2025 beklentileri
Aralık ayı enflasyonu beklentilerin biraz altında %1,03 gerçekleşince yılı %44,38’lik bir enflasyon ile kapatmış olduk. İlk yarısı itibarıyla 2025 yılı enflasyonun düşeceğine olan inancın daha güçlenmesi fırsatının son testi olacak gibi görünüyor.
Yılın ilk yarısında, özellikle ilk beş aylık dönemde % 22,72 oranında bir TÜFE gerçekleşmesi olmuştu. Aylık bazda baktığımızda; Ocak ayında %6,70, Şubat ayında %4,53 ve diğer üç ayın her birinde ortalama %3,24 civarında bir TÜFE artışı gerçekleşirken, tek istisna ay %1,64 ile Haziran olmuştu.
Ücret zamları
Bu yılın ilk testi asgari ücret artış oranı ile görülmüş oldu. Beklenen enflasyon dikkate alınarak piyasa beklentilerinin altında bir asgari ücret artışı açıklandı. Bunu takiben emekli maaş artışları da yılın ilk yarısı için sadece yasal enflasyon artışı kadar, memur maaşları ise enflasyon farkı ve toplu sözleşmede belirlenen artış uygulanmak suretiyle belirlendi. Bu açıklamaların ardından enflasyonla mücadelede zorlu bir yılın daha başladığı teyit edilmiş oldu.
Bütün bu gelişmeler sabit gelirliler için kolay olmayan bir yılın daha başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Ancak bu köşede daha önce de ifade ettiğimiz üzere sabit gelirliler yüksek enflasyonda en çok mağduriyeti yaşayan kesimdir. Bu nedenle enflasyonda mücadelede kararlılığın devam etmesi ve enflasyonun hızlı bir şekilde makul seviyelere çekilmesi dar ve sabit gelirliler bakımından çok daha önemlidir.
Döviz kuru gerçekleşmesi
Dolar kuru 2024 yılında%19 civarında artarak enflasyonun çok gerisinde kaldı. Türkiye’de enflasyon etkisi en yüksek kalemlerin başında döviz kuru geldiği için enflasyonla mücadelede döviz kurunun düşük seviyede artması temel şartlardan biri halindedir. 2024 yılında büyük ölçüde dövize olan talebin önüne geçilmesi sağlanmış oldu.
Kurdaki düşük artış şirketler bazında dövizle borçlanmayı tercih edilir hale getirdiği için şirketler ölçeğinde döviz yükümlülüklerinde biraz yükselme olduğu gözlemlense de, bunun tehlikeli boyutlara ulaştığı söylenemez. Bu tür dönemlerde özellikle bireysel döviz ve borçlanma yasağının bulunması ve şirketlerde de dövizle borçlanmanın belli şartlara bağlı olması döviz yükümlülüğünün makul ölçüde kalması ve geleceğe yönelik risk oluşturmaması anlamında son derece önemli oldu.
Kurlardaki düşük artışın özellikle ihracatçılar açısından olumsuzluğa neden olduğu eleştiri konusu yapılıyor olsa da, ihracat yapımız ve tarihi seyre bakıldığında döviz kur artışlarının ihracat gelirlerimizi aynı oranda artırmadığı bir realitedir. Bunda maalesef ihraç ürünlerimizin önemli bölümünde talep esnekliğinin yüksek olması ve döviz kuru yükselmesi durumunda ihracat fiyatlarının geriye gelmesi sonucu aynı ihracat gelirini daha çok kilogramla sağlayabiliyoruz.
Kurdaki düşük seyir zaman içerisinde özellikle yan sanayide bir risk oluşturabilir. Bu nedenle küçük ölçekli işletmeler bakımından teşvik ve destekler önemli hale gelmektedir. Bu konuda özellikle KOBİ’lere sağlanan faiz destekli kredilerin artırılması küçük ölçekli işletme statüsündeki yan sanayinin dayanma gücünü arttıracaktır.
İlk yarı beklentisi
Ocak ayında TÜFE gerçekleşmesi, ücret zamları ve buna bağlı fiyat artışlarının etkisi ile biraz yüksek çıkabilecektir. Muhtemelen Ocak ayı enflasyonu %4’ün üzerinde gerçekleşebilir. Ancak takip eden aylarda mevcut gidişata göre TÜFE gerçekleşmesi %1,5-2 aralığında olabilecektir.
Takip eden aylarda %1,75’lik bir enflasyon gerçekleşmesi baz alınırsa haziran sonu ulaşılan yıllık enflasyon rakamı %31’lere gerilemiş olur. Enflasyondaki bu geriye geliş gösterge faizde de Merkez Bankası’nın her toplantıda gösterge faizde indirim yapma imkanına devam ettirebilecektir.
Merkez Bankası hem karşılık oranlarında artışa giderek, hem de Merkez Bankası borç verme ve borçlanma faiz oranlarındaki makası daraltarak sıkılaşma mesajını güçlü vermeye devam etmiştir. Bize göre ilk altı ayın bu şekilde geçmesi ve ikinci yarıyılda da enflasyonda düşüş seyrinin nispeten daha yavaş olsa da %25 civarında bir gerçekleşme mümkün görülmektedir. 2025 yılında asgari Kurumlar vergisinin de devreye girmesi ile kamu maliyesi tarafında özellikle vergi gelirleri alanında daha güçlü bir destek gelecektir.
Ancak her şeye rağmen yüksek oranlı faizle borçlanarak yatırım yapmanın çok da kolay olmayacağı bir dönemi geçirmekte olduğumuzdan büyüme oranındaki yavaş seyir özellikle ilk yarıda devam edecektir. Yılın ikinci yarısında nispeten bir canlanma bekleyebiliriz. Ancak bu kontrolün elden bırakılması anlamına gelmeyecektir. Enflasyonun kalıcı hale gelmemesi için büyümeden fedakarlık yapılması da işin bir gereğidir. Önemli olan ekonomi durgunluğa girilmeden enflasyonda kalıcı bir gerileme sağlanmasıdır.