ne Google ne de etrafımızda sorup öğrenebileceğimiz tek bir kişi bile yoktu. Bir bilgiye erişebilmek sadece kişisel çaba ve merak ile mümkündü. Defalarca eve gitmeden işyerimde sabahladığımı, dosyaları karıştırarak ve okuyarak evrakları ve işi anlayabildiğimi itiraf edeyim. Henüz yaşamımızda bilgisayar dahi yoktu.

Dış ticaret tek taraflı ülke mevzuatımızla sınırlı değil, uluslararası birçok kuralı ve dokümanı da iyi bilmek gerekiyor idi, o yüzden elime ne geçtiyse okuyup kurcaladığım bir dönemdi benim için. Bugün de durum farklı değil, yalnızca ülke içi mevzuatını bilmek dış ticaretçi oldum demek için yeterli değil, mutlak surette uluslararası düzenlemeleri ve kuralları da iyi bilmek gerekiyor.

Dış ticaret kadar büyüyen bir başka alan da yok. Dünyaya da baktığımızda toplam gayri safi hasıla içerisinde ülkeler arası ticaretin oranı 20 yılda yüzde 20’den 50’ye çıkmış durumda. Teknolojinin gelişmesi, seyahatlerin ve turizmin yaygınlaşması, internet ve e-ticaretin gelişmesi, globalleşme, küreselleşme derken dünyada ülkeler arası ticaret önemli ölçüde artıyor.

Dış ticaret, gençlerimizin de en çok yönelmesi gereken alanlardan şüphesiz biri, belki de ilk sırada. 1992’nin hemen başında, ki o dönem Türkiye’nin ihracatını yükselttiği yıllar, Marmara Üniversitesi’nin dış ticaret kursları son derece popülerdi.

Ve ben Eximbank’a çok hâkim olduğum için danışmanlık yapan bir hocamızın teşviğiyle kendimi kursta eğitim verir buldum. Çok geçmedi yine aynı yılın güz dönemi için yani Eylül ayında İstanbul Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Dış Ticaret bölümünde sözleşmeli akademisyenlik teklifi aldım, mutlu oldum ve patronlarımın da müsaadesi ile hocalığa başladım.

Daha sonra yüksek lisanslar, doktora ve eğitmenlik hep devam etti. Tahmin ederim sözleşmeli akademisyen olup 32 yıldır aralıksız bunu sürdürebilen bir başka kişi de yoktur. Üstelik yıllarca aynı anda iki, hatta üç farklı üniversitede de ders verdim, onları yıla eklemiyorum. 2001 senesinde lojistik sektörünün lider firmasına ve masanın diğer tarafına ışınladım kendimi.

Hem üst düzey yöneticilik yaptım hem de bünyede bir gümrük müşavirliği şirketi kurdum. Sonrasında pek çok danışmanlık ve ardından bu kez gümrük müşavirliği tarafında sektörün büyük bir firmasında 5 yıl üst düzey yöneticilik. 2019’dan bu yana ise profesyonelliği noktalayarak, kendi gümrükleme firmamızla birikimlerimi büyük bir keyifle değere dönüştürüyorum, dönüştürüyoruz.

Basit bir hesapla, 35 yıllık iş yaşamımın üzerine 32 yıllık akademisyenliğim de eklendiğinde, 67 yıllık iş deneyimim var diyebiliyorum. Üstelik bu hesaba, 15 senedir devam eden Dünya gazetesi yazarlığı, yıllarca süren TV programları, 5 yıla yaklaşan dernek başkanlığım, yüzlerce firmaya verdiğim özel eğitim, kitaplarımı yazmak için harcadığım zaman da dahil değil. Ben yukarıda saydığım her işimi, sadece o işi yapıyorcasına icra ettiğim için hesapta bir hatanın olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Bir kişiyi bile özellikle ihracatta cesaretlendirirsem diye yazdığım bu yazımda, bir de haber vereyim. 24 Ocak’dan itibaren, bir ulusal kanalda Türkiye’nin ilk dış ticaret programı olan “Dış Ticaret Dünyası” ile sizlerle olacağım. Sadece ihracatın değil, ithalatın ve sorunların da ele alınacağı programı umarım takip ederseniz. Ve ben yine programda da kralın çıplak olduğu durumlarda, emin olun kral çıplak demeye devam edeceğim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar