2840 değişikliği Rusya için mi?

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

 

1983 yılından beri yürürlükte bulunan 2840 Sayılı Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesi, Linyit ve  Demir Sahalarının Bazılarının İadesi Hakkında Kanun, 2'nci maddesinde öngörülen bir değişiklik için TBMM'de görüşülmeyi bekliyor. 


Hükümetin sevk ettiği tasarıyla yapılmak istenen değişiklik, ilk bakışta "sıradan" gözüküyor. Anılan maden sahalarının mülkiyeti devlette kalmak şartıyla özel sektör tarafından işletilmesi gibi bir "sıradanlık" bu. Üretimi  taşeronlaştırılmış linyit kömürü örneği var.


Ancak tasarının gerekçesi "sıradanlık algısını" şöyle bir sarsıyor: "Uygulamadaki bir takım farklılık ve tereddütleri gidermek; bor, uranyum ve toryum madenlerinin üretim ve zenginleştirme aşamasında günün teknolojisine uygun üretim yöntemlerinin hızlı ve etkin uygulanabilmesini sağlamak ve üretim maliyetlerini düşürmek için bir kısım işlerin hizmet alımı yoluyla gerçekleştirilmesi..."


Devlet eliyle...


2840'ta 16 Şubat 1994 tarihinde çıkarılan 3971 Sayılı Kanun'la şu değişiklik yapılmıştı:
"Bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi Devlet eliyle yapılır. Bu madenler için 6309 sayılı Maden Kanunu gereğince gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine verilmiş olan ruhsatlar iptal edilmiştir."
Bu bilgiden özel sektörün kanun değişikliğinden önce bor, uranyum ve toryum madenlerini arama ve işletme imkanına sahip kılındığı anlaşılıyor. Ancak, madencilik firmalarına verilen ruhsatların değişiklikle birlikte 6 ay içinde ilgili kamu kuruluşlarına iade edildiği de biliniyor.


Şimdi, 2840'ın "devlet eliyle işletilir" kesin hükmü TBMM'deki tasarıda "Uygulamadaki bir takım farklılık ve tereddütleri gidermek..." gerekçesiyle kaldırılıyor ve böylece 1994 yılı öncesine dönülüyor.


Nükleer anlaşma


Tasarı, Rusya Federasyonu'yla yapılan Nükleer Santral Anlaşması'yla ilintili okunduğunda farklı bir amacı işaretliyor.  Hatırlanacaktır; hükümetin 12 Mayıs 2010'ta Rusya Federasyonu ile imzaladığı  "Akkuyu'da Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma" 15 temmuz 2012'da TBMM'de onaylanarak kesinleşmişti..


Anlaşmayla, Rusya Federasyonu Devlet Atom Enerjisi Kurumu (ROSATAM)  nükleer santral konusunda tartışmasız "imtiyaz" tanımına girecek hak ve yetkilerde donatılmıştı.


Buna göre, Rusya, kuracağı "proje şirketiyle" toplam 4 bin 800 megavatlık 4 üniteden oluşacak santralin "sahibi" olacak; bu şirket  başlangıçta yine Rusya'nın "yetkilendireceği" diğer şirketlerin sermayelerine doğrudan veya dolaylı yüzde 100 payla katılacak. Daha sonra da sermaye payları yüzde 51'den aşağı düşürülmeyecek.


Anlaşma iki ülkenin nükleer santral konusunda tasarım, altyapı dahil inşa, işletim, üretilen elektriğin alım- satımı, kullanılmış nükleer yakıtın taşınması, santralın sökülmesi gibi çok geniş ve çeşitli alanda işbirliğini öngörüyor.


Rusya Federasyonu'na verilen nükleer santral imtiyazının, TBMM'ye sunulan tasarıyla ilgisi, anlaşmanın işbirliğini tanımlayan bölümünde yer alan şu cümlede netleşiyor: "Türkiye'deki yakıt üretim tesislerinin kurulması ve işletimi de dahil, nükleer yakıt döngüsü gibi konular..."
 

İşbirliği anlaşmasındaki bu cümle, ayrıca, tasarı gerekçesindeki "bor, uranyum ve toryum madenlerinin üretim ve zenginleştirmesinde günün teknolojisine uygun üretim yöntemlerinin hızlı ve etkin uygulanmasını sağlamak" cümlesiyle birlikte okunursa, Rusya'yı görmek kolaylaşır. Çünkü, tarif edilen teknoloji Türkiye'de yok, Rusya'da var!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013