4 imalat alt sektöründe rekor üretim artışı
İmalat sanayinin diğer ulaşım araçları alt sektöründe yıllık bazda yüzde 51,5’le üretim rekoru kırıldı. Bunu yüzde 22,2 ile motorlu kara taşıtları, yüzde 20,8’le tütün ürünleri, yüzde 15,1’le fabrikasyon metal ürünleri izledi.
Sanayi üretimi mayısta, önceki aya göre yüzde 1,1 artarken, yıllık bazda yüzde 0,2 azaldı. Yıllık bazda üretim madencilikte yüzde 7,1, elektrik, gaz ve buhar sektöründe yüzde 1,3 düşerken, imalat sanayi genelinde yüzde 0,6 arttı.
Toplam sanayi üretimi, genel seçimlerin yapıldığı mayıs ayında yıllık bazda düşüşe devam ederken, performansta imalat alt sektörleri arasındaki ayrışma dikkati çekti. Çoğu alt sektör kan kaybı yaşarken, özellikle dördünde ise üretim rekoru kırıldı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, sanayinin mayıs ayı performansı beklentileri karşılamadı.
Toplam sanayi üretimi mayıs ayında, nisana göre yüzde 1,1’lik bir artış kaydederken, yıllık bazda ise yüzde 1,5’lik artış beklentisinin aksine yüzde 0,2 azaldı. Ocak ayında yıllık bazda yüzde 4,6 artan sanayi üretiminde, Türkiye’nin depremlerle sarsıldığı şubatta bunun da etkisiyle yüzde 8,2 oranında sert düşüş yaşanmıştı. Sanayi üretimi yıllık bazda martta yüzde 0,4’lük bir artış kaydederken, nisanda da yüzde 1,2 daralmıştı.
En büyük katkı imalattan
Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, yıllık bazda ise madencilik ve taş ocakçılığı sektörü üretimi yüzde 7,1 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 1,3 azalırken, imalat sanayi üretimi yüzde 0,6 arttı.
Toplam sanayi üretimindeki yıllık değişime madencilik ve taş ocakçılığı ile elektrik gaz sektörü 0,3’er puan negatif, imalat sanayi ise 0,5 puan pozitif katkı yaptı.
Toplam sanayi üretimindeki aylık yüzde 1,1’lik artış da büyük oranda imalat sanayiinden kaynaklandı.
Mayısta önceki aya göre madencilik ve taş ocakçılığı üretimindeki yüzde 2,4’lük artış toplam sanayi üretimine 0,1 puan, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü üretimindeki yüzde 2,4 artış ise 0,3 puan etki yaparken, imalat sanayi sektörü üretimindeki yüzde 0,9’luk artış, toplam sanayi üretimine 0,8 puan katkı yaptı.
4 alt sektörde rekor artış
İmalatta, mayıs ayında yıllık bazda bir kısım alt sektörde rekor düzeyde üretim artışları, diğer kısımda ise sert düşüşler dikkati çekti. Geçen yılın aynı ayına göre diğer (kara taşıtları dışındaki) ulaşım araçları üretiminde yüzde 51,5’le artış rekoru kırıldı.
Üretim, motorlu kara taşıtlarında yüzde 22,2 ve tütün ürünlerinde yüzde 20,8’le yüksek oranda arttı. Üretimin en hızlı arttığı sektörlerden biri de yüzde 15,1’le fabrikasyon metal ürünleri oldu.
Ayrıca üretim deride yüzde 9,8, elektrikli teçhizatta yüzde 9,2, giyimde yüzde 9,1, mobilyada yüzde 8,9’la yüksek oranda arttı, kauçuk ve plastik ürünlerinde de yüzde 0,3 artış gösterdi. Yıllık bazda en fazla üretim düşüşü ise yüzde 19,9’la rafine petrol ürünlerinde.
Kayıtlı medyanın basımı ve çoğaltımı sektöründe yüzde 14,9 kâğıtta yüzde 13,3, temel eczacılıkta yüzde 12,5, kimyasal ürünlerde yüzde 12,2, bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünler yüzde 10,5 ve tekstil yüzde 10’la en sert üretim düşüşü yaşanan alt sektörler arasında yer aldı. Üretim ayrıca yıllık bazda ana metal sanayiinde yüzde 9,5, içecek imalatında yüzde 8,9, diğer metalik olmayan minerallerde yüzde 8,8, ağaç ve ağaç ürünlerinde yüzde 8,2 ve gıdada yüzde 2,9 oranında düşüş gösterdi.
2. çeyrek büyümesine etkisi
Sanayi üretimi, gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) büyümesine etki yapan faktörlerin başında geliyor. Ocaktaki görece iyi performansın ardından sanayide deprem ayı şubatta ciddi kan kaybı yaşanmış, martta da beklenen toparlanma gelmemiş, ancak yılın ilk çeyreğindeki GSYH büyüme oranı yüzde 4 olmuştu.
Sanayi üretiminde nisan ve mayıstaki negatif yönlü seyir ve uzun bayram tatilinin olduğu hazirana ilişkin beklentiler, ikinci çeyrek GSYH performansı için pozitif beklentileri fazla desteklemiyor. Üçüncü çeyrekte ise büyüme performansını temmuz-eylül dönemi gelişmeleri belirleyecek. Bu dönem için de ekonomide devam eden genel kredi darlığı ve AB’de durgunluk başlıca riskleri oluşturuyor.