2023 yılı ortalama dolar kuru öngörüsü 21,5 TL

Naki BAKIR
Naki BAKIR MAKRO BAKIŞ [email protected]

Merkez Bankası, “bir döviz kuru hedefi ve taahhüdü olmadığını” açıklarken, ekonomi yönetiminin, küresel ekonomide resesyon beklentilerinin arttığı, Türkiye’de seçim yılı olan 2023’e ilişkin makro ekonomik hedeflerde hesabını 21,52 TL’lik ortalama dolar kuru üzerinden yaptığı belirlendi.

2023-2025 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) ve Cumhurbaşkanlığı 2023 Yılı Programı’nda, 2022’de 13 trilyon 429 milyar TL olarak gerçekleşeceği tahmin edilen gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH), bu yıl yüzde 38,9’luk cari artışla 18 trilyon 654 milyar liraya çıkması hedefleniyor. Dolar cinsinden GSYH’nın ise yüzde 7,3 artışla 808 milyar dolardan 867 milyar dolara çıkacağı öngörülüyor. Buna göre 2022 ortalamasında 16,62 TL olan dolar kurunun bu yıl yüzde 24,9 artışla 21,52 TL olacağı bekleniyor.

Kurda 3 yılda 9 TL’lik artış

Bu yıl yüzde 5 olan büyüme hedefi, 2024 ve 2025 için yüzde 5,5 olarak öngörülürken; GSYH’nin gelecek yıl 23 trilyon 438 milyar TL’ye ve 2025’te de 27 trilyon 440 milyar TL’ye çıkması hedefleniyor. Dolar cinsinden ise gelecek yıl 952 milyar, 2025’te 1 trilyon 65 milyar dolarlık GSYH hedefi bulunuyor.

Bu hedeflere göre, ortalama dolar kurunun gelecek yıl 24,62 TL, 2025’te de 25,77 düzeyinde oluşarak üç yıldaki artışının yaklaşık 9 lira düzeyinde kalması öngörülüyor. Ortalama kurun; bu yıl yüzde 29,5 düzeyinde beklenen artışının, 2024’te hız keserek yüzde 14,4’e, 2025’e yüzde 4,7’ye düşeceği bekleniyor.

Öngörülen nüfus projeksiyonlarına göre de 2022’de 9 bin 485 dolar olarak gerçekleştiği tahmin kişi başına milli gelirin bu yıl yüzde 6,2 artarak 10 bin 71 dolara, 2024’te yüzde 8,5 büyüyerek 10 bin 931 dolara ve 2025’te yüzde 10,6 büyüyerek 12 bin 91 dolara çıkması hedefleniyor.

Kur hedefi neden önemli?

Ekonomi yönetimi ve kamudaki karar alıcıların genel anlamda yıla ilişkin makro ekonomik hedefleri ve özelde kur hedefi; üretim, yatırım, istihdam, ihracat ve ithalat yapan ve hesabını buna göre yapmak zorunda olan ekonomideki aktörleri doğrudan ilgilendiriyor.

Finans sektörü ve reel sektörde karar alıcılar da kendi kur öngörüsünü oluşturup, bunu göre ekonomik kararlar alıyor. Merkez Bankası’nın 2022 yılı Aralık ayı Piyasa Katılımcıları Anketi’nde reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan karar alıcıların 12 ay sonrası dolar/TL beklentisi 22,77 TL olarak ölçülmüştü. Buna göre piyasa karar alıcılarının 2023 dolar kuru beklentisi OVP hedefleriyle genel olarak uyumlu bir tablo oluşturuyor.

Enflasyon 3 yılda tek haneye iner mi?

2022’de tüm dünyada olduğu gibi hızlı bir yükseliş trendi izleyerek son 24 yılın rekorunu kıran enflasyon için bu yıldan başlayarak hızlı bir düşüş öngörülüyor. Tüketici fiyatları (TÜFE) bazında enflasyonun 2023 sonunda yüzde 24,9’a, 2024’te yüzde 13,8’e, 2025’te ise yüzde 9,9’la tek haneli düzeylere indirilmesi hedefleniyor. Enflasyonda düşüşte temel faktör, geçen yılın baz etkisi.

OECD projeksiyonları da Türkiye’de bu yıldan itibaren tüketici fiyatlarındaki artışın yavaşlayacağı beklentisini destekliyor. Ancak Örgüt, Türkiye’nin 2023 ve 2024’te enflasyon oranlarını sırasıyla yüzde 44,59 ve yüzde 42 olarak öngörüyor. Başka deyişle OECD, Türkiye’nin, oranı gerilese de yüksek enflasyonlu ülke olmaya devam edeceği görüşünde. Merkez Bankası’nın 2022 yılı Aralık ayı Piyasa Katılımcıları Anketi ise katılımcıların gelecek 12 ayın sonundaki (2023 sonu) TÜFE artış beklentilerinin yüzde 34,92 olduğunu ortaya koydu. Anket katılımcılarının ancak 24 ay sonrası (2024 sonu) TÜFE beklentisi, OVP’de 2023 sonu için öngörülen düzeyi yakınsıyor. Bu da sektör temsilcilerinin ekonomi yönetimine kıyasla enflasyonda hızlı düşüş beklentilerinde görece daha ihtiyatlı olduğuna işaret ediyor.

Cari açıkta iddialı hedef 2023’te küresel ticarette yavaşlama beklentilerine paralel olarak ihracatta sadece yüzde 3,9’luk bir artış öngörülürken, kur artışının hız kesmesi beklentisine rağmen ithalatta yüzde 4,2 gerileme bekleniyor. 2022’de 100 milyar doları aşan dış ticaretin açığının 2023’te 80 milyar dolara indirilmesi öngörülüyor.

Buna karşılık, pandemi etkilerinin de geride kalmasıyla seyahat/turizm gelirlerinin bu yıl yüzde 32 artışla 45 milyar dolara ulaşması, 2025’te ise 60 milyar doları aşması bekleniyor.

Tüm bu gelişmelerle; 2022’de 50 milyar dolara dayanan cari açığın 2023’te 22 milyar dolara, GSYH’ye oranının da yüzde 5,9’dan yüzde 2,2’ye düşürülmesi hedefleniyor. Cari açığın 2025’te 10 milyar dolara, milli gelire oranının da yüzde 0,9’a kadar düşürülmesi, OVP’de iddialı bir hedefi oluşturuyor.

Merkez Bankası’nın 2022 yılı Aralık ayı anketine katılan piyasa katılımcıları ise 2023’te 30,6 milyar dolarla, ekonomi yönetiminin hedefinden daha yüksek bir cari açık bekliyor.

Hedefler ve küresel gidişat

Türkiye’nin başta enflasyon ve cari açıkta hızlı iyileşme olmak üzere ekonomide iyimser beklentilerini ortaya koyan 2023 makro ekonomik hedeflerine karşılık, küresel ekonomide hızlı bozulma yılı olan 2022’nin olumsuz birikimleri 2023’e sarkmış bulunuyor.

2023’e yüksek enflasyon ve resesyon beklentisiyle giren dünya ekonomisinde, yatırımları ve tüketici talebini, borç yükü altındaki özel ve kamu sektör aktörlerini, finansal genişleme ile desteklemeye devam etmenin artık olanaklı olmadığı, hatta tehlikeli hale geldiği görüşü öne çıkıyor. Pandemi etkileri görece azalarak geride kalmakla birlikte, Ukrayna-Rusya savaşanın etkisiyle 2022’de yaşanan olumsuzlukların 2023’e sarkması ile bu yıl küresel ekonomik büyümede yavaşlama bekleniyor.

IMF, OECD, Avrupa Merkez Bankası gibi uluslararası kuruluşların beklentileri bu yıl için küresel bir resesyon beklentisine işaret ediyor. 2023’te dünya ekonomisinde resesyon sınırı olarak görülen yüzde 2,5-3 büyüme hızının altına doğru bir yavaşlama beklentisi, küresel bir resesyonu güçlü bir olasılık haline getiriyor.

Türkiye ekonomisi için küresel riskler

Rusya’nın gaz akışını kesmesi nedeniyle Avrupa’nın enerji krizinin derinleşmesi sonucu Avrupa ekonomilerin üretimi kısması ve yaşanacak resesyonun, en büyük ticaret partneri AB ülkeleri olan Türkiye’yi olumsuz etkileyeceği belirtiliyor. Türkiye ihracatının yüzde 41’ini AB ülkelerine, ithalatının ise yüzde 25’ini bu ülkelerden yapıyor. Küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanacak kuraklığın başta tahıllar olmak üzere emtiada arz sıkıntısı ve aşırı fiyat artışlarına yol açması da riskler arasında sayılıyor.

Küresel ekonomide yüksek enflasyon ve resesyon eğiliminin güçlenmesinin, ihracatçı Türk şirketlerinin önemli kayıplar yaşanmasına yol açabileceği belirtiliyor. Rusya-Ukrayna savaşının şiddetlenip küresel bir savaşa dönmesi gibi senaryolar da bulunuyor.

Seçim faktörü

2023’ün genel seçim yılı oluşu da ekonomi için bazı riskleri beraberinde getiriyor. Tüm dünyada olduğu gibi 2022’de yaşanan bozulmada hızlı bir geri dönüş ve dengelerin sağlanması için izlenmesi gereken politikalarda gevşeme ya da bir iktidar değişikliği olasılığı, ekonomideki aktörleri ve karar alıcıları yakından ilgilendiriyor.

“Seçim ekonomisi” olasılığı ise makro dengelerde iyileşme için başlı başına bir tehdit oluşturuyor. Yüksek enflasyona karşın faizlerin düşürülmesi, kamu bankalarının konut kredisi faiz oranlarının piyasa koşullarına aykırı biçimde düşürülerek kredi genişlemesine yol açılması, para arzının şişmesi gibi uygulamalar da bu kapsamda görülüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar