2025: Algı, gerçekleşme

Çağlar KİMENÇE
Çağlar KİMENÇE PİYASA PERSPEKTİFİ [email protected]

Piyasalar, önceden satın alıp gerçek­leşme ile realize etme şeklindeki davranış kalıbı üzerinden ilerli­yor. Haber niteliğinde bir gelişme ortaya çık­tığında hızlıca pozis­yonlar alınıyor, fiyatlar yeni denge noktalarına erişiyor. Ardından söz konusu fiyatlar, tekrar düzeltme veya tepki ile sivri uçlarını yu­muşatıyor. Bir sonraki aşamada ise piyasalar yeni gelişmeyi fi­yatlamaya yelken açıyor.

ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump, seçim döneminde vaat­lerini ortaya koydu. Piyasa ise vaatler üzerinden kendi kurgu­sunu yaparak, varlık fiyatları­nı bu kurguya uygun noktalara taşıdı. Trump’ın göreve başla­masına az bir süre kalırken me­rak uyandıran bir başka konu ise Trump’ın kendi sözlerine ne kadar bağlı kalacağı. Bu durum, yarının fiyatlamasını belirleye­cek en etkili unsurlardan. Böy­lelikle piyasalar mevcut dina­miğini yeni gelişmelere göre uyumlandırabilir.

Mevcut durum 1: varlıklar

ABD ekonomisi hızlanacak ve paralelinde enflasyon riski ya­ratacak şeklindeki algı ışığında finansal varlıklar fiyatlanıyor. ABD para birimi kıymet kazanı­yor, ABD tahvil faizleriyse yük­seliyor. Değerli para birimi ve yüksek piyasa faizi normal şart­larda hisse senetleri için des­tekleyici olmaz ancak ABD bor­saları, yukarı yönlü seyrini ko­rumaya devam ediyor.

Bunun en önemli sebebi ise Trump’ın ekonomik aktiviteyi destekle­yeceği yönündeki ve bir anlam­da mali teşvik olarak tanımla­nabilecek vaatleri olarak görü­lüyor. Birey ve şirketlere vergi indirimi uygulanması, ABD’ye yatırım teşviği beklentisi bir anlamda ekonomik büyüme de­mek oluyor. Bu da şirketler için daha büyük cirolar ve daha yük­sek karlar demek. Hisse senedi yatırımcısı şu an bu öngörüyü satın alıyor. Dow Jones, S&P, Nasdaq endeksleri tarihi zirve­lerindeler ve yukarı yönde istek gösteriyorlar.

Mevcut durum 2: diğer coğrafyalar

Avrupa’da ve Asya’da durum ABD’ye göre zayıf kalıyor ve bu bölgeler çeşitli zorluklarla kar­şı karşıyalar. Avrupa, ekonomik ve siyasi zorluklar yaşarken, As­ya’da Japonya deflasyonu, Çin ise deflasyonun yanı sıra konut sektörü sorununu da geride bı­rakmaya çalışıyor. Meksika ve Kanada da Trump’ın ilk hedef­leri arasındalar ve ABD’ye ihra­catlarının önüne yeni engel ge­lecek mi endişesiyle süreci ta­kip ediyorlar.

Özetle, ikinci Trump dönemi başlamak üzereyken farklı di­namiklerin söz konusu olduğu­nu söyleyebiliriz. Varlık sınıfları hem aynı ülke içinde hem de coğ­rafyalar bazında aynı koşulları taşıyamıyor. Bundan sonraki se­yirde Trump politikalarının be­lirleyici olması bekleniyor.

Baş­kan Donald Trump coğrafya-ül­ke-ürün grubu özelinde farklı uygulamalar yapacağının sin­yalini veriyor. Bu durumda his­se senedi endekslerine, tahvil­lere, sanayi ve diğer emtialara ve kıymetli madenler gibi varlıkla­ra yatırım yapılıp yapılmayaca­ğı, yapılacak ise ne oranda ve ne zaman yapılacağı 2025’te kritik olacak diye düşünüyoruz.

İyimser senaryo

Eğer Trump vaatlerinden da­ha azını pratiğe dönüştürecekse, piyasalarda iklim yumuşayabilir, çünkü şu an risk iştahı baskılan­mış durumda ve aşırılaşmış fiyat­ların söz konusu olduğunu söy­leyebiliriz. Ilımlı Trump, ılımlı FED yaklaşımı, ılımlı piyasa ko­şulları sonuçlarını da beraberin­de getirebilir.

Doların geri çekil­mesi, tahvil faizlerinin düşme­si ve FED’in temkinlilik dozunu azaltması; ilk konuşulan konular­dan olabilir. Gümrük tarifelerin­de beklenenden düşük oranlar­da artış veya dar kapsamlı içerik Çin, Japonya ve Avrupa Birliği başta olmak üzere ülkelerin so­runlarını yönetmesini kolaylaştı­rabilir. Global çapta risk veya en­dişe kaynağı bir ülke olmaması, global piyasaların sıhhati ve is­tikrarı için iyi haber olabilir.

Kötümser senaryo

Trump oyunu üst perdeden başlatırsa 2025 yılı arkasında tat­sız anılar bırakabilir. Az önce ifa­de ettiğimiz üzere dünyanın fark­lı coğrafyalarında farklı sorunlar­la mücadele ediliyor ve buna bağlı olarak da dünya genelinde yapı şu an oldukça kırılgan. Finansal var­lıklar ise hem ürün grubu bazına hem coğrafya bazına göre fark­lı fiyatlanıyor. Keskin Trump, ilk önce ABD hegemonyasını güçlen­direbilir ancak bu süreklilik arz eder mi sorusuna “evet” demek pek olası olmayabilir.

ABD dün­yadan ayrıştığı ölçüde Trump ba­şarılı olabilir, serbest piyasanın girift yapısının buna ne kadar ola­nak tanıyacağı ise başka bir soru. Keskin Trump ABD’yi yıkıcı ve yalnız bir noktaya taşıyabilir. Fi­yat istikrarı ve piyasaların risk iş­tahı detay haline dönüşebilir. Ül­keler arası kutuplaşma ve siyasi hareketlilikler, piyasaları ekono­mik ajandanın dışına çıkarabilir. ABD’nin karşısındaki cephenin kolayca organize olmasını sağla­yabilir, dünyada siyasi bölünmüş­lük derinleşebilir.

Sonuç

2016’daki ABD başkanlık se­çimi döneminde, piyasa, Ekim ayından itibaren dolar satın al­maya başlamıştı. Aralık ayının sonundan sonra ise trend ter­se döndü. Pandemi dönemin­deki dalgalanmayı saymazsak, Trump’a ilkten yüzde 8 değerlen­me şeklinde reaksiyon veren do­lar, Trump dönemi boyunca Ara­lık 2016 seviyesinin altında kaldı.

Trump’ın ikinci zaferine de dola­rın aynı yönde ve benzer oranda yükselişle tepki vermiş durumda olduğunu görüyoruz. Trump, is­tediğini alabilmek için pazarlığa güçlü başlamak arzusundaymış gibi görünüyor. Hatta, şu ana ka­darki söylemlerinin bu arzunun yansıması olduğu kanaatindeyiz. 2016 örneğinden hareketle piya­salar gelecek aylarda Trump tan­siyonunun düşüşünü fiyatlayabi­lir. Aksi halde 2025 ekonomik ve siyasi açıdan sürprizlere çok açık ve çok hareketli geçebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ABD seçimi sonrası 06 Kasım 2024
Orta Doğu ve 5 Kasım 23 Ekim 2024
“Başka yolu yok” 16 Ekim 2024