2023 hedefleri reform istiyor
2013 yılının on aylık verilerine bağlı olarak arkadaşımız Naki Bakır’ın 2013 yılı ekonomi karnesinde makro dengelerde bir “iyi”, bir “orta”, üç “zayıf” yer alıyor. İyi bütçe, orta büyüme, zayıflar ise enflasyon, dış ticaret ve işsizlik. IMF’nin Dördüncü Gözden Geçirme raporunun uzman değerlendirmesinde de Türkiye’nin kısa ve orta vadede kırılganlığı azaltacak politikalara odaklanması gereğinin altı çiziliyor.
Bakır’ın haberinde Hükümetin 2014 için öngördüğü makro hedeflerin oldukça mütevazı olduğu belirtilerek, gelecek yıl için ekonominin rölantide gitmesi ve ısınma istenmediğinin altı çiziliyor.
Bu tablo bizim giderek 2023 hedeflerini yakalamamızın zor olduğunu gösteriyor. IMF kırılganlığın önlenmesi için “Nominal çapanın yeniden tahsis edilmesini” önererek mevcut politikalarla hızlı büyümenin elde edilmesinin zorluğuna değinip, enflasyona daha net odaklaşarak normalleşme sağlanması tavsiyesinde bulunuyor. 2014 bütçesinde GSYİH’nın binde 7’si oranında yapısal iyileşme ile faiz dışı fazla hedeflenmesi gerektiği belirtiyor.
Naki Bakır’ın haberinde ise 2013 yılının ilk on ayında elde edilen makro hedefler ve ona bağlı yıl sonu beklentileri üzerinde değerlendirmeler yapılırken bütçede gerçekleşmenin beklenenden iyi olduğunun altı çiziliyor. On ayda gelirlerde yüzde 17.3 artışla 357 milyar liraya ulaşıldığı belirtiliyor. Harcamalardaki artışın yüzde 12.7 seviyesinde kalması ile 358.2 milyarlık harcama olduğu, bunun sonucunda toplamda 1.2 milyarlık bir bütçe açığının gündeme geldiği ortaya konuluyor. Bunun geçen yılın aynı dönemine göre bütçe açığında yüzde 91 küçülme anlamına geldiği açıklanıyor. Yıl sonu beklentisine değinilirken yıl sonunda bütçe açığının hem yıl başında hedeflenen 34 milyar liranın, hem de yeni üç yıllık OVP’de revize edilen 19.4 milyarın çok altında kalacağı beklentisi ortaya koyuluyor.
OVP’de yılbaşı yüzde 4 olan büyüme hedefi yüzde 3.6’ya revize edilmişti. Ancak ilk üç çeyrekteki 9 aylık gerçekleşme yüzde 4 olunca büyümenin yıl sonunda revize edilmeden önceki yüzde 4 oranını tuturabilmesinin yüksek olduğu ortaya çıkmış görülüyor. Ancak, büyümenin içinde 3.1 oranındaki katkının yüzde 67’sinin özel tüketimden kaynaklanmış olması, yatırımların büyümeye katkısının tamamen kamudan kaynaklanması, özel sektör yatırım katkısının eksi olması, stoğun payının 1.5 puan olması gibi unsurlar, büyümenin kalite sorunu içerdiğini de gösteriyor.
Dış ticarete baktığımızda yıl başında 158 milyar dolar ihracat hedefinin OVP’de 153.5 milyar dolara çekilirken, on aylık dönemde yüzde 1.2 gerileme ile 124.5 milyarda kaldığını, buna karşılık ithalatın yüzde 5.8 artışla 207.1 milyar dolara yükseldiğini açığın geçen yıla göre yüzde 18.5 arttığını ve 82.6 milyar dolara çıktığını görüyoruz. İhracatın ithalatı karşılama oranı da bu sonuçlara göre yüzde 64.4’ten yüzde 60.1’e gerilelmiş durumda. Yıl sonu açık beklentisi ise 100 milyar.
Dış çevrelerce sürekli olarak olumsuzluk unsuru olarak altı çizilen cari açık yılın ilk on ayında yüzde 31.2 artışla 51.2 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu yıl son revize edilmiş 58.8 milyar doları aşacağıını ve GSMH’nın yüzde 7-8’ine ulaşacağını gösteriyor.
Eylül ayında yüzde 9.9 oranına ulaşan işsizliğin de yıl sonunda, yıl başındaki yüzde 8,9 hedefini de OVP’de revize edilen yüzde 9.5’u da aşacağını gösteriyor.
Ortaya çıkan bu tablo, 2023 hedeflerimiz için vakit kaybetmeden, yeni reformlar yaparak, ekonomimizi iyileştirip, yola devam etmemizin zorunluluğunu gösteriyor.