21 Kasım
Geçen hafta 21 Kasım Çarşamba günü, Gazetemizin, artık geleneksel kimliğe kavuşmuş bulunan “İhracatın Yıldızları “ yarışmasının 17.si yapıldı.
İlginç bir tesadüf eseri, aynı gün benim de köşemizi açıp yazarlığına başladığımın 12. yılı bitti ve “ İhracat Sohbetleri “ köşesi de 13 yaşına girdi. İhracatımızın Yıldızlarının ödüllerini vermenin keyfini yaşarken, köşemizin doğum gününü de gazeteden dostlarla ve ihracatçı dostlarımızla birlikte kutlamış olduk.
İhracatın Yıldızları yarışması hakkında söylenenlerden en çok hoşuma gideni, Sayın Hakan Güldağ’ın “ Kaybedeni olmayan yarışma “ ifadesidir. Gerçekten, bu yarışmaya katılmanın bile firmalarımıza bir ivme kazandırdığını birinci elden bilen birisiyim. Başvurup ödül alamayan bazı firmalarımızın, “ Bu defa kısmet değilmiş “ diyerek, sonraki yarışmalara daha hazırlıklı olarak başvurduklarını biliyorum. Hatta ödül alanların bile, ödül aldıkları yarışmalar sonrasında başka bir dalda başvuruda bulunduklarını görüyoruz. Bu bile, yarışmamızın firmalarda yarattığı motivasyonun bir göstergesidir.
Kaldı ki hep ifade ettiğim gibi “ Marifet iltifata tabidir “ Gazetemiz de bunu gayet iyi yapıyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Sayın İsmail Gülle, ihracatçı sayısının 71 bin olduğunu belirtti. Sadece sayı olarak bakarsanız güzel de ülkemizde mevcut işletme sayısının, aşağıda referansı verilen Türkiye İstatistik Kurumu ( TÜİK ) rakamlarına göre sanayi ve hizmet sektörlerinde 2 milyon 677 bin olduğunu düşünürseniz, bu sayı oldukça yetersiz. Bu sayıyı arttırmanın ve hatta özellikle KOBİ olarak nitelendirdiğimiz işletmeler arasındaki ihracatçıların sayısını daha fazla arttırmanın yollarını bulmalıyız.
Bununla ilgili önerilerimiz ara sıra sohbetlerimizde yer almaktadır.
Sayın Hakan Güldağ’ın konuşmasında “ İhracatçı sayısının 70 bini aşması mutluluk verici. Ancak son 10 yılda düzenli olarak ihracat yapabilen şirket sayısı 10 bini zar zor buluyor “ demesi, ihracatçı firmalarımızın sürdürülebilir bir ihracat yapısına sahip olamadıklarını gösteriyor.
Şimdi 15 Mayıs 2018 tarihinde yayınlanan sohbetimizden bir alıntı yapmak istiyorum. “UPS şirketi tarafından yayınlanan, 2016 tarihli “ European SME Exporting Insights Study / Avrupa KOBİ ihracatlarının İçyüzü Araştırması “ içeriğinde belirtildiğine göre, araştırma yapılan ülkelerdeki ihracat yapan KOBİ’lerin mevcut KOBİ sayısına oranla yüzdeleri ve sayıları şöyle;
Belçika % 27 / 74,062, Fransa % 27 / 252,303, Almanya % 28 / 216,846
İtalya %14 / 200,240 Hollanda % 23 / 59,972 Polonya % 23 / 121,056
İspanya % 13 / 94,061, İngiltere % 21 / 78,327
Konya kadar olan Hollanda’nın KOBİ ihracatçısının sayısına baktığınızda, Trademap verilerine göre 2016 yılında yaklaşık 445 Milyar ABD Doları ihracat nasıl yapıldı diye düşünmemek olanaksız.”
TÜİK tarafından 25 Kasım 2016 tarihinde yayınlanan 21540 sayılı haber bülteninde “ Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), 2014 yılında toplam girişim sayısının %99,8’ini oluşturdu. Buna karşılık; istihdamın %73,5’ini, maaş ve ücretlerin %54,1’ini, cironun %62’sini, faktör maliyetiyle katma değerin (FMKD) %53,5’ini “oluşturdu denilmekte.
Sadece bu haber bültenindeki bilgiler bile bize, ihracatta KOBİ’lerin öne çıkarılmasındaki önemi vurgulamaya yeter diye düşünüyorum.
Bu arada TÜİK tarafından yayınlanan istatistiklerde verilen KOBİ ihracat rakamlarının, sadece işletmede çalışan sayısı göz önüne alınarak belirlendiğini, finansal değerlerin dikkate alınmadığını ve KOBİ tanımını yapan mevzuata aykırı olduğunu da vurgulamak isterim.