2023 ilk çeyreğe bakış…

Volkan DÜKKANCIK
Volkan DÜKKANCIK Yatırım Dünyası [email protected]

ABD’den enflasyon rakamlarının beklentilerin altında kalmasının ardından enflasyonun tepe yaptığına dair beklentiler ile nefes alan küresel piyasalarda risk iştahı istihdam verileriyle sekteye uğrasa da piyasalarda bardağın dolu tarafını görme eğilimi korunuyor. Bununla birlikte ABD’de istihdam piyasasının sıkı duruşu ve talepteki görece güçlü görünüm Fed’i zorlamaya devam edecek. Çin’de artan covid vakalarına rağmen açılma yönünde atılan adımlar da küresel risk iştahını destekliyor. Büyük resimde piyasalar artık bardağın dolu tarafını fiyatlama aşamasına geçmiş durumda ve yıl sonuna kadar bu yıl boyunca yaşanan kayıplarını kısmen de olsa telafi çabasında olabilir.

Yaklaşık son 1 yıldır küresel çapta rekor düzeydeki enflasyonla mücadele adına birçok ülke merkez bankası faiz artırımı ve parasal sıkılaştırma yoluna giderken içeride ise faiz indirimi ve makro ihtiyati tedbirlerle büyümeyi öncelikleyen bir politika izleniyor. Yatırımcılar bu süreçte, aylardır hem enflasyondan korunmak hem de getiri arayışı adına, küresel resesyon endişeleri arasında hala büyümesini sürdüren ekonomiyi ve yüksek enflasyonun nominal bazda büyüttüğü şirket ciro ve karlarını dikkate alarak borsaya olan teveccühünü devam ettirdi. Neredeyse sadece yerli yatırımcının katılımıyla gerçekleşen bu süreç endeksi TL bazında rekorlara taşırken, dolar bazında ise endeks tarihi zirvesinde hala çok uzakta. Bu aşamadan sonra gözler, son birkaç haftadır küresel ölçekte artamaya başlayan risk iştahını ve gelişmekte olan ülkelere yönelik bakışında da olumluya dönmeye başladığı süreçte yabancı ilgisinin de borsaya yönelip yönelmediğinde olacak. Büyümede bu yıl dünyadan ayrışan pozitif görünümün sürüp sürmeyeceği ve enflasyonda, çok da mücadele ediliyor gibi görünmese de, bir iyileşme olup olmayacağı da yatırımcıların odağında kalmayı sürdürecek.

F/K oranları önemli oranda iskontonlu

Değerleme açısından bakıldığında 6,00-6,50 bandındaki F/K (fiyat-kazanç oranı) hala hem kendi tarihsel ortalamamız hem de eşlenik ülkelere göre önemli oranda bir iskontoya işaret etmekle birlikte, son dönemde sıkça dile getirilmeye başlanan enflasyon muhasebesine geçiş tartışmaları bu çarpanların tek başına bir karar alma motivasyonu olmasını sorgulamamıza neden oluyor.

Yılbaşından bu yana yurtdışından net bir pozitif ayrışmanın yaşandığı bir yılı geride bırakmak üzereyiz. Son dönemde emtia fiyatlarındaki gerileme, başta Rusya’dan olmak üzere Türkiye’ye artan kaynak akışıyla rezervlerde yaşanan toparlanma ve açıklanan bilançolarla daha da cazip hale gelen çarpanlarla endeksin rekor tazelemeye devam ettiği süreçte TCMB’nın son faiz indirimi ve son açıklanan makro ihtiyati tedbirlerin hızla aşağı çektiği tahvil faizleri bankacılık sektörü üzerinden endekste ivmenin bir süre daha devam edebileceğine işaret ediyor.

Hisse bazında seçici olunmalı

Hisse bazında artan volatilitenin de etkisiyle zaman zaman kar satışlarını görüyor olsak da büyük resimde piyasayı yukarı yönde izlemeye ve 5000 puan seviyesinin yukarı geçilme potansiyelinin devam ettiğini düşünmeye devam ediyoruz. birlikte bu süreçte endeks hareketinden bağımsız hisse bazında agresif hareketlerin de süreceğini düşünüyoruz. Hisse bazında seçici olmaya devam ediyoruz. Bu süreçte doğru seçilmiş sektör ve hisselerden oluşan bir portföyün, yatırımcıları enflasyondan korumak adına en doğru adres olmaya devam edeceği kanısındayız. Bu bağlamda önümüzdeki 3-6 aylık vadede getiri arayışındaki yatırımcının an adresinin hisse senetleri piyasası olmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Ancak risklerin de masada birikmeye başladığını, bu doğrultuda enflasyona karşı yatırımcının kendini korumak adına sadece endekse değil, doğru sektör ve şirket seçimine odaklanmasının çok daha önem kazandığı bir süreçteyiz.

Diğer taraftan faiz artırım sürecinin sonuna yaklaşan ABD merkez bankası doların da global çapta güçlü seyrini sekteye uğratmış durumda. Henüz tam anlamıyla kontıol altına alınamamış küresel enflayonu ve zayıflayan dolar endeksini dikkate alarak ons Altın’ın da 2023 için portföylerde belli ölçüde yer alması gerektiğini düşünüyoruz.

Küresel ekonomi enflasyon ve büyüme endişeleriyle oldukça zorlu bir dönemden geçerken, bu süreçte pozitif ayrışmayı başaran BIST cephesinde yatırımcıların önümüzdeki süreçte sektör ve şirket bazında çok daha seçici olmaları gerektiği bir döneme girdiğimiz kanısındayız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar