2025 yılı, sabit gelirlilerin kâbus yılı olacak
Ülkemizde milyonlarca emekli, memur, ücretli, asgari ücretli kendi gelirini kendileri belirleyemiyor. Emekliler ve memurlara TÜİK enflasyonuna göre, ücretli çalışanlara da asgari ücrete yapılan zam oranlarında artış yapılıyor. Hatta bazı işletmeler, asgari ücretin üzerinde maaş alanlara asgari ücret zam oranlarının bile altında zam yapabiliyor.
Durum böyle olunca sabit ücretle çalışanların gelirleri yaşanan enflasyon karşısında eriyor, alım gücü azalıyor. Ücretlerin satın alım gücü azalıyor. AB İstatistik Ofisi’nin 2024 Asgari Ücret Satın Alma Gücü verilerine göre Türkiye; Karadağ, Slovakya, Sırbistan, Estonya, Letonya, Bulgaristan, Arnavutluk gibi ülkelerin üzerinde, Almanya, Lüksemburg, Hollanda, Belçika, Fransa, İrlanda, Polonya, Slovenya, İspanya, Litvanya, Hırvatistan, Romanya, Kıbrıs, Portekiz, Yunanistan, Malta, Macaristan, Çekya gibi ülkelerin gerisinde yer almaktadır. Bu ülkelerde asgari ücretle çalışma oranı yüzde 3-5 arasında olması, diğer ücretlerin daha yüksek olması, ülkemizde asgari ücretle çalışanların oranının yüzde 50’lerde olması aslında ücretlerin satın alma gücü açısından daha olumsuz bir durum ortaya koymaktadır.
Yoksul sayısı artıyor
Ülkemizde ücretler daha az oranda artarken, mal ve hizmetler daha yüksek oranda artmaktadır. Bu durum ise yoksul sayısını artırmaktadır.
Ülkemizde Asgari Ücret 17 bin 2 lira 50 kuruş iken Türk-İş’in 2024 Kasım ayı açlık sınırı (Dört kişilik ailenin aylık gıda harcaması tutarı) ise 20 bin 562 TL’dir. Ülkemizde Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 4/A SSK kapsamında 19 milyon 192 bin kişi çalışmakta iken, zorunlu sigortalılık kapsamında çalışan sayısı 16 milyon 947 bin kişidir. Bu sigortalıların ortalama yüzde 70’i olan 13 milyon 434 bini açlık sınırının altında çalışmaktadır.
Yüzde 70’i açlık sınırı altında aylık alıyor
Ülkemizde 16 milyon 547 bin kişi ise emekli olarak ya da hak sahibi olarak aylık bazda emekli aylığı ya da ölüm ağlığı almaktadır. Ortalama emekli aylığı ise 15 bin TL’dir.
Emeklilerin de yüzde 70’inden daha fazlası açlık sınırın altında emekli aylığı almaktadır.
Açlık sınırı dediğimizde sade dört kişilik bir ailenin hayatta kalmak için yemesi gereken gıda masraflarının tutarıdır.
Bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti 26 bin 712 TL’dir.
Asgari ücret olan 17 bin TL, bekar bir çalışanın yaşam maliyetinin 9 bin 712TL gerisinde kalmış durumdadır.
Gıda ile birlikte diğer tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir olan ‘Yoksulluk Sınırı’ ise 66 bin 976 TL’dir.
Daha da derinlemesine hissedilecek
2025’e girerken TÜİK’in enflasyonuna göre memur ve memur emeklilerine yüzde 12, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine ise yüzde 17 gibi enflasyon farkı verilecek. Asgari ücretin ise 22 bin bandında olması bekleniyor. Bu durumda 2025’te açlık ve yoksulluk sınırının altında kalan milyonlarca sabit ücretli, sabit gelirliler bireysel ekonomik krizi daha da derinlemesine hissedecek ve yaşayacak.
Tüm bu veriler göz önüne alındığında çıkan sonuç sabit gelirlere oransal artış dışında ayrıca intibak ya da seyyanen zam yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır.