’35 yaş altı nüfusu sanatla baştan çıkaracağız’
Türkiye’de sanat, gerek ekonomik gerekse toplumsal katkı anlamında en seyrek gündeme gelen konulardan biri. Son dönemde çağdaş sanatçıların bu piyasaya katkıları dikkat çekici sonuçlar doğursa da hala bir sektör olarak istenilen derinliğe ulaşılmış değil. Sanatla ilgili tüm kesimler piyasanın bugünkü durumuyla ilgili birçok neden-sonuç ilişkisi gösteriyor. Daha da önemlisi bu amaçla yeni araştırmalar yapılıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aylin Seçkin ve öğrencilerinin geçtiğimiz sonbaharda yaptığı araştırma ise toplumun sanat eserlerini nasıl algıladığı ve hayatında ne kadar yer vermek istediğine yönelik önemli ipuçlarını gözler önüne seriyor. Prof. Dr Aylin Seçkin, Türkiye’de yüksek öğretim düzeyinde ders veren az sayıda akademisyenden biri. 35 kişilik sınıfında bu işe merak sarmış gençler var. İşte o gençler Eylül 2018’de yapılan ve 74 bin kişinin ziyaret ettiği Contemporary İstanbul Fuarı’nda bir ankete imza atmış, toplumun nabzını tutmuş. Bin 286 kişiyle yüz yüze yapılan ankette, “Duvarınızda ne asılı” sorusuna verilen yanıtların yüzde 49’u “sanat eseri niteliğinde tablo” şeklinde. Tabloyu yüzde 28 ile ayna ve dekorasyon ürünleri izliyor. Araştırma sonuçları, geçtiğimiz hafta Prof. Dr. Aylin Seçkin ve Contemporary İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli ev sahipliğindeki toplantıyla açıklandı.
Yeni eğitim projeleri yolda
Anketin hem Güreli hem de Seçkin açısından umut verici sonuçları arasında 18 yaşın altındaki gençlerin sanata ilgisinin giderek artması var. Sektörü değerlendiren her iki isim de sanatın hak ettiği yere gelmesi için öncelikle gençlerin gönlünü çalmak gerektiğini düşünüyor. “Sanata ilginin satın almaya dönüşmesi için yıldırım aşkı gibi bir şey lazım. Yani eser, göreni anında baştan çıkarmalı, kendine aşık etmeli” diyen Prof. Dr. Aylin Seçkin, öğrencilerini koleksiyonerlerin evlerine götürerek onlarda bir farkındalık yaratmaya çalıştığını vurguluyor. Çünkü Seçkin’e göre bu aşkın temelinde bireyin sanatı öğrenmesi yatıyor.
Ali Güreli de her işte olduğu gibi koleksiyonerlikte de eğitimin şart olduğuna katılıyor. Bu yüzden diyor ki, “Koleksiyonerliğiyle tanınan iş insanları bile bize gelip eğitim almak istiyorlar. Biz de bu eğitimleri Türkiye’de oturtmak için işin uzmanlarına, Amerika ve Almanya’nın önde gelen kurumlarına gittik. Onların modüllerini Türkiye’ye getirip burada bir eğitim sistemi oturtacağız. Hedefimiz 35 yaş altı nüfusu sanat konusunda baştan çıkarmak.”
14 yıllık bir çalışmanın sonucunda Çağdaş İstanbul Sanat, Kültür ve Eğitim Vakfı’nı (ÇİV) kurduklarını hatırlatan Ali Güreli, amaçlarının sanata ilginin yayılması için yapılan yatırımlara tüm Türkiye’yi dahil etmek olduğunun altını çiziyor. "Yeni bir vakıf kurduk. Amacımız bunun herkesin, tüm Türkiye’nin yatırımı olması" diyor.
Vakfın projelerinin başında gençleri bilgilendirmek, sanat yatırımı konusunda cesaretlendirmek için eğitim hareketi başlatmak var. Amerika’daki New Museum, vakfın bu amaçla görüştüğü kurumlardan biri. Ali Güreli, “Onların eğitim programını Türkiye’ye getirmeyi planlıyoruz. Türkiye’deki eğitmenlerle onların modüllerini uygulayacağız. Sonra da Türkiye'deki üniversiteler ve eğitim kurumlarıyla işbirliği yapacağız” diye anlatıyor planı.
