2025 yılında milli gelir ne kadar büyür?

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ
Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI [email protected]

Son dönemde gündemimizi daha ziyade yıl sonu enflas­yon ne olur ve Merkez Bankası politika faizinde nasıl bir yol iz­ler soruları yer tuttu. Bu durum gayet anlaşılabilir. Çünkü hem şirketler hem de bireyler açı­sından enflasyonun seyri önem­li.

Şirketlerin yeni yıl bütçeleri­ni oluşturmalarında, bireylerin harcama-tasarruf kararlarını al­malarında enflasyon kritik bir öneme sahip. Bu süreçte enflas­yon tabi ki göz önünde bulundu­rulan tek parametre değil. Faiz­ler ve gelecek dönemde faizlerin nasıl bir seyir izleyeceği de eko­nomide karar vericiler için kritik öneme sahip.

Zaman iyi değerlendirilmeli

Her ne kadar bireyler, şirketler ve piyasa profesyonellerinin enf­lasyon beklentileri birbirinden ayrışsa da son dönemde hepsi­nin beklentilerinde düşüş trendi gözleniyor. Piyasa profesyonel­leri arasında da hakim olan fikir yıl sonunda enflasyo­nun %26-%30 aralığın­da olacağı yönünde. Bi­zim yaptığımız enflas­yon projeksiyonlarınıa göre de, mevcut politi­kaların devamı varsayı­mı altında, yıl sonu enf­lasyonunun %28.8 sevi­yelerinde olma ihtimali hayli yüksek.

Ayrıca enf­lasyonda düşüş süreci­nin daha ziyade yılın ilk yarısın­da gerçekleşeceğini ve sonbahar aylarından itibaren enflasyonla mücadelenin zorlaşacağını da ha­tırlatmakta yarar var. Bu nedenle, enflasyon konusunda yılın ilk ya­rısında kazandığımız zamanı iyi değerlendirip yılın geri kalanında ortaya çıkacak zorlukları bertaraf edecek politikalar geliştirmek ye­rinde olacaktır.

Enflasyonun gidişatı konusun­da bir tahminimiz olduğuna göre bu tahminimiz ile uyumlu 2025 yılı milli gelir büyüme patikası nasıl olabilir? Bu sorunun ceva­bının da önemli olduğunu düşü­nüyoruz. Mevcut durumda Orta Vadeli Program 2025 yılı için %4 büyüme öngörüyor. Biz bu öngö­rünün Merkez Bankası’nın son Enflasyon Raporu’nda yayınla­dığı çıktığı açığı projeksiyonu ile uyumlu olmadığını düşünüyoruz.

Çıktı dengesi bir ülkenin eko­nomik aktivitesindeki büyüme­nin potansiyel büyümesine göre ne durumda olduğunu gösterir. Ekonomik aktivite potansiyeli­nin üzerinde büyüyorsa çıktı faz­lası, potansiyelinin altında büyü­yorsa çıktı açığı var deriz. Tür­kiye ekonomisi son iki çeyrektir küçülüyor. Dolayısıyla teknik resesyon içerisinde. Çıktı açı­ğı göstergeleri de son iki çeyrek­te ekonominin potansiyelinin al­tında büyüdüğüne işaret ediyor. Merkez Bankası’nın çıktı açığı projeksiyonu bir süre daha eko­nominin potansiyelinin altında büyümeye devam edeceğini gös­teriyor.

Küresel risk Trump’ın planları

Biz de Merkez Bankası’nın çık­tığı açığı projeksiyonunu refe­rans alarak 2025 yılı için mil­li gelir büyüme projeksiyonları oluşturduk. Bu hesabı yaparken potansiyel büyüme oranı varsa­yımına ihtiyacımız var. Bu ko­nuda ekonomistler arasında tam bir fikir birliği olduğunu söyleye­meyiz.

Diğer taraftan, son yıllar­da gözlemlediğimiz toplam fak­tör verimliliğindeki düşüşün de potansiyel büyümemizi olumsuz yönde etkilediğini düşünüyoruz. Bu nedenle, alternatif potansiyel büyüme varsayımlarına göre bü­yüme patikaları hesapladık. Bu patikaları Grafik 1’de görebilir­siniz. Potansiyel büyüme patika varsayımlarımız %3.5 ile %5 ara­sında değişiyor. Tüm patikalar­da 2025 yılının birince ve ikinci çeyreğinde yıllık ekonomik bü­yüme oranlarının gerilediğini gö­rüyoruz.

Yıl ortasında milli geli­rin yıllık büyüme hızı %1.4 ile %2 aralığında gerçekleşebilir. Bize göre mevcut durumda %4’lük po­tansiyel büyüme varsayımı Tür­kiye ekonomisi için makul görü­nüyor. Dolayısıyla, yıl ortası için daha olası senaryonun %1.6 oldu­ğunu düşünüyoruz. 2025 yılı so­nunda da yine %4 potansiyel bü­yüme varsayımı altında %2.2 se­viyelerinde bir büyüme ile karşı karşıya kalabiliriz.

Yaptığımız tahmine ilişkin aşa­ğı ve yukarı yönlü risklerin oldu­ğunu da hatırlatmakta fayda var. Yukarı yönlü riskler arasında da­ha ziyade yurt dışı talepte artış var. Özellikle Suriye’de istikrarın sağlanması ve sonrasında ticari ilişkilerimizin artması ekonomik aktiviteyi olumlu etkileyecek­tir. Aşağı yönlü risklerin başında ise Donald Trump’ın uygulamayı planladığı politikalar nedeniyle küresel olarak risklerin ve faizle­rin arttığı bir ortam olduğunu dü­şünüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar