5 Nisan 1994 ekonomik krizine giden yoldaki tartışmalara döndük
Cumhuriyet tarihinde 1980 yılında verilen %-3.2 sonra 1993 yılı sonunda en büyük ikinci cari açığı %-2.6 ile ve kamu açığı verilerek makroekonomik dengeler bozulmuştu. 1994 yılı başında büyük bir ekonomik ve siyasi sorunla karşılaşıldı. Hem cari açık hemde bütçe açığı ve ekonomi politika anlayışı uzun dönem sürdürülemeyeceği görüldü. Ve 1994 yılı 5 Nisan günü meşhur kararlar alındı.
Aşırı spekülatif sermaye girişi olan bizim gibi Latin Amerika ülkelerinden Brezilya, Arjantin ve Şili’de bir sarmalın içine girmişti. Ekonomik dengeler üzerindeki olumsuz etkilerini Türkiye kadar ağır yaşamış olan bu ülkelerde de ciddi sıkıntılar yaşanmış ve atlatılmaya çalışılıyordu. Ülkemizde ise başvurulan uygulamalar ve iktisadi kararlar krizin boyutlarının derinleşmesine ve kalıcı hale gelmesine yol açtı.
Son 4 yılda siyasi otoritenin yatırımlar için faiz oranlarının çok yüksek olduğu söylemi gibi 1993 yılı ortalarında siyasi otorite ise kamunun faiz yükünün çok yüksek olduğunu ve kısa dönemde uygulanacak politikaların faiz oranlarını düşürme amacını taşıyacağını açıklamaya başladı. Bu aşamada ekonomiye karşılıksız para basılarak piyasaya sürülmeye başladı. Basılan para bankalara mevduat yerine döviz alımına giderek döviz talebini patlattı.
Siyasi otorite dövize olan talebi yüksek döviz rezervlerini satarak sınırlamanın mümkün olacağı, bu şekilde piyasada dolaşan paranın İMKB’ye (şimdiki ismi Borsa İstanbul) yani borsaya yönlendirebileceklerini veya gideceği varsayımıyla hareket ettiler. Bu varsayım iki nedenle geçerli olmadı. Bunlardan birincisi, büyük bankalar yüksek bir kur ayarlaması olacağı bilgisi ile hareket etmekteydiler. Diğer yandan İMKB o dönem için 52 milyon dolar gibi dar ve sığ bir işlem hacmine sahipti ve piyasada dolaşan spekülatif sermayeyi toplama kapasitesine sahip değildi. Şu an günlük ortalama işlem hacmi 6,5 ile 7 milyar TL dolar olarak yaklaşık 1.6 milyar dolar civarında olduğu görülüyor.
Sonuç olarak Ocak 1994’te döviz kuru 19.000 TL/dolar iken 1994’te döviz kuru 38.000 TL/dolara çıktı.
Merkez Bankası rezervleri 7 milyar dolar iken uluslararası rezervler 4.5 milyar dolara düştü.
Kamu borçlarını ödeyebilmek için Mayıs 1994 tarihinde %400 faizli borçlanma kâğıtlarını piyasaya sürmek zorunda kaldı. 5 Mayıs 1994 yılında bankalardaki tüm yerli ve yabancı mevduat hesaplarının tamamına garanti getirildi.
5 Nisan 1994’te hükümet dengeleri yeniden kurmak amacıyla yeni kararlılık önlemleri paketi ilan etti. Dengeleri düzeltmeden yapay yolla faiz oranlarını düşürme çabası faiz oranlarında çok daha yüksek oranda bir sıçramaya neden olmuştu. Sonuç, ücretlerin düşürülmesi, işsizlikte artış, yüksek bir kur ayarlaması ve üç basamaklı enflasyon döneminin açılması olarak kendini gösterdi.
Bu kararlar açıklandığında dönemin Başbakanı Tansu Çiller şöyle söylemişti; "Sadece bu ekonomik krizden çıkmayacağız, Türkiye ekonomisiyle insanıyla bir mucize yaratacaktır. Bu fedakârlığı gelirlerimize göre harcama alışkanlığı mutlaka kazanmamız ve devam etmemiz gerekir. Bu fedakârlığı Türk milleti destek vererek yapmıştır.’’
Bu ekonomi ya düzelecek yada düzelecek diyerek yola çıkıldı ama yine yolun sonunda aynı noktaya 1998 ve 2001 yılında yaşanan krizler ile tekrar geri dönüldü.