2.8 milyonluk kayıp
Geçen hafta Brexit, yani İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma referandumunun ilk etkilerini üzerine yapılan yorumlar hakkında yazmıştık.
Daha çok endişe hakimdi ve duman dağılmadığı için net yorumlar yapabilmek için henüz çok erkendi.
Özellikle İngiltere’de üretim yapan Japon markalar arasında oldukça büyük bir endişe olduğu gözlemleniyordu.
Zira, Honda, Toyota ve Nissan’ın Avrupa pazarındaki yaptıkları satışların önemli bir bölümü Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren fabrikalardan imal ediliyor.
İngiltere’nin 20.6 milyar dolarlık endüstresinin yüzde 80’i ithal edilirken, ülkede üretilen araçların yüzde 60’ı da adadan ihraç ediliyor. Lakin zaman geçip görüş açısı netleşmeye başlayınca yorumların da giderek daha ayakları yere basıyor.
Nitekim Toyota’dan yapılan açıklamada Avensis ve Auris satışlarında yüzde 10’luk bir kayıp yaşanacağı ifade edildi.
İngiltere bazlı yapılan yorumlarda bu yıl dünya otomotiv endüstrisindeki üretimin toplamda 89 milyon düzeyinde olacağı belirtilirken, 2018 yılına kadar toplamda 2.8 milyon bir kaybın gerçekleşeceği belirtiliyor.
Sonuç olarak İngiltere’nin Brexit sonuçlarını hayata geçirip geçirmeyeceği netleşmese de İngilizleri, diğer ülkelerin de izlemesi halinde otomotiv endüstrisinde önemli kayıpların olacağı kesin gibi gözüküyor.
Farklı bir söylem gerekiyor
“ABD Merkez Bankası’nın (FED) ekonomideki gelişmelere göre izleyeceği para politikası,
► Brexit sonrası AB’deki siyasi ve ekonomik gelişmeler,
► AB ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) uygulayacağı para politikası,
► Çin ekonomisindeki gelişmeler ve gelişmekte olan ülkelere etkisi,
► Türkiye’de Enflasyon ve Cari işlemler açığındaki gelişim,
► Jeopolitik gelişmeler,
► Yapısal reformlara ait atılacak adımlar,
► Ekonomik aktivitenin gelişimi ve büyüme hızı…”
Bu beklentiler Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin her ay yaptığı satış değerlendirme bülteninden alındı. Tüm dünyada ve Türkiye’de çok önemli gelişmeler olurken, söz konusu beklentilerin hiç değişmemesi açıkçası beni biraz düşündürüyor. Sadece gündeme ilişkin bazı maddeler ekleniyor.
Zira, Türkiye gibi dinamikleri her geçen gün değişen bir pazarda beklenti ve değerlendirmeleri sabit tutmak sanki biraz kolaycılık gibi…
Kaldı ki bu gelişmeler ışığında şu olursa böyle olur diye tahminlerin de olmaması da bence oldukça yetersiz…
Sektörün yeni söylemlere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum