2023 yılının fırsatları ve tehditleri-2
Ülkemize yeniden dönecek olursak, Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Berlin Bölge Başkanlığınca düzenlenen “Türkiye Yüzyılı” başlıklı programda, Tarım ve Orman Bakanımızın, ülkemiz tarımına ilişkin verdiği rakamlar morallerimizi yükseltti: “…Son 20 yılda toplam bitkisel üretimimizi yüzde 30 artırdık. 2022 yılı itibarıyla 128,6 milyon tonla bitkisel üretimde rekor kıracağız. Tarımsal gayri safi milli hasılamızı 25 milyar dolardan, yüzde 78,1 artışla, 2021 yılında 44,7 milyar dolara çıkardık. Tarımsal hasılada Avrupa birincisi, dünyada ise 10’uncu sıradayız. Tarımdaki net ihracatçı konumumuzu giderek daha da güçlendiriyoruz. İstatistikler resmileştiğinde tarım sektörümüz, 2022 yılını 30 milyar dolar ihracatla tamamlamış olacak…” 1
Bunun yanı sıra, hep dışa bağımlı olmakla eleştirilen tohumculukta, 117 ülkeye ihracat yapıldığını ve 215 milyon dolar gelir elde ettiğimize de dikkat çekiyor Sayın Bakanımız.
Tüm bu gelişmelerle birlikte enerjide dışa bağımlılığımızın giderek azalması, rüzgar enerjisi üretiminde tüm zamanların rekorunun kırılması, bu yılın daha bir çok fırsatları da beraberinde getireceğini gösteriyor.
Kuraklık büyük tehdit
Bununla birlikte yaşanan kuraklık, tarımsal üretimde ciddi tehditleri de beraberinde getiriyor. Özellikle ülkemizin tahıl ambarı Konya’da kuraklık nedeniyle sıkıntı had safhada.
Karatay Ziraat Odası Başkanı Rıfat Kavuneker, yağışsız geçen her gün daha da artacağını belirterek şunları söyledi:
“Konya Havzası’nda, durum gün geçtikçe kötüye gidiyor. Hala yağmur veya kar yok. Eskiden bu zamanlarda, kapıdan dışarıya çıkamıyorduk. Ekim ve kasım aylarının sonuna doğru çok hafif yağışlar oldu. O yağışlardan dolayı tohum çimlendi, ama toprağın altında kaldı ve bozulmaya yön tuttu. Şu anda sahada 3’te 2 hasar var. Kurak alanlarda yüzde 50, yüzde 70 arasında sıkıntı var. Yağışsız ortam devam edecek olursa; bu oran yüzde 100 kurak alana doğru gidiyor.” 2
Risk ve belirsizlik fazla
Tarımsal üretimde, kontrolümüz dışında olan risk ve belirsizlik kaynakları çok çeşitlidir. Bunları, doğal, ekonomik ve sosyal olarak gruplandırabiliriz.
Doğal risk ve belirsizlikler tarımsal açıdan en başta gelir. Örneğin, yağmur ve karın miktarı kadar ne zaman ne kadar ve nasıl yağdığı da önemlidir. Bugün için yetersiz yağmur ve kar önemli bir risk unsuru. Şubat veya Mart aylarında görülebilecek don ise bir diğer önemli tehdit.
Bu doğal risklere bağlı olarak yaşanabilecek üretim azalması, sonrasında aşırı fiyat ve gelir dalgalanmalarına yol açabilecektir.
Daha önceki yazılarımızda açıkladığımız, tarım ürünlerinin arz ve talep esnekliklerinin düşük olmasının neden olduğu aşırı fiyat artışları, enflasyona da olumsuz etkide bulunabilir. Bu ise hem üretici hem de tüketici açısından sıkıntılı bir durumdur.
TÜİK, tarımsal girdi fiyat endeksini (Tarım-GFE) yıllık yüzde 121,49 olarak açıkladı.
Gıda, TÜFE’de %25,32 ile en büyük paya sahip. Tarım-GFE’nin yüksekliği maliyet enflasyonu açısından bir tehdit oluşturmaktadır.
Tarım sigortalarında indirim
Tarım sektöründe kapsamı genişletilen ve devletin önemli destekler sunduğu tarım sigortaları, risk transferiyle üreticiye nefes aldırabilir. Bitkisel ürün sigortası kapsamında dolu riski tarifelerinde yüzde 5-15 indirime gidilmiş olması bu açıdan önemli bir gelişme.
TARSİM’de üreticileri gelir kayıplarına karşı korumak için sunulan Gelir Koruma Sigortası da iyi değerlendirilmeli.
Ezcümle; 2023 yılında, jeostratejik konumu ve tarımsal üretimdeki önemli potansiyeli ile ülkemiz, pandemi sonrası oluşan yeni küresel sistem içinde birçok fırsatların yanı sıra, kuraklık, savaşlar, bölgesel huzursuzluklar, Doğu Akdeniz’de çıkabilecek krizler gibi birçok tehditlerle de karşı karşıyadır.
Özellikle de gıdaya erişimi engelleyebilecek lojistik sorunlar, iklime bağlı ürün kayıpları ve ekonomik sıkıntılar, bu yılın önemli tehditleri olarak görülüyor.
1- https://www.sondakika.com/ekonomi/haber-tarim-ve-orman-bakani-kirisci-berlin-de-turkiye-15573581/
2- https://www.ensonhaber.com/yasam/konya-ovasinda-kuraklik-hasar