500 senedir hayal perdesindeler
"Bir yâr-i vefakârım olsa, o söylese ben dinlesem, haddim olmayarak ben söylesem o dinlese..."
"Ah şu Hacivat da benden bir temiz dayak yese."
"Bizler söyleşirken bizi seyredenler eğlenseler. Diyelim: İşimizi Mevla'm rast getire! (Gazel okumaya başlar.) Ah bana bir eğlence, medet; yâr, bana bir eğlence, aman, aman aman!"
Bir cami yapımında görevli ustalardır. Bol nükteli sohbetleriyle inşaatı geciktirmelerine öfkelenen Sultan, idamlarına hükmeder; ancak bu kararına pişman olur, ama iş işten geçmiştir. Sufi Şeyh Küşteri'den (bazı kaynaklarda Şüşteri) ölen bu iki kişinin deriden figürlerini yapmasını ister; bu figürler, arkadan ışıklı bir perdeye yansıtılarak canlandırılır.
Böyle öğrenmiştik Karagöz ile Hacivat'ın söylencesini…
Tam 500 yıldır hayal perdesinde canlanmaya devam ediyorlar… Bunu, Prof. Dr. Metin And'ın araştırmasından öğreniyoruz. Belgelere göre hikâye şöyle gelişiyor:
Yavuz Sultan Selim, Memluk Sultanı II. Tomanbay'ı 15 Nisan 1517'de astırmıştır. Cizre'de Nil üzerinde Roda Adası'ndaki sarayda bir gölge oyuncusu Tomanba'ın Züveyle kapısında asılışını ve ipin iki kez kopuşunu canlandırmış, Sultan bu gösteriyi çok beğenmiş, oyuncuya çeşitli hediyeler verdikten sonra şehzadesi de seyretsin diye yanında İstanbul'a getirmiştir.
Karagöz ile Hacivat'a Evliya Çelebi Seyahatnâmesi'nde de rastlıyoruz… Karagöz, aslında bir başkent folkloru. Osmanlı'nın başkentlerinde Bursa'da, Edirne'de, İstanbul'da var, Anadolu'da hemen hiç oynatılmamış… Cumhuriyet'ten sonra ise tüm Anadolu'ya da yayılmış…
Karagöz ile Hacivat, aslında toplumun kendi içinden çıkan karakterler; bu nedenle olsa gerek 500 yıldır sevilerek izleniyorlar. Karagöz, okumamış, cahil biri, Hacivat ise tam tersi bilgili… Karagöz oynatan kişiye hayâlî, onun yardımcısına ise yardak deniliyor. Zenne, Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi, Tiryaki, Acem, Laz, Matiz, Zeybek gibi yan tipleri var…
Karagöz, Hacivat'ın hayalîlerinden birisi de 40 yıldır bu mesleği sürdüren Cengiz Özek… Modern bir yaklaşımla yazdığı "Çöp Canavarı", "Büyülü Ağaç" ve "Sihirli Lamba" adlı Karagöz oyunları var… Özek, 1998 yılında "İstanbul Uluslararası Kukla Festivali"ni oluşturdu, o günden bugüne aralıksız sürdürüyor… Bu sene 13-29 Ekim tarihleri arasında seyirciyle buluşacak festivale 15 ülkeden 20 grup katılacak…
Bu yıl 20. kez gerçekleştirilecek festivalde bu senenin Tu¨rk Gölge Tiyatrosu'nun 500. yılı olması sebebiyle gölge tiyatrosuna da özel bir yer veriliyor.
Gölge Tiyatrosu'nun doğduğu yer olarak düşünülen Asya'dan birçok gölge kukla grubu festivale davet edilmiş. 500. yılı nedeniyle Topkapı Sarayı Müzesi Karagöz Koleksiyonu da yıllar sonra yeniden sergilenecek. 20 yılda 300'den fazla kukla grubuna ev sahipliği yapan, 2 bin 500'den fazla kuklacıyı İstanbul'da ağırlayan İstanbul Uluslararası Kukla Festivali ile kukla sevgisini bir Kukla Müzesi'ne dönüştürmek de hedefleniyor…
Ayrıca, bu yılki festivalde Cengiz Özek ve Çin'den gölge tiyatrosu sanatçısı Jian Xin Li bir kukla prodüksiyonunda bir arada olacaklar. Geçtiğimiz Haziran ayında Hong Kong'da toplam 20 gösteri ile seyirciyle buluşan oyunda Çin'de "Avanti" ismiyle anılan Nasrettin Hoca hikâyeleri gölge tiyatrosuna uyarlanmış olarak sunulacak.
20. Uluslararası İstanbul Kukla Festivali, İtalyan Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Cervantes Kültür Merkezi, İsrail Başkonsolosluğu, Avusturya Kültür Ofisi ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleştiriliyor.
Festivalde yer alan gruplar Akbank Sanat, Fransız Kültür Merkezi, Sahne Pulcherie, Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Kültür Merkezi, Terakki ve Işık Okulları salonları, Sarıyer Halk Eğitim Merkezi, Caddebostan Kültür Merkezi, Kozyatağı Kültür Merkezi, Yeldeğirmeni Kültür Merkezi, sahnelerinde seyirciyle buluşacak, meraklıların "Ah bana bir eğlence, medet!" arzusunu yanıtlayacaklar…