3 Japon devi Bursalı Emaş’ı satın aldı
Son yıllarda Türkiye’de en fazla şirket alanların menşesi sorulsa büyük ihtimalle yanıtı Japonya olurdu. Denso, Marubeni, Nikkei, Toyo, Taheda Pharma, Ajinomoto, Mitsui, Kansai, Hitachi, GS Yuasa, Mitsubishi gibi ciroları milyar dolarlarla ölçülen Japon devleri, son 5 yılda yaklaşık 2 milyar dolar ödeyerek pek çok Türk şirketine ya ortak oldu ya da tamamını satın aldı. 2019’da da Türkiye’de Japon rüzgarı devam etti ve sektörün önemli oyuncularından Betek, Japon devi Nippon Paint’e devredildi. Japonya’nın en önemli kimya devlerinden DIC Corporation’a ait Sun Chemical, İzmir’de üretim yapan Makrochemical Endüstriyel Kimyasalları adlı şirketin tamamını satın almak için Rekabet Kurumu’ndan onay alırken, Sabancı Holding’e ait Temsa’nın iş makinaları birimi de Japon Marubeni ile masada. İşte bu listeye bir şirket daha ekleniyor. Bir Türk şirketi daha Japonlar tarafından satın alınıyor.
Türkiye’nin önemli plastik üreticilerinden olan Emaş satılıyor. Ancak tek bir Japon şirketine değil. 3 Japon devinin birlikte kurduğu ortak bir firmaya devrediliyor.
SUMITOMO, ITOCHU VE TOYO KURDU
İmzaların geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız atıldığı Emaş’ı alan ise İngiltere’de kurulu bulunan Sumika Polymer Compounds Europa. Her ne kadar Londra merkezli görünse de bu şirketin ortakları 3 Japon devi. 2007’de İngiltere’de konsorsiyum şeklinde kurulan Sumika’nın yüzde 55.1’i Sumitomo’nun. Geri kalan yüzde 19.9’luk hisse Itochu Corporation’a, yüzde 25 ise Toyo Ink’e ait.
1615 yılında kurulan Sumitomo, Japonya’nın en eski gruplarından. 404 yıl önce bir Budist rahip olan Sumitomo Masatomo tarafından kurulan bu devin 47 milyar dolarlık cirosu, 73 binden fazla çalışanı var. Japon devlerine verilen Keiretsu unvanına sahip Sumitomo Group, 18 milyar dolarla dünyanın en değerli 291’inci şirketi.
1858 yılında Osoka’da kurulan Itochu, Japonya’da “sogo shosha” adı verilen genel ticaret devlerinden biri. Fortune Global tarafından 44.7 milyar dolarla dünyanın en büyük 215’inci firması olarak geçiyor.
3 FABRİKASI VAR
Dünyanın en büyük mürekkep şirketlerinden biri olan ve Türkiye’de de faaliyet gösteren Toyo Ink ise Manisa’da üretim yapıyor. 2016 yılında DYO'nun mürekkep bölümünü satın alarak Türkiye'ye yatırımlarını başlatan Toyo Ink’in kökleri 1896 yılına uzanıyor. Kamatoro Kobayashi tarafından Tokyo'daki ilk mürekkep dükkanını kurulmasıyla faaliyete başlayan şirketin 8 binden fazla çalışanı var.
Gelelim 3 Japon devinin satın aldığı Emaş’a…
1978 yılında Akçe Plastik ile başlayan üretim, 1984’te Emaş adını aldı. Bursa’da ilk üretim tesisini kuran şirket, 2004’te sahibi olduğu Almen AŞ ile tesislerine devam etti. Toplam 3 tesisi bulunan Emaş’ın 150’den fazla çalışanı bulunuyor. Şirket, başta otomotiv ve beyaz eşya sektörü olmak üzere birçok alana yönelik çalışıyor.
Sahte saat, hem ekonomiye hem sağlığa zarar veriyor
Şubat ayında sizlerle Türkiye’de hızla artan sahte ürünlerle ilgili bir haber paylaşmıştık. “7.2 milyar dolarlık kaçak var” başlığıyla verdiğimiz haberde Avrupa ülkeleri ve ABD’de sahte ürünlerle mücadelelerden örnekler verip, Türkiye’deki baskınlar hakkında detaylı bilgiler sunmuştuk. Sahte ürünlerde özellikle saat konusunun hızla yayıldığı, milyon dolarlık saatlerin baskınlarla ele geçirildiğini, sektörün ileri gelen isimlerinden bilgileri bu sayfalarda sunmuştuk.
Geçtiğimiz günlerde Saat&Saat’in Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Kaya’nın düzenlediği toplantıya katıldım ve gelinen noktayı sordum. Önce Türkiye’deki saat piyasası hakkında bilgi veren Kaya, hızlı bir küçülme sürecinin olduğunu ifade ediyor. Bu yılın ilk çeyreğinde saat ithalatının 2.4 milyon adet olarak gerçekleştiğini ifade eden Kaya’nın verdiği bilgilere göre bir önceki yılın aynı döneminde bu rakam 3.5 milyon olmuş. Kaya, “Türkiye’de ciro bazında ise ithalatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 46.3 küçülerek 44.9 milyon dolar oldu” diyor.
Adetsel bazda sahte ve ucuz saat ithalatının artmasının sektördeki daralmada temel etken olduğunu anlatan Kaya, sahte ürünlerin birçok internet sitesi vasıtasıyla orijinal diye satıldığına dikkat çekiyor. Kaya, “Konuya ilişkin hem gümrüklerle hem de Ankara’daki bürokratlarla görüşmeler gerçekleştiriyoruz” diye konuşuyor.
Sahte saat sadece sektör ve ülke ekonomi açısından değil, sağlık açısından da büyük risk taşıyor. Kaya, şu bilgileri veriyor: “İnternet sitesi üzerinden alınan saat çeşitleri, teste gönderildiğinde bazı modellerde 6’da 3 bazı modellerde 6’da 4 kanserojen madde tespit edildi. Sahte saatlerin içerdiği kanserojen maddeler saati taktığınızda deri ile direkt temas ediyor. Ayrıca sahte saat ter, parfüm, su gibi etkenler nedeniyle zamanla oksitlendiği için bu zararlı maddeler havaya da karışıyor.”
Hatırlatalım; saatte sahteciliğin Türkiye’ye faturası: 7.2 milyar dolar. Bu miktarla 100 yataklı 18 hastane, yıllık 500 bin yolcu kapasiteli 5 havaalanı, 16 derslikli 130 okul, 300 öğrenci kapasiteli 50 yurt ve 130 kilometrelik bölünmüş yol gibi hizmetlerin herhangi biri yapılabiliyor!