438 milyar lira Türkiye'nin geleceğini besler mi?

Mine ATAMAN
Mine ATAMAN Dünya israf atlası [email protected]

Tarım hiç bu kadar multidisipliner bir yönetişime ihtiyaç duymamıştı. Kadim bilgiler, ziraat mühendisi olmak yetmiyor. Pazarlamacı, finansçı, kimyacı gibi birçok disipline vakıf olmak gerekiyor. Yetkinlikleri bu kadar artmış tarımın yönetilmesi zor olsa da kar edip etmediğini anlamak hala çok kolay. Tarım ve Orman Bakanlığı 2025 yılı bütçesi 438,1 milyar lira olarak belirlendi, memlekete hayırlı olsun.

Basit hesapla Türk tarımı

Plaza kafasını bırakıp Türk tarımının bilançosunu basitçe yapalım. 2,319 milyon çiftçimiz var. 2023 yılı tarımsal hasılamız 68,5 milyar dolar. Hasılayı çitçi sayısına böldüğümüzde bir çiftçi bir yılda ortalama 1 milyon ciro yapıyor. Karını ortalama yüzde 20’den hesaplayınca aylık geliri yaklaşık 16 bin TL çıkıyor. Daha önce de söylemiştim aç değil açıkta değil sadece yoksul, asgarinin bi tık altında. (Türkiye’deki çiftçilerin yüzde 80’den fazlasının küçük çiftçi olduğunu varsayarsak bu rakam borcu harcı olmayan küçükler için geçerli, büyükler elbette konu dışı ve ayrıca çiftçilerimizin yüzde 60’ından fazlasının emeklisi ve/veya başka bir işten geliri var)

Türkiye’nin 2024 tarımsal destek bütçesi 135 milyar TL, çiftçi başına düşen destek yaklaşık 60 bin TL. Yılda ortalama 200 bin TL kendisi kazanıyor, 60 bin TL de destek alıyor. Küçük çiftçinin aylık kazancı 21 bin TL gibi bir rakama ulaşıyor, bozdur bozdur harca ya da dişinin kovuğuna yetmez!

Amerikalı çiftçi de yoksul

Hazır bakkal hesabına başladık çiftçi dostu Trump’ın ABD’li çiftçilerinin durumuna da bakalım mı? ABD’de de yaklaşık 1,9 milyon çiftlik var. Yıllık hasılası 28 trilyon. ABD’li bir çiftçi yılda 14 milyon ciro yapıp yüzde 20 karla 2,8 milyon kar elde ediyor. Devlet destekleri bizimkine benzer ekleyince aylık kazancı ortalama 300 bin TL’ye yani 8 bin dolara tekabül ediyor. ABD’de asgari 7.250 Dolar, ABD’li mevkidaşlarımızın da yoksul olduğunu öğrendikten sonra tarıma ayrılan payın işe yarayıp yaramadığını sorgulamaya devam edelim.

438 Milyar Toprağa Mühendislik Ekmeye Yeter mi?

Tarım ve Orman Bakanlığı’na ayrılan toplamda 438,1 milyar lira,

* Karbon ayak izi düşük tarımın altyapısını kurmaya

* Verim artırmaya, toprağı, yabanı yeşertmeye

* Katma değerli gıda üretmeye

* Su altyapısını planlamaya

* Gençleri tarımla tanıştırmaya

* Kırsala umut vermeye

* Kentlerin gıda kırılganlığını, gıda enflasyonunu düşürmeye

* İklim gettolarında yaşayan karbon kafalı çocukları sağlıklı beslemeye

* Gıda çöllerinde Türkiye’nin refahından, fırsatlardan koparılmış çocukların ülkenin kaynaklarından eşit düzeyde faydalanabilmesine yeter mi?

* Hayallerimizi

* Umutlarımızı

* Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “2053’te en büyük 5 ekonomiden biri olma” hedefini besler mi bakmak lazım.

Destekler Çiftçiye Rüşvet Değildir

2 trilyon 329 milyar liralık cirosu olan Türk tarımının borcu yaklaşık 750 milyar lira. Çiftçi borcunun büyük bölümünü işletme giderlerine harcıyor. Finansmana erişimin maliyeti giderek yükseliyor. Biz karı yüzde 20’den hesaplasak da son yıllarda tarımdaki kar oranı yüzde 5’lerde. Tarım ekonomisti İbrahim Oğuz’a göre, "miktarı önemli olsa da daha önemli olan desteklerin toplumun tüm kesimlerine etkileri. Hazineden destek verip; çiftçi memnun edilemiyor, tüketiciler uygun fiyatlı gıdaya erişemiyorsa, desteği artırmak çözüm olmayabilir. Destekler çiftçiyi küstürmemeli tembelliğe de itmemeli, bölgesel ve ölçeksel gelir adaletsizliğine neden olmamalı, sürdürülebilirliğe katkı sağlamalı. Her zaman her ürüne verilmemeli, piyasanın bozulduğu dönemde çiftçiye can simidi olmalı. Destekler toplum olarak üreticilere verdiğimiz rüşvet değildir. Desteği devlet değil Türk halkı veriyor, akılcı destekler ile üretimi desteklemeliyiz." Güzel haber şu ki 2025 bütçesine akıllıca eklenmiş, performansa yönelik, iklimin tüm risklerini yönetmeye ilişkin bolca hedef var. Cabası suyu yönetecek DSİ’ye ayrılan 196,7 milyar lira, tüm tarım âlemine hayırlı olsun.

Velhasıl; 438 milyar lira Türk tarımını yelden, selden, kem gözlerden, Ortadoğu cehenneminden, ABD/Çin ticaret savaşından, sosyal medyanın kenafir gözlerinden korur mu? Cumhuriyet’i “muasır medeniyet gayesine ulaştıracak, yeni Nobeller alacak bilim insanları yetiştirmeye, dünya markaları yaratacak girişimcileri desteklemeye, zamanın ötesini yazacak şairlerin gönüllerini doyurmaya, aklımızı başımıza devşirmeye “Türkiye Yüzyıl’ını” beslemeye yeter mi, görmek lazım.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar