2030 hedefimiz hayırlı olsun
Hedef koymak en basit ifadeyle motivasyondur. İşletmeler, kurumlar kendisiyle veya rakipleriyle yarışırken bir çıpa yani bir hedef belirler ve o hedefe ulaşmak için bir plan oluşturur ve yola çıkar. Hedefe iki türlü ulaşılır, programlı ve hesaplı. Matematiğini, olası olumsuzlukları ve avantajları hesaba katar olası dalgalanmaları dikkate alarak rotasını çizer veya bismillah der, kervanı yolda düzeriz düzülür.
Yakın dönemin çıpası 2023 oldu. Cumhuriyetimizin 100. Yılı. Kimse bugün için konulan hedefi sorgulamaz. Şunu hedefledin ama bak böyle oldu demez. O yüzden hedefler konusunda da oldukça bonkör davranırız. Hedef tutmadıysa en kötü ihtimalle yeni bir hedef koyar beklentiyi sürdürürüz.
Bugünlerde sektör temsilcileri 2022/2023 değerlendirmeleri için toplantılar düzenliyor. Takip ettiklerimde en dikkat çeken husus temsilcilerin 2030 için hedefler belirlemesi.
Bunda elbette garip bir durum yok. Zira hedefler ve planlamalar kısa vadeli olmamalı. 10 yıllık bir vizyon makul bir yaklaşım. 20 yıldır bu toplantıları takip eden bir gazeteci olarak maalesef en üzücü konu, her yıl hedefler yenilenirken aynı sorunların konuşuluyor olması. İstisnasız 20 yıldır, nitelikli istihdam, katma değer, pazar, lojistik-depolama, ölçek gibi konular en temel sorunlar olarak sıralanıyor. ‘Biz yapmak istiyoruz ama eksikler de çok’ kısmındaki eksik hiç eksilmedi.
Çok iyi örnekler var
Sektörler içinde son yıllarda itici güç haline gelen havacılık ve savunma ‘eksikler’ konusunda ödevine en çok çalışan ve çözüm arayanların başında geldi. Savunma Sanayii Başkanlığı koordinasyonunda Aselsan, Havelsan, Roketsan gibi şirketlerin altında 3 bin şirketten oluşan bir ekosistem yaratıldı.
Kümelenmeye gidildi ve ölçeklemede kapasite kullanımı doğru dağıtıldı. Binden fazla mühendis, şirketler ve üniversiteler sisteme entegre edildi.
Bu ekosistemin en büyük başarılarından şüphesiz en önemlisi nitelikli istihdamını sürdürebilmesi. Sistemdeki mühendis kadrosunu koruyarak, AG-GE ve çalışmalara yoğunlaşabilmesi.
Bir çok sektör bu konuda şanslı değil. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Adil Pelister, nitelikli iş gücünde büyük sıkıntı yaşadıklarını ve başvuracak hiçbir kimya mühendisinin geri çevrilmeyeceğini ifade etmişti. Diğer sektörlerin durumu kimyadan farklı değil, Nitelikli işçi gücü nitelkli üretime o da katma değere dönüşür.
Bunun en iyi örneğini savunmu ve havacılıkta görüyoru. 2030 yılına hedeflerin ve umutların yeniden belirlendiği bu dönemde en güzel gelişme sorun kalitesinin değişmesi olacaktır. Sektörlere düşen başlıca ödev budur.