40 yılda gördüklerimiz
2014 yılı meslekte 40. yılımızı doldurduğumuz bir yıl oluyor.
1975 yılı başında girdiğim bu sektörde geçirdiğim yılların, hâlâ aldığım keyfini anlatmakta güçlük çekiyorum. O sene milyar ABD doları gibi ihracat rakamları, ancak Türkiye ihracatının toplamı için telaffuz edilebiliyordu. O da 1974 yılı için sadece 1.5 milyar ABD dolarının biraz üzerinde idi. 1975 yılında ise ihracatımız maalesef 1.4 milyar ABD doları seviyesine gerilemişti. 2 milyar ABD dolarını geçmek ise ancak 1978 yılına kısmet olmuştu. Bugün ise 2012 yılsonu itibariyle tek bir işletmemiz 4 ve 10’dan fazla işletmemiz bir milyar ABD dolarının üzerinde ihracat yapmış. 2012 ülke ihracat rakamımız ise 152 milyar ABD dolarını geçmiş durumda. Başka bir deyişle ihracatımız mesleğe giriş günümüze göre 101 katın üzerinde artış göstermiş.
1970’li yıllarda satacak ürün bulmakta zorlanırdık. Yurtdışından talep aldığımız sanayi ürünlerinin yurtiçindeki üreticilerinin azlığı veya hiç olmaması, bizleri dar alanda oynamaya yöneltiyordu. Zira yurtiçi üretimleri kısıtlı kalan sanayi ürünlerimizin ezici bir çoğunluğu için verdiğimiz tekliflerde fiyatlarımız uluslararası rakiplerimize göre pahalı bulunurdu.Daha sonra yapılan yatırımlar sayesinde, hem üretim yelpazeleri genişledi hem de üretici sayıları arttı. Ancak en büyük hamle, 1980 yılı sonrasında rahmetli Turgut Özal sayesinde, “Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu“ değişiklikleri ile yapıldı ve sonrasında gelen benzeri tedbirler ile ihracatımız artmaya başladı. 1980 yılında 3 milyar ABD dolarına yaslanan ihracatımız bu tedbirler sonrasında 1990 yılında 13 milyar ABD dolarına yaslandı. 2000 yılında 28 milyar ABD dolarını yakalamaya çalışan ihracatçılarımız 2007 ‘de 100 ABD doları sınırını geçti.
Kuşkusuz bu artışlarda devletin destekleri önemliydi. Amma başka sohbetlerimizde de sözünü ettiğimiz üzere, yüzde 5’ten başlayarak yüzde 45’e varan vergi iade listelerinin cazibesine kapılan kötü niyetli kişilerin başlattığı “Hayali İhracat“ hamlesi, daha sonraki yıllarda bu vergi iadesi listelerinin kaldırılmasına karşın, kendisine değişik yollar bularak devam etti. Bu da dış ticaret bürokrasisinin, bu tür hayali ihracatçılardan devleti koruma düşüncesi ile hareketleri sonucu, ihracata verilen desteklerin hep yakındığımız türden gecikmelerine neden olmaya başladı. Gerek bürokrasinin doğal ağırlığı gerekse bürokratların hem kendilerini hem de devleti riskten uzak tutma çabaları, biz ihracatçıları verilen desteklere soğuk bakmaya yönlendirdi. En çok kullanılan fuar desteklerinin bile kullanım yoğunluğu ihracatçı sayısı ile kıyaslandığında ne durumda kalıyor? Öte yandan ihracatçıların en büyük şikayeti olan desteklerin bıktırıcı sürelerde geç ödenmesi “Aman kalsın, onunla uğraşacağıma kendi cebime bakarım“ düşüncesinin yayılmasına ve yerleşmesine neden olmakta. Destek ödemelerinde Bakanlığın iş yükünü azaltmak için devreye alınan İhracatçı Birlikleri de maalesef işi hızlandırmakta pek de başarılı olamamaktadırlar. Zira destek ödemeleri çoğunlukla Birliklerin elinden geçtikten sonra yine Bakanlığa gitmekte ve ödeme emri orada çıkarılmakta.
İhracat piyasasındaki insan kaynağı niteliği artmakta amma nicelik bizi karamsar kılıyor. 2023 yılına ve 500 milyar ABD doları ihracat hedefine şunun şurasında ne kaldı amma ihracat ordusunun personelindeki nitelikli eleman sayısı ne kadar artıyor o çok şüpheli. Devamlı üzerine basarak söylediğimiz bir şeyi tekrar edelim; “İş hayatındaki elemanları eğitmekten daha çok, alt yapıya eğitim vermeliyiz.” Maalesef “Dış ticaret okuyan öğrencilerimiz“ bu mesleğin niteliklerinden uzak ve hatta adı “Dış ve uluslararası“ olan bir meslekte en çok gerekli ve hatta olmazsa olmaz olan, en az bir yabancı dil bilme niteliğinden uzaktırlar. Bu niteliği gençlerimize kazandırmak zorundayız.
Bürokrasi ile iş dünyasının beraberlikleri mümkün olduğunca arttırılmalı ve bürokratların iş dünyasının, işadamı penceresinden nasıl göründüğünü anlamaları sağlanmalıdır. Karar mekanizmalarında da iş hayatından ancak siyasetten uzak teknik bilgisi yüksek kişilerin bulunması sağlanmalıdır. Türkiye 20 yıldan bu yana hep ilk 20 büyük ekonomi arasında olmuştur. Ancak 2012 yılı verilerine göre dünya ihracatçıları arasında 33. ve ithalatçıları arasında da 22. sırada yer almaktadır. (www.trademap.org) Bu iş politikacıları aşar çünkü memleket meselesi hepimizindir ve unutmayalım ki insan kaynağı her kaynağın önünde gider.
Plan, proje, tahmin güzel de KİM YAPACAK?
Cevap; BİZ ve HEP BİRLİKTE İNSAN YETİŞTİREREK.