4 Kasım öncesi ve sonrası
IFRI (Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü) üst düzey danışmanı Dominique Moisi "Duygusallık Jeopolitikası" (Geopolitique de l'emotion) isimli kitabında, Barack Obama'nın ABD Başkanı seçilmesi ile birlikte dünya tarihinde 4 Kasım öncesi ve 4 Kasım sonrası diye iki farklı dönemin olduğunu söylüyor. Filozof ve psikalist Jacques-Alain Miller ise dünya ABD'yi bir tür "kötülük imparatorluğu"na çeviren Bush-Cheney yönetiminini ardından, Obama'nın "insanlığın kurtarıcısı" olarak görüldüğünü ifade ediyor.
Aslında sadece ABD'liler değil, tüm dünya bir kurtarıcı olarak görüyor Barack Obama'yı. "Dünya 4 Kasım'dan bu yana değişti. Bu şoku küçümsememek gerekli. Dünyanın en önemli ülkesi kimlik değiştirdi, kendine bakışını değiştirdi biz de ona bakışımızı değiştirdik. 4 Kasım'dan öncesi ve sonrası var artık" diyen Moisi'ye göre, Bush yönetiminde tüm dünyaya hakim olan korku kültürünün yanında, artık umut kültürü de var. "Umut kültürü ABD'nin temelinde her zaman var oldu. Şimdi yeniden sahneye çıkıyor. ABD tarihi farklı dönemlerden oluşuyor. Obama'nın zaferi de umut döneminin başlangıcı oldu. Sorunlar hâlâ aynı ama, bundan sonra bu sorunlara bakış açısı farklı olacak" diyor Moisi.
Afrika'nın uyanışı başka bir kıtada başladı
Peki, "Duygusallık Jeopolitikası" kitabının yazarına göre, Obama'nın seçiminde duygusallığın payı ne? Moisi, Obama'nın zaferinin nedenlerinin, seçilmesine yol açan şartlardan farklı olduğunu ifade ediyor. "ABD'nin yakın tarihinde, ekonominin kötü gittiği dönemlerde, bir kez dışında her defasında iktidardaki parti seçimleri kaybetti" diyen Moisi, bu sefer sadece ekonominin kötü gitmediğini, aynı zamanda ABD seçmenin karşısına farklı ve karizmatik bir kişiliğin çıktığını söylüyor. Moisi'ye göre, Obama'nın en büyük şansı ABD olması, çünkü ABD dışında bu başarı hikayesini yazması söz konusu olamazdı. "Kenyalı, Endonezya'da büyümüş, ikinci adı Hüseyin olan birinin ABD Başkanı olması bir hayal gibi. Bu ABD rüyasının gerçekleşmesi anlamına geliyor" diyen Moisi, Obama'nın zaferinin dünya genelindeki zenci halk için de inanılmaz bir gurur kaynağı olduğuna dikkat çekiyor. "Zenci ırk dünya genelinde hoşgörüsüzlük ve önyargılardan en fazla etkilenen ırk oldu. Şu anda haklı bir gurur yaşıyorlar. Obama'nın zaferi, bugüne kadar yaşadıkları aşağılanmanının bir intikamı bir bakıma" diyor Moisi ve ekliyor: "Obama'nın zaferi kısa vadede Afrika'nın geleceğini etkilemez. Yolsuzluk, fakirlik, çatışmalar hâlâ devam ediyor bu kıtada. Fakat uzun vadede tarihten alınan bu rövanş Afrika kıtasının kendine güvenini kazanmasını sağlayabilir. Obama bunu ABD'de yaptı, biz de Afrika'da yapabiliriz diyebilirler. Dolayısıyla Afrika'nın uyanışı 4 Kasım'da başka bir kıtada başladı aslında."
Duygular düne oranla daha mı önemli?
Milli ve ideolojik duyguların her zaman var olduğunu söyleyen Moisi, küreselleşmenin bu duyguları güçlendirdiğine de dikkat çekiyor. "Dünya genelindeki tutkuları doğrudan yaşıyoruz bunlar da bizim duygularımızı etkiliyor" diyen Moisi, olumlu duygular galip geldiğinde, bunun tüm dünyayı etkileyebileceğini söylüyor ve Obama'nın seçilmesi de tüm dünyayı olumlu etkileyebilecek bir gelişme.
"Obamania"
Zaten Obama'nın zaferi sadece ABD'de değil, tüm dünyada çoşkuyla karşılandı. Hatta filozof ve psikanalist Jacques-Alain Miller dünya genelinde bir tür "Obamania" yaşandığını söylüyor. "ABD dünyadaki tek büyük güç. Bush'a karşı duyulan fobi dünya genelinde söz konusuydu. Şimdi de Obama'ya duyulan hayranlık küresel boyutta" diyor Miller. Obama, tüm evrenin "aynası olan insan" olarak görülüyor diyen Miller, Obama'nın dünyayı tüm farklılıkları ile temsil ettiğini ifade ediyor: "Afrikalı, Amerikalı, siyah ve beyaz, erkek, modayı yakından takip ediyor, yakışıklı, bakımlı, kibar.. McCain'in tam tersi" tanımlarını kullanıyor Miller Obama'yı tarif ederken. Herkesin Obama'yı büyük bir çoşku, hayranlık ve sevgiyle karşılamasının başlıca nedenlerinden birisi ise Bush'a duyulan nefret büyük ölçüde. Miller bu nefreti şu kelimelerle ifade ediyor: "Bush Nixon'dan daha kötüsünü yaptı, Kyoto Protokolü'nü imzalamayarak, uluslararası kurumları aşağılayarak, Irak'a saldırarak, işkence polikasını sürdürerek, güce taparak 'insanlık düşmanı' oldu. Yardımcısı Dick Cheney ile birlikte ABD'yi "kötülük imparatorluğu" yapmayı başardı. Obama ABD'liler için insanlığın kurtuluşu anlamına geliyor. İyilik anlamına geliyor. Diğerlerini, farklı olanları, fakirleri dinlemek, onlara saygı göstermek anlamına geliyor."
Kuşkusuz Obama bugün tüm dünyanın en sevilen insanı. Bir başarısızlık durumunda yaşanabilecek hayal kırıklığı da bu sevgi kadar büyük olacaktır. Miler, Obama'nın bir film gibi konuştuğunu söylüyor. Umarız filmin sonu da iyi biter.