2025’te altın fiyatlarını şekillendiren dinamikler: Trump tarifeleri, Çin gerilimi ve güvenli liman arayışı
2025 yılı, küresel ekonomi açısından jeopolitik gerilimlerin ve korumacı ticaret politikalarının yeniden öne çıktığı bir dönem oldu. ABD Başkanı Donald Trump’ın 2 Nisan’da açıkladığı yeni gümrük tarifeleri, özellikle Çin’e karşı uygulanan ticaret kısıtlamalarıyla birlikte küresel piyasaları sarstı. Bu gelişmeler yatırımcıların güvenli liman arayışını tetiklerken, altın fiyatlarında dikkat çekici bir yükseliş yaşandı.
Trump’ın duyurduğu yeni tarifeler, Çin’den ithal edilen yaklaşık 300 milyar dolarlık ürünü kapsıyor. Bu hamle, 2018–2019 dönemindeki ticaret savaşlarını anımsatırken, Çin’den gelen misilleme sinyalleri küresel ticaret zincirinde yeniden kırılganlık yarattı. Gelişmelerin ardından piyasalarda risk algısı hızla yükseldi.
Bu artan risk ortamı altın fiyatlarına doğrudan yansıdı.
* 18 Aralık 2024 2587 dolar
* 7 Nisan 2025 2982 dolar gümrük tarifeleri
* 22 Nisan 2025 3.454 dolar
* Yılsonu beklentisi 4.000 dolar
Ons altın, Trump göreve başlamadan önce 2.587 dolar iken tarifelerin açıklandığında 2.982 dolar 22 Nisan da is 3.454 dolar ons fiyatında artış gerçekleşti. Sadece yılbaşından itibaren %33’lük bir artış gösterdi. Bu seviye, altının tarihî zirvelerinden biri olarak kaydedildi. Küresel yatırım bankaları, bu artışın geçici değil, yapısal olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin Citi, 2025 sonu için ons altın tahminini 4.000 dolar seviyesine yükseltti.
Gram altın
* 31.12.2024 2.983 TL
* 19.03.2025 3.726 TL
* 07.04.2025 3.643 TL
* 22.04.2025 4.264 TL
* Yılsonu 5.200 TL beklentisi bulunmaktadır.
Altın fiyatlarındaki küresel artışın Türkiye’ye yansıması ise çok daha belirgin oldu. Hem ons fiyatındaki yükseliş hem de döviz kurlarındaki hareketlilik, gram altının TL bazında rekor kırmasına yol açtı. 31.12.2024 de 2.983 TL iken 19.03.2025 de 3.726 TL ,07.04.2025 de 3.643 TL ve 22 Nisan 2025’te 4.264 TL olarak fiyatı gerçekleşti. 2025 yıl boyunca %43 artışa karşılık gelmektedir. Mevcut şartlar ve olası riskler devam ettiği taktirde yılsonu beklentisi 5.000 TL üzeri öngörülebilir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sıkı para politikası uygulamaları kapsamında politika faizini %42,5 dan %46 ya çıkarması ve döviz rezervlerini kullanarak TL’yi güçlendirme çabaları, TL üzerinde bir miktar dengesizlik yaratmış olsa da, dışsal riskler altının yükselişini baskılamadı. Özellikle yurtiçi yatırımcıların altına yönelimi, fiziki talepte de belirgin bir artışa neden oldu. Kapalıçarşı ve serbest piyasa altın fiyatları, spot fiyatların da üzerine çıkarak likidite sorunlarına işaret etti.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası, 2025 için küresel büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmiş durumda. Bu da yatırımcıların riskli varlıklardan çekilerek altın gibi güvenli araçlara yönelmesini destekleyen bir diğer unsur. Ayrıca, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 2025 ikinci yarısında faiz indirimi yapabileceğine dair beklentiler de altını cazip kılıyor. Nitekim faizlerin düşmesiyle birlikte tahvil getirilerinin azalması, altının getiri dezavantajını ortadan kaldırıyor.
Kısacası, Trump’ın ticaret hamlesiyle başlayan jeopolitik riskler zinciri, 2025’in ilk çeyreğinde altını yeniden finansal sistemin merkezine taşıdı. Özellikle Çin-ABD ilişkilerindeki gerilim ve faiz politikalarının yönü, yılın geri kalanı için altın yatırımcıları açısından belirleyici olmaya devam edecek. Bu da hem küresel hem yerel yatırımcılar için altının önemini artıran bir gelişme olmaya devam edecektir.
Son söz: “Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eylem geçme halidir” Goethe