2019’dan önce revizyonu geliyor
Her yıl başlangıcının klişe cümleleri arasında ilk sırada ‘zor bir yıl bizi bekliyor’ ifadesi gelir. Zorlanma kısmının kime göre, neye göre olduğu değişir, her daim tartışılabilir ancak uzun 12 ay öncesinde genel tutumda ihtiyat heyecandan ağır basar. Herkes gibi yatırımcı da analist de önünü görmek ister. Doğrusu da budur. Bana göre.
Hafta içerisinde global çapta merkez bankalarının gerçekleştireceği toplantıları takip ettik. En yoğun takvim Perşembe günü söz konusuydu. 5 merkez bankası daha önce sözleşmişçesine toplantı gerçekleştirdi. TCMB ve ECB kararları da aynı gün içerisinde izlendi. Tabi ki odak noktamız ikisi oldu. TCMB yerelden, ECB globalden ötürü. Filmin en heyecanlı sahnesi haftaya FOMC ile olacak. Şimdi öncelik TCMB ve ECB’nin. Anlatmaya çalışalım.
TCMB cephesinde genel olarak duruş aynı gibi görünse de ‘ince ayar’ söz konusu. Fiyatlamaların hikayesi her daim detaylar üzerinden gerçekleşir. Tek cümlenin hatta kelimenin değiştirilmesi, çıkarılması veya eklenmesi gelecek beklentilerini şekillendirir. TCMB için de aynı durum geçerli. Ekim PPK toplantısında enflasyon görünümü ve sıkı para politikasının ilişkilendirildiği cümlede yer alan ‘kararlılık’ ifadesi Aralık toplantısında çıkarılarak ‘korunması’ şeklinde revize edildi. Önemli midir? Kesinlikle. Ne oldu? TCMB’nin para politikası ayarlamasına dair beklentilerimizi 2-3 ay geriye çekmek zorunda kaldık. Ne bekliyorduk? ‘Diğer şartlar sabitken’ enflasyonda atılan para politikası adımlarının gecikmeli etkileri ve baz kaynaklı gelişmelerle birlikte yılın ikinci yarısında aşağı yönlü ayarlama yapılmasını. Şimdi hangi noktadayız? Yapılan ifade değişikliği ile birlikte Ocak PPK toplantısında yönlendirmenin güçlendirilerek devam etmesini bekleyen ve ‘dış koşulların da destekler durumda olması halinde’ yetişirse ilk çeyrek, en geç ikinci çeyrek içerisinde hamlenin yapılmasını bekliyoruz. Gerekçe? İktisadi faaliyet yavaşlıyor. Hem de net bir şekilde. Para politikası da gecikmeli tepki veriyor. Kredi mekanizmasının çalışması durmuş durumda. 2019’un ortalarında 2018’de yapılan sıkılaştırmanın etki alanı genişleyecek ve derinleşecek. Son olarak; en önemli kısım bir kez daha ‘iletişim mekanizması’ olacak. Beklenti kanalı doğru yönetilirse piyasa işlemcileri Ekim ayı sonrası iyimser yaklaşımının süresini uzatacaktır. Aksi durumda attığımız taş ile ürken kurbağayı sıklıkla konuşuruz. İyimser tarafta olalım şimdilik.
ECB cephesinde yeni bir başlık yok. Piyasa katılımcıları arasında ne konuşuluyorsa aynı şekilde devam ediyor. Büyüme ve enflasyon tahminleri aşağı yönde revize edilirken, enflasyona olan inancın altı çizildi. Ücretlerin toparlanmaya devam etmesi Avrupa’da da para politikası yapıcıların enflasyona dair iyimserliğinin temelinde yer alıyor. 2019’un son döneminde sembolik de olsa atılması beklenen faiz artırımı adımı şimdilerde o kadar net değil gibi. Henüz erken olsa da durum bu. Yılın sonuna kalması veya 2020’ye sarkması piyasa işlemlerini çok ciddi sarsacak ölçekte değil. Varlık alım programı açıklandığı şekilde sonlanacak ve yeniden yatırımlarla yola devam edilecek.
Toparlayalım; TCMB ve ECB’ye dair konuştuklarımızın tamamına esas yön verecek oyun değiştirici faktör FOMC toplantısı olacak. Makro revizyonlardan faiz oranı aralığı ve sözlü yönlendirmeye dek tüm detaylar gelecek fiyatlamalarını şekillendirecek. Kim bilir belki de popüler olan ‘global yavaşlama’ hikayesinin yanında politik arena gibi Fed de gelecek 2 yıllık süreçte Temsilciler Meclisi ve Senato’nun farklı yapılarda çalışma ihtimaline hazırlanıyordur? Hatta Başkan Trump’ın yeniden adaylığına ve kampanya sürecinde yapabileceklere. Olamaz mı?