40 milyarlık piyasa…

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Karadenizli dostların "hamsiden başka balık tanımam" dedikleri gibi, bizler de "piyasa" denilince sadece menkul kıymetler borsasını, dövizi anlar olduk! "Piyasalar" kavramını türettik. Türetmekle kalmadık; üstüne üstlük bir de "tüzel kişilik" bahşettik.

O kadar ki "piyasalar" konuşmaya başladı: "Şöyle dedi, böyle tepki verdi, şuna sinirlendi, bunu sevdi" gibi…  Memleket siyasetinde, ekonomisinde olup biten ne varsa, kulaklarımızı önce oradan gelecek "sinyallere" diktik.

Ülkeyi yöneten ve her gün, her an, her konuda konuşan "siyasi iktidar erbabı" bile "piyasalardan" korkar; "dil ayarını" bu soyut dünyadan gelecek tepkilere göre ayarlar oldu: "Acaba, şunu söylersem piyasalar bozulur mu?"

Sonuçta; borsadan, dövizden, faizden; yani para ve sermaye piyasasından başka piyasa tanımaz bir ekonomi kamuoyu oluştu. Bu oluşum "kemikleşti." 

Ekonominin can damarı olan "üretim piyasaları" unutuldu. Bu piyasaları ilgilendiren olaylar, sorunlar kemikleşmiş kamuoyu algılamasının sınırlarını aşamaz hale geldi.

Para önemli de…

Sanayide, tarımda üretim; ticarette sağlam zeminler üstüne inşa edilmiş alış-veriş piyasası çok daha önemli. Bunlar olmasa, para tek başına ekonomide "akacak" damar bulabilir mi?

Üretim ile tüketim kanatları  ekonominin "gövdesini" havalandırabilir mi? Bu kanatlar arasında ilişkiyi, iletişimi, ürün iletimini sağlayan "ticaret modülü" düzgün çalışmazsa, sistem işler mi?

Türkiye tarımında üretim-ticaret-tüketim zincirini "halkalayan" piyasalar arasında  yaş sebze ve meyve piyasası, tüm piyasalar arasında ön sıralarda gelir.

Bugünkü fiyatlarla yılda 40 milyar TL hacminde "ciro" döndüren; toptancı halleri,  komisyoncuları, tacirleri; ayrıca tarladan nihai tüketim birimlerine, semt pazarlarına kadar yarattığı önemli istihdam, iş, aş, geçim hacmiyle bu sektör; önemsenmesi, sorunları dikkate alınması, sorunları çözülmesi, düzenlenmesi gerekli "gerçek" bir piyasa değilse, başka nedir?

Modernizasyon ama..

Hükümetin TBMM'ne sevkettiği " Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı" bu büyük piyasanın yeniden yapılandırılması değilse de, esaslı şekilde elden geçirilmesini amaçlıyor. Tasarı dikkatle okunduğunda, amacın "özüne" sindirilmiş bir "modernizasyon" niyeti hissediliyor.

Yaş sebze ve meyvede üretim-iletim-dağıtım-tüketim bütünselliğini oluşturan  farklı işlevlere sahip birim ve yapılanmaların, sektördeki tüm bileşenlerin "çıkar dengelerini" koruyacak şekilde yeniden düzenlenmesi; şüphesiz olumlu ve gerekli.

Ancak, tasarı bu niyet ve amaçları taşır görünüse de, özellikle piyasa bileşenleri arasındaki çıkar ilişkileri açısından bazı önemli sorunları ve karşıtlıkları da barındırıyor ve bu yönüyle sektör meslek kuruluşları arasında farklı değerlendirme ve  eleştirilere uğruyor. Sektör kuruluşları deyince, aslında günlük hayatta çoğumuzun dikkat ve ilgisini çekmeyen ciddi bir yapılanma sözkonusu.

Türkiye sathına yaygın yerel dernekler ve bunların bir araya geldiği üç federasyonlu bu yapılanmada tasarıyı bazı düzeltmelerin yapılması kaydıyla esasen destekleyenler olduğu gibi, düzenlemelerin öngörülen amaçlara ulaşamayacağını savunanlar var.

Bu kuruluşlar arasında en sert eleştiriler İstanbul Yaş Meyve Sebze Bostan Komisyoncuları Derneği (İSMEYDER) Başkanı Nevzat Dayan'dan geliyor. Ama, onların istediği de esasta diğerlerinden farklı değil. Özetlemek gerekirse: Madem yeniden düzenleyeceksiniz, sektörü tüm bileşenleriyle kucaklayan, mevcut sorunları gerçekten çözecek bir kanun çıkarın. Bu haliyle, düşündükleriniz gerçekleşemez.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013