2019’da uygulanacak yeni Anayasa için bu acele niye?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Adına Cumhurbaşkanlığı demeyi uygun gördüğümüz ama özünde Başkanlık yönetimi getiren sistem, eğer halkoyundan geçerse 2019 yılında yürürlüğe girecek.

Şu çok basit sorunun yanıtı net bir şekilde verilebilmiş değil:

“Referandumda onaylanıp yürürlüğe girdiği takdirde bu sisteme neden kabulünden hemen sonra ya da makul bir süre içinde geçmiyoruz da uygulamayı ta 2019’a bırakıyoruz?”

Soruyu biraz değiştirelim:

“Aslında bu sistemin uygulamasının 2019’da başlaması düşüncesinden yola çıkıyor ama değişikliği ‘bir an önce yaptık yaptık, yoksa bir daha yapamayız’ kaygısıyla mı hareket ediyoruz?”

Yeni sistemin 2017’de kabul edilmesi durumunda uygulamanın 2019’da başlamasının öngörülüyor olmasına getirilen açıklamalardan biri şu:

“Bir dizi yasayı, bu yeni sisteme uygun olacak şekilde değiştirmek gerekecek, bu da belli bir zaman ister.”

Ne yani, sistemi kökten değiştirecek Anayasa değişikliğini neredeyse altı ay içinde kotaracağız, ama bu Anayasa’nın öngördüğü değişiklikleri yapmak için iki yıla ihtiyacımız olacak. Bu gerekçenin hiç de inandırıcı bir yönü olmadığı açık.

O zaman geriye iki olasılık kalıyor gibi...

Birincisi; Anayasa değişikliği için siyaseten çok uygun bir dönemde bulunuyoruz. Darbe girişiminin ardından AKP ve özellikle Erdoğan’ın arkasında daha da yoğunlaşan halk desteği ve MHP’nin tutumu bu dönemi değişiklik için adeta “en uygun dönem” konumuna getiriyor.
İkincisi; acaba ekonomide 2017’de çok daha kötü koşullar mı bekliyor bizi. Yani, dün de yazdığımız gibi döviz daha da tırmanır ve bu yüzden şirketler döviz borçlarını ödeyemez hale gelirse, buna bağlı olarak domino taşlarının yıkılması gibi bir durum yaşanmaya başlanır ve büyük bir ekonomik yıkım ortaya çıkarsa, referandumdan sonuç almak içinde bulunduğumuz günlerdeki kadar kolay olmaz mı, bunun kaygısı mı yaşanıyor acaba?

İşte hem siyaseten, hem ekonomik olarak 2017 ve sonrasına kıyasla göreli olarak iyi bir dönemde bulunuluyor olunması değişiklik için acele edilmesinin en büyük nedenidir. Anayasa değişikliğinin 2017 ya da 2018’e bırakılması, belki de gerçekleştirilmesini zora sokacak. O yüzden de, uygulamaya 2019’da geçilecek olsa bile değişliği gerçekleştirip cebe koymakta yar var. Herhalde böyle düşünülüyor. Yoksa, değişiklik gerçekleştirildiği halde uygulamaya iki yıl sonra geçilecek olmasının yaratacağı yeni bir tartışmaya meydan verilmesinin nasıl bir açıklaması olabilir ki?

“24 saat çok uzun bir süredir”

Rahmetli Süleyman Demirel’in meşhur sözünü hepimiz hatırlarız:

“Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.” Acaba AKP de siyasette gelecek yıllarda ne olacağının, Anayasa değişikliğinin gerçekleştirilmesinde sıkıntı yaşanacağının kaygısıyla hareket ettiği için mi bir an önce bu değişikliği gerçekleştirmek istemektedir.

