2025’in falına baktım

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

2024’ü geride bırakmaya artık günler kal­dı. Merak ettiğimiz sorulardan ilki yanıt buldu ve asgari ücret artışı, adı gibi as­gari oldu ve 17.002 TL’den 22.104 TL'ye yük­seldi. Ekonomide iyileştirme hedeflerini enf­lasyonu artıracak her tür hamleye karşı ol­duğunu sık sık dile getiren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in beklentisi de ger­çekleşmiş oldu.

Kayıtlara göre ücretli kesi­min yüzde 50’sini oluşturan asgari ücretlile­rin beklentisi ise hayal olarak kaldı.

Yazımı kaleme alırken henüz Merkez Bankası’nın fa­iz kararı açıklanmadığı için bu konuda doğru­dan bir fal bakabilirim. Her ne kadar mevcut politikalar gereği 3 ay daha indirim olmaması gerektiğini düşünsem dahi, 200-250 baz pu­anlık bir indirim beklediğimi söylemeliyim.

2025’in falına bakacak olursak pek çok ko­nuda tahmin yürütmemiz gerekir. Trump ile dünya ticaretinde beklenen değişiklikler, Rusya-Ukrayna savaşının nasıl bir hal alaca­ğı, Suriye’nin bundan sonraki yapılanması, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarının na­sıl bir tavır alacağı, Brics ülkelerinin gelece­ği, Cop 29 sonrası yeşil dönüşümün sürdürü­lebilirliği, Avrupa’daki resesyonun ne zaman sona ereceği gibi birçok konu bu yıl cevap bu­lacak.

Katma değerli sektörlerde ihracatta yavaşlama

Ülke içine baktığımızda, enflasyonun etki­siyle maliyetler çok yüksek artış gösterse de, son aylardaki gerilemeyle 2025’e biraz daha umutla giriyoruz. Maliyetlerin en çok zorla­dığı kesim sanayiciler ve ihracatçılar oldu. Dövizin baskılanması sonucu, enflasyonun önemli ölçüde gerisinde kalması, ülkemizi her açıdan pahalı bir ülke olarak konumlan­dırdı. Tamamlamak üzere olduğumuz 2024 yılı her şeye rağmen dış ticaret açısından olumsuz geçmedi ve özellikle Batı’daki reses­yona rağmen negatif bir tablo ortaya çıkma­dı.

Ülke ihracatımızın yüzde 60’a yakınının AB ve diğer Avrupa ülkelerine olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda Avrupa’da mey­dana gelen resesyonun, ihracatımızı önemli ölçüde düşüşe geçireceği öngörüşmesine rağ­men, Süveyş kanalında yaşanılan olumsuz­luklar, ülkemizi tercih nedeni olma avantajı­nı beraberinde getirdi. Ancak yine de özellikle otomotiv, tekstil ve makine gibi yüksek katma değerli sektörlerde ihracatta yavaşlama ya­şandı.

Bazı Türk şirketleri pazar paylarını artıra­bilme adına Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülke­lerine yönelik arayışarla alternatif pazarlar yaratmaya gayret ettiler. Ancak bu bölgeler­deki en büyük sorunun ödeme sistemleri ve tahsilat problemleri oluşu, doğal olarak alter­natiflerin devreye hızlı bir şekilde girmesini engelledi. 2025 yılında ülkemiz ihracatı için Ortadoğu ve Asya ülkelerinin önemli bir po­tansiyel oluşturacağını söyleyebilriim.

2024 yılını tahmini 261 milyar dolar ihra­catla, yani önceki yıla göre yüzde 2,5 oranında bir artışla tamamlayacağız. İthalatımızın ise yaklaşık 341 milyar ile tamamlanacağı düşü­nülürse, önceki yıla göre yüzde 6,5 oranların­da bir düşüş olacağını gösteriyor.

Suriye’deki gelişmeler ihracatta etkili olacak

2025 yılına ilişkin olarak önümüzdeki en önemli gelişmenin batıdaki resesyonun iyi­ce azalması olacağını söyleyebilirim. Ancak dünyadaki siyasi ve konjonktürel gelişmeler ile savaşların ve hatta Suriye’deki gelişmele­rin ihracatımız üzerinde etkisinin olacağını söylemek mümkün.

TL’deki reel artış 2025’in gelmesiyle maliyetleri daha da yükselteceğin­den, emek yoğun sektörlerin işlerinin daha da zorlaşacağını ve ihracat üzerinde olumsuz et­kisini sürdüreceğini unutmamak gerekiyor. Sanayicilerin ve ihracatçıların mutlak surette sübvanse edilmemesi halinde 2025 onlar için yine zor bir yıl olacak. Ve hatta diyebilirim ki, 2025, 2024’ün son 3-4 ayı ile neredeyse eşde­ğer bir tablo ortaya koyacak.

Trump, ülkesi için sanayileşmenin ve mil­liyetçiliğin önemini hiç şüphesiz dünyaya ye­niden haykıracak ve bu konuda önemli karar­lar alacak. Bu da demektir ki ticarette kartlar yeniden dağıtılacak. Rusya-Ukrayna savaşı yıl ortasında son bulacak ve Rusya yeniden oyuna girerken, Ukrayna’nın ve ardından Su­riye’nin yeniden yapılanması ile ülkemiz mü­teahhitleri için de çok önemli fırsatlar haya­ta geçecek. Hindistan daha da güçlenecek, Çin batı ile rekabeti daha fazla hissedecek. İk­limsel kalkınmaya yönelik Paris İklim anlaş­masındaki kararlar ötenecek. Bunlar benim 2025’e ilişkin öngörülerim. Ve biz Türk halkı olarak biraz daha sabredeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sezon sonu, sezon başı 13 Aralık 2024
Devalüasyon olmadan olmaz 06 Aralık 2024
Sermaye göçü 29 Kasım 2024