Yurtdışındaki Türk yatırımcılar devrede
Contemporary İstanbul’un geçen yıl başlattığı “Galeri Destek Programı”nın da başarıyla sürdüğünü söylüyor Ali Güreli. Dünyadaki büyük galerilerin Türkiye’ye ilgi duymalarına rağmen 2016’dan bu yana gelmekten çekindiğini söyleyen Güreli, hedefl erinin bu algıyı yıkmak olduğunu ifade ediyor. Projeyi de şöyle anlatıyor: “Galerileri Türkiye konusunda cesaretlendirecek destekçilere ihtiyaç vardı. Çünkü koleksiyonerler Türkiye’ye gelmez olmuşlardı ve bu sektörün başrolünde onlar var. Biz de beş hedef ülke belirledik. Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (DEİK) ile işbirliği yaptık. Bu beş ülkenin iş konseyleri başkanlarını davet ettik. Durumu anlattık ve bu ülkelerde yatırımcı olarak öne çıkan Türk şirketlerinden destek istedik. Örneğin Romanya’da Özyeğin Grubu’nun önemli yatırımları var. Dedik ki, ‘Romanya’daki üç galerinin Türkiye’de sergi organizasyonu maliyetinin yüzde 60’ını karşılar mısınız’. Bu çok hoşlarına gitti. Aynı şekilde Fransa, Amerika, Portekiz ve Hollanda için de şirketlerle görüştük. Her ülkeyi bir şirket üstlendi. Sadece Amerika’da organizasyon büyüktü, o nedenle Murat Köprülü’nün de kurucularından olduğu Amerikan Türk Cemiyeti ile birkaç grubun daha ortaklığında galerileri getirdik.”
Galeri Destek Programı’na bu yıl yeni ülkeler eklenecek. Ali Güreli, 2019’da Kale Grubu ile İtalya, Arzum ile Çin, Anadolu Grubu ile de Rusya ve Gürcistan’a yöneleceklerini söylüyor.
‘Bir müze en az 10 yıllık yatırımdır bu yıl meyveler toplanacak’
Contemporary İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli, "Türk sanatı 2019'dan çok şey bekliyor. Ekonomi sıkıntılı ama sanat yatırımları uzun vadeli bakar piyasaya. Uzun yıllar yaptığı yatırımların meyvelerini toplamayı bekler ve 2019 böyle bir yıl olarak görülüyor” diyor. Bu görüşün nedeni 2019’da açılması beklenen müzeler. Bir müze yatırımının en az 10 yıllık bir hazırlık gerektirdiğini anlatan Güreli, yatırım maliyetinin ise metrekare başına 2 bin 500 dolardan başladığını söylüyor. Bu yıl için planlanan açılışların ertelenmediğine dikkat çeken Güreli’nin beklediği müzeler şunlar: Mimar Sinan Üniversitesi’nin Emin Arolat projesi olan müzesi, Koç Vakfı’nın yatırımı olan Arter Müzesi, Eskişehir’de Polimex Grubu’nun yaptığı Odunpazarı Modern Müze. Bu yatırımların çok önceden planlandığını ve aslında şehre yatırım olduğunu vurgulayan Güreli, 2019’un sanata yatırım yılı olacağına inanıyor.
‘Kuru sabitleyen galeriler oldu’
Türkiye’de sanat ekonomisinin büyüklüğü son yıllarda düşüşte. 2014-15 dönemine göre yüzde 50 oranında küçülen sektörde şu anda toplam 150 milyon dolar seviyesinde iş hacmi var. Ali Güreli bu tablonun yeni projelerle yukarılara taşınabileceğini söylüyor. Bunun için sektördeki tüm oyuncuların birtakım fedakarlıklar yaptıklarına da değiniyor. Bunun bir örneği de geçtiğimiz yaz yaşanan döviz hareketliliğinde görülmüş. Güreli diyor ki, “Çağdaş sanatın değeri TL bazında azaldı. Doğru eseri doğru fiyata sunarsanız alıcısı çıkar. Yaz aylarında kurdaki artış bazı galerilerin stratejik kararlar almasına neden oldu. Burada galeriler çok doğru adımlar atarak sanatçının uluslararası alandaki değerini düşürmemek adına euro bazında eserin fiyatını sabit tuttu ve Türkiye’deki koleksiyonerlere dönüp ‘euro-TL paritesini 5 TL’de sabitledim’ dedi. Bu önemli bir adımdı.”
Türkiye’de 20-25 koleksiyoner aile var
Ali Güreli’nin verdiği bilgilere göre Türkiye’de Osmanlı dönemi eserlerinden modern sanata kadar olan yelpazede alım yapan önemli ailelerin üyeleri var. 20-25 kadar ailenin iki ve üçüncü jenerasyon üyelerine kadar sirayet eden bu kültürün önemli bir koleksiyoner piyasası oluşturduğunu anlatan Güreli, “Buna yeni ekonomi kuşağını da eklemek gerekiyor. Bunlar da 300-400 kişi civarında. Bir de arkadan gelen genç kuşaktan bahsetmeliyiz. Onların içerdiği potansiyel de yüzde 9. Araştırmamıza göre gençlerin yüzde 9’u koleksiyoner olmak istiyor. Bunlar sanat ekonomisi açısından umut verici” diyor.