Yoksa kaygının temelinde aslında ekonomik gidişat mı yatmaktadır. 2017’de ekonomide bizi nelerin beklediğini daha sonraki günlerde detaylı olarak masaya yatıracağız ama şimdiden şunu söylemenin yanlış olmadığı kanısındayız. Bizi bu yıldan daha iyi bir yıl beklemiyor. Kim bilir belki de tüm rakamlara sahip bir şekilde ve bürokrasisiyle geleceği daha iyi okuma olanağı olan hükümet, 2017’yi çok karanlık görmekte ve ekonomide büyük bir yıkım yaşanmadan Anayasa değişikliğini aradan çıkarmak istemektedir.

Büyüklerimiz “Allah beterinden saklasın” derlerdi. 2016’yı aratmayacak bir yıl geçirmeyi dileyerek bu yılki yazılarımıza noktayı koyalım. Huzur dolu bir yılda buluşmak umuduyla...

2019’da seçimi kazanmak garanti mi?

AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aslında 2017’de tamamlanma olasılığı yüksek görülen Anayasa değişikliğinin ana unsuru olan Cumhurbaşkanı seçimini 2019’da bırakmakla önemli bir risk üstlenmiş oluyorlar.

Tüm hesaplar, 2019’da milletvekili seçiminden AKP’nin, Cumhurbaşkanı seçiminden de Erdoğan’ın galip çıkacağı varsayımına dayandırılıyor.

İyi ama ya 2019’daki seçimde Meclis çoğunluğunu başka bir parti alır, Cumhurbaşkanı olarak da başka bir isim seçilirse... Yeni Anayasa’nın sunduğu olanaklar bu parti ve Cumhurbaşkanı’na gümüş tepsi içinde sunulmuş olmayacak mı?

Bugün için hiç olmazmış gibi görülse de, bu olasılık var. Şu durumda neden böylesine bir riskin üstlenildiği sorusu yanıtsız. Demek ki, bu Anayasa değişikliğinin 2019’a yaklaşılırken gerçekleştirilmesinin çok zor olacağı değerlendiriliyor ki bu risk üstleniliyor.

Hedef 2033

Anayasa paketinde “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” ifadesine yer veriliyor; ama burada bir esneklik de yok değil.

Paketin bir başka maddesinde ise “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir” deniliyor.

Şimdi gelin bir parmak hesabı yapalım. Erdoğan 2019 ve 2024 yıllarındaki seçimleri kazanıp mevcut Cumhurbaşkanlığını farklı ve artırılmış yetkilerle sürdürmeyi amaçlıyor. İkinci dönem 2029’da bitecek. Ama Meclis tutup 2028’de seçimleri yenileme kararı alsa, bu durumda Erdoğan da bir defa daha aday olup seçilse ve bir beş yıl daha göre yapsa, görev süresi 2033 yılına kadar uzamış oluyor.

2014’ten, 2033’e... Tam 19 yıl süren Cumhurbaşkanlığı.

Öncesinde 2003’ten 2014’e... Tam 11 yıl süren Başbakanlık.

Yani Erdoğan, Türkiye’nin 30 yılına damga vurmaya hazırlanıyor.

************************************************************************************************

Yabancı yatırımcıdan 8 milyon dolarlık alım

Yabancı yatırımcılar geçen hafta Türkiye’de adeta hiç işlem yapmadılar. Yabancılar, 16-23 Aralık haftasında 52.6 milyon dolarlık hisse senedi aldılar, devlet iç borçlanma senedinde ise 44.7 milyon dolarlık satış gerçekleştirdiler. Böylece yabancıların geçen haftaki net alımı 7.8 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Yabancı yatırımcıların kasım ayı içinde yoğunlaşan satışları aralık ayıyla birlikte giderek azalmış ve bir süre sonra net alım başlamıştı.

Yabancılar, kasım ayında net 2.6 milyar dolarlık satış gerçekleştirdiler. Satış giderek hız kesti ve 25 Kasım-2 Aralık haftasında 133 milyon dolara, 2-9 Aralık haftasında 44 milyon dolara indi.

Merkez Bankası verilerine göre, 9-16 Aralık haftasında 75 milyon dolarlık alım yapan yabancılar, 16-23 Aralık haftasını da 7.8 milyon dolarlık alımla adeta hareketsiz kalarak kapattılar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar