“3-5 çalışanla ‘cafe’ açarım!” kolaycılığı tarih oluyor…
“O yapıyor, ben de yaparım”, “O kazanıyor, ben de kazanırım” mantığıyla furya halinde cafeler açıldı…
85 milyonluk ülkede cafe sayısı 200 binleri aştı…
***
Üretim ekonomisine birçok yönden zarar veren bu yapıya:
İstihdama katkısı ve/ veya “serbest piyasa kuralları” nedeniyle ses çıkarılamadı…
Hatta…
“Esnaf/KGF kredisi” gibi destekler sağlandı…
***
Sonuç mu?
Bu alandaki birçok yatırım, birbirini batırdı…
Daha zararlısı:
Bu yolla, gençlere cafe/kahve kültürü kazandırıldı…
Dahası:
Sanayici/çiftçi bu sayede çalışacak işçi bulamadı…
Üstüne:
Saatlerini cafelerde “verimsiz” bir şekilde harcayan yüzbinlerce kişide, sağlık problemleri başladı…
***
Bugün mü?
Kiralardaki yükseliş ve asgari ücrette yapılacak artış (1 fincan kahveyi 100 TL’ye indirmekten başka, ekonomiye katma değer sağlayamayan) “tüketim odaklı sektörleri” vurmaya başladı…
Furya halinde cafe açanları, furya halinde kapatma telaşı aldı…
VELHASIL
Böyle mi olmalıydı?
Eğitimle, yönlendirmelerle öğrenilecek/öğretilecek şeyler; zaman/kaynak yani “milli servet” kaybıyla mı öğrenilmeliydi?
***
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dün, haklı olarak verimsizliğe dikkat çekti…
Ve…
“Sanayici kısa vadede serzenişte bulunabilir ama sizi daha verimli olmaya zorlamamız gerekiyor.” dedi
***
İşini, dünya talebine göre geliştirmeye odaklı “az sayıda” sanayici/üretici:
İşini/ürününü geliştirmekle mi uğraşsın?
Kendinden kaynaklanmayan zorluklarla mı uğraşsın?
Sağladığı katma değerin, furya gibi kültürlerle, başkası tarafından israf edilmemesiyle mi uğraşsın?
Niteliksiz eğitim sayesinde yeteneklerini kaybetmiş ve/veya bu sayede ‘furya’, ‘kolaycılık’, ‘bağımlılık’ gibi kültürler edinerek daha da niteliksizleşmiş bir yapıyı, “verimli” hale getirmekle mi uğraşsın?