4+4+4'lük meslek eğitimi

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

 

Eğitim şart! Tamam. Lâkin, imam hatip liseleri üzerinden meslek liselerini "mağdur" sınıfına koyarak yeni bir düzen getirmeyi amaçlayan kanunun 4+4+4 yıl kademeli geçişli fakat "kesintisiz" sisteminde meslek eğitimini dikkatle ele almak daha da şart!

Mevcut 8 yıllık kesintisiz temel eğitim sistemine iliştirilen "28 Şubat ürünü, demokratik değil, millete zorla dayatıldı" gerekçesi ciddiye alınacak olursa, şunu da ciddiye almak gerekir:
Toplumun tamamı için şart olan eğitime yeni bir sistem tasarlanırken, işi sadece siyaset kurumunun "iktidar kanadına" teslim etmek, eğitimle ilgili bilim insanlarını, uzman kuruluşları "devre dışı" bırakmak, değiştirilen sistemden daha demokratik bir tutum değildir!

Gerçi, yeni sistem veya düzenin "gökten düşmediği" yolunda bilgiler var. Kanunu olumlu bulan Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, bu konuda temel kararın 2010 yılında Ankara'da toplanan 18'inci Milli Eğitim Şurasında verildiğini söylüyor.

Böyle dahi olsa, AKP'li 5 milletvekili tarafından TBMM'ne sunulan "İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi" hiç olmazsa komisyon ve genel kurul aşamalarında eğitim dünyasının ve diğer ilgili kesimlerin görüş ve önerileri dikkate alınarak olgunlaştırılmalıydı. Mecliste muhalefeti susturmaya yönelik baskı ve zor kullanmaksa asla mazur görülemez!

MEB, kapsayıcı çalışmalı

TBMM'de kabul edilen kanunla ilgili tartışmaların "uygulama" aşamasında tekrarlanması beklenmeli. Yasama sürecindeki yanlışlıklar bu yolla uygulama sürecinde bir ölçüde de olsa düzeltilebilir. Dolayısıyla tartışmaların devamı sistemik biçimde teşvik edilmeli.

Bu noktada asıl görev Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'le bakanlığına düşüyor.  Çünkü kanunla ilgili çok sayıda düzenleme "ikincil mevzuatla" yapılacak. Bakan ve bakanlık, yine hiç olmazsa, uygulama sürecine ilişkin mevzuat hazırlıklarını eleştirilere, farklı görüş ve önerilere açık bir çalışma tarzıyla yürütmeli. Buna zorunlu ve sorumlu olduğunu unutmamalı!

Gelelim "sahadaki" değerlendirmelere. Kanun siyaset ve eğitim dünyalarında "saflaşmalara" yol açmış görünüyor. Üçlü bir durum söz konusu: Olumlu bulup destekleyenler, tamamen karşı çıkanlar ve bazı yönleri "işlenerek" uygulanmasını isteyenler.

"Sahadaki" bu saflaşma, bakanlığın uygulama yöntemlerini oluştururken neden "kapsayıcı çalışması" gerektiğini de gösteriyor. Eğitim sistemi tüm toplumun meselesi, yapılan her düzenleme, atılan her adım ikna edici, bilimsel gerekçelere ve hiç tartışmasız cumhuriyetin "Tevhid-i Tedrisat (öğretim birliği) Kanununun özüne, ruhuna ve ilkelerine dayanmalı. Uzlaşma ancak böyle sağlanır!

Ortak kaygılar

Meslek öğretim ve eğitimi, kanunun en önemli boyutlarından biri. Tam da bu nedenle özellikle eğitim ve iş dünyasının ilgi alanına giriyor ve irdeleniyor. İlginç olan,  meslek eğitimi konusunun kanunu destekleyenlerle eleştiren veya karşı çıkanları aynı noktada buluşturması.

Meselâ, eğitim sektörünün iki önemli sendikası "ayrışmalı buluşma" diyebileceğimiz bu duruma tipik örnek oluşturuyor. Bakınız nasıl:

"Öncelikle meslekî yönlendirmenin ortaokul kısmı, meslek liseleriyle program bütünlüğü içinde bir kurgu üzerine oturtulmalı. Meslekî eğitimin uygulamadan ve pratik hayattan kopuk oluşu sanayiciler tarafından en fazla eleştirilen konuydu. Bu durumu telâfisi meslek liselerinin sanayicilerin himayesinde ihtiyaca cevap verecek şekilde kurulmasından geçiyor."  (Kanunu destekleyen Eğitim-Bir-Sen.)

"Meslekî-teknik eğitim çok amaçlı okullara dönüştürülmeli. Ekonomik, politik, sürekli değişen meslek tanımları v.s. nedenlerden dolayı var olan sistem revize edilmeli." (Kanunu eleştiren Eğitim-Sen.)

Eğitim emekçilerinden yansıyan bu görüşler, farklılıklara rağmen, meslek eğitiminin son derece önemsendiğini gösteriyor. İş dünyası da aynı çizgide;"12 yıllık zorunlu eğitim Türkiye'nin gerçek ihtiyacı olan meslekî eğitime dönük ele alınmalı. (…) Meslekî eğitim sistemi meslekî yeterliliklere uygun şekilde revize edilmeli, müfredat bu yönde değiştirilmeli." ( TİSK.)  Bakan Dinçer ve MEB bürokratları bu görüşleri değerlendirmeli!